Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Türk Edebiyatı > Türk Edebiyatı Ustaları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 20.02.2015, 19:36   #1
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Yahya Kemal Beyatlı









Türk şair, yazar, siyasetçi, diplomat. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir. Şiirleri Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprülük görevi üstlenmiştir. Türk edebiyatı tarihi içinde "Dört Aruzcular"'dan biri olarak kabul edilir (Diğerleri Tevfik Fikret, Mehmet Âkif Ersoy ve Ahmet Haşim'dir). Sağlığında Türk edebiyatının baş aktörleri arasında kabul edilmiş ancak hiç kitap yayımlamamış bir şairdir.

Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde milletvekilliği ve bürokratlık gibi siyasi görevler üstlenmiştir.

Yaşam öyküsü

1884 yılında Üsküp'te dünyaya geldi. Annesi; ünlü divan şairi Leskofçalı Galip’in yeğeni Nakiye Hanım; babası dönemin Üsküp Belediye Başkanı İbrahim Naci Bey'dir. Asıl adı Ahmed Agâh’tır.



Yahya Kemal'in doğduğu ev- Üsküp

İlköğrenimini Üsküp'te gördü. 1897 yılında ailesiyle Selanik'e yerleşti. Annesinin veremden ölümü onu çok etkiledi. Babasının tekrar evlenmesi üzerine ailesinin yanından ayrılıp Üsküp’e döndüyse de kısa süre sonra Selanik'e geri döndü. “Esrar” takma adı ile şiirler yazdı. Orta öğrenimine devam etmek üzere 1902 yılında İstanbul’a gönderildi. Galatasaray İdadisi veya Robert Kolej’de okuma imkanı bulamayınca Vefa Lisesi’ne kaydoldu ve 1902 kışını İstanbul’daki akrabalarının yanında geçirdi. Serveti Fünuncu “İrtika” ve “Malumat” adlı dergilerde, "Agah Kemal" mahlasıyla şiirler yazmaya başladı.

Okuduğu Fransızca romanların etkisi ve Jön Türkler’e duyduğu ilginin etkisiyle 1903 yılında II. Abdülhamit baskısı altındaki İstanbul’dan kaçarak Paris’e gitti. İstanbul’a 1912’de geri döndü.


Paris yılları

Paris yıllarında Ahmet Rıza, Sami Paşazade Sezai, Mustafa Fazıl Paşa, Prens Sabahattin, Abdullah Cevdet, Abdülhak Şinasi Hisar gibi Jön Türklerle tanıştı. Hiç dil bilmeden gittiği bu kentte hızlı bir şekilde Fransızca öğrendi. 1904 yılında Sorbonne Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi bölümüne kaydoldu. Okulda ders veren tarihçi Albert Sorel’den etkilendi.

Okul hayatı boyunca derslerinin yanı sıra tiyatro ile ilgilendi; kütüphanelerde tarih hakkında araştırmalar yaptı; Fransız şairlerin kitaplarını inceledi. Tarih alanındaki incelemeleri sonucu 1071 yılındaki Malazgirt Savaşı’nın Türk tarihinin başlangıcı sayılması gerektiği görüşüne vardı. Araştırmaları ve sosyal etkinlikleri derslere zaman ayırmasını ve sınavlarda başarılı olmasını engelleyince bölüm değiştirerek Edebiyat Fakültesi’ne geçti ancak bu bölümden de mezun olamadı. Paris’te geçirdiği dokuz yılda tarih bakışı, şairliği, kişiliği gelişti.


İstanbul’a dönüşü

1913 yılında İstanbul'a döndü. Darüşşafaka İdadisi’nde tarih ve edebiyat öğretmenliği yaptı; bir süre Medresetü'l-Vaizin'de uygarlık tarihi dersi verdi. Bu yıllarda Üsküp ve Rumeli’nin Osmanlı Devleti’nin elinden çıkması onu derinden üzdü.

Ziya Gökalp, Tevfik Fikret, Yakup Kadri gibi şahsiyetlerle tanıştı. 1916’da Ziya Gökalp’in tavsiyesi ile Darülfünun’a Medeniyet Tarihi müderrisi olarak girdi. Sonraki yıllarda Garp Edebiyatı Tarihi, Türk Edebiyatı Tarihi derslerini de okuttu. Hayatının sonuna kadar çok yakın dostu olarak kalan Ahmet Hamdi Tanpınar, onun Darülfünun’da öğrencisi oldu.

Bir yandan da yazın faaliyetlerini sürdüren Yahya Kemal; Türk dili, Türk tarihi konularında gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Peyam gazetesinde, "Süleyman Nadi" mahlasıyla, "Çamlar Altında Muhasebe" başlığı altında yazılar kaleme aldı. 1910’dan beri yazmakta olduğu şiirlerini ilk defa 1918 yılında “Yeni Mecmua” adlı dergide yayımladı; Türk edebiyatının baş aktörleri arasına girdi.


Yahya Kemal okurken

Dergah dergisi

Mondros Mütarekesi’nin ardından gençleri etrafında toplayarak “Dergâh” adlı bir dergi kurdu. Dergi kadrosunda Ahmet Hamdi Tanpınar, Nurullah Ataç, Ahmet Kutsi Tecer, Abdülhak Şinasi Hisar gibi isimler yer almıştır. Yahya Kemal’in yakından ilgilendiği bu dergide yayınlanan tek şiiri "Ses Manzumesi”dir. Ancak dergi için pek çok düzyazı kaleme alan yazar; bu yazılarla Anadolu’da devam eden Milli Mücadele’ye destek vermiş ve İstanbul’da Kuvay-ı Milliye ruhunu canlı tutmaya çalışmıştır. Benzer yazıları İleri ve Tevhid-i Efkar gazetelerinde de sürekli yayınlandı.


Mustafa Kemal ile tanışma

Yahya Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın Türklerin zaferi ile sonuçlanmasının ardından İzmir’den Bursa’ya gelen Mustafa Kemal’i tebrik için Darülfünun tarafından gönderilen heyette yer almıştı. Bursa’dan Ankara’ya giderken Mustafa Kemal’e eşlik etti; ondan Ankara’ya gelmesi için davet aldı.

19 Eylül 1922’de Darülfünun Edebiyat Medresesi’nin müderrisler toplantısında Mustafa Kemal’e fahri doktorluk unvanı verilmesini teklif eden Yahya Kemal’in bu teklifi oybirliği ile kabul edildi.


Ankara yılları

1922’de Ankara’ya giden Yahya Kemal, Hakimiyet-i Milliye gazetesinde başyazarlık yaptı. O yıl, Lozan görüşmelerinde Türk heyetine danışman atandı. 1923'te Lozan’dan döndükten sonra II. Dönem TBMM’ye Urfa milletvekili olarak seçildi. Milletvekilliği 1926’ya kadar devam etti.


Diplomatik görevleri

1926’da İbrahim Tali Öngören’in yerine Varşova’ya elçi olarak atandı. 1930’da Lizbon büyükelçisi olarak Portekiz’e gitti. İspanya Orta Elçiliği görevi de kendisine verildi. Madrid’de görev yapan ikinci edebiyatçı sefir oldu (ilk, Samipaşazade Sezai’dir). İspanya Kralı XIII. Alfonso ile yakın dostluk kurdu. 1932’de Madrid elçiliğindeki görevine son verildi.


Yeniden TBMM’ye girişi

İlk defa 1923-1926 arasında Urfa milletvekili olarak görev yapan Yahya Kemal, 1933 yılında Madrid’deki diplomatik görevinden döndükten sonra milletvekili seçimlerine girdi. 1934 yılında Yozgat milletvekili oldu. O yıl çıkan Soyadı Kanunu’ndan sonra “Beyatlı” soyadını aldı. Ertesi seçim döneminde Tekirdağ milletvekili olarak meclise girdi. 1943’te İstanbul’dan milletvekili seçildi. Milletvekilliği döneminde Ankara Palas ‘ta yaşadı.


Pakistan elçiliği

Yahya Kemal, 1946 seçimlerinde meclise giremedi ve bağımsızlığını yeni ilan etmiş Pakistan’a 1947’de büyükelçi olarak atandı. Yaş haddinden emekli oluncaya kadar Karaçi’de elçilik görevini sürdürdü. 1949’da yurda döndü.


Emeklilik yılları

Emekli olduktan sonra İzmir, Bursa, Kayseri, Malatya, Adana, Mersin ve civarını ziyaret etti. Atina, Kahire, Beyrut, Şam, Trablusşam gezilerine çıktı. İstanbul’da Park Otel’e yerleşti ve ömrünün sonuna kadar bu otelde yaşadı.

1949’da kendisine “İnönü Armağanı” verildi.
1956 yılında Hürriyet gazetesi her hafta bir şiirine yer vererek tüm şiirlerini yayımlamaya başladı.

Yakalandığı bir çeşit bağırsak iltihabı nedeniyle tedavi için 1957’de Paris'e gitti. Bir yıl sonra 1 Kasım 1958'de Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Cenazesi Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.


Ölümünden sonra

Yahya Kemal'in sağlığında hiçbir kitabı yayımlanmamıştır, onun vefâtından sonra açılan 'Yahya Kemal Enstitüsü; şairin, edebiyat tarihçisi Nihad Sami Banarlı tarafından derlenen eserlerini yayınlamıştır.

1961 yılında Divanyolu, Çarşıkapı’da yer alan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi'nde Yahya Kemal Müzesi açıldı.

1968 yılında Hüseyin Gezer tarafından yapılan bir heykeli İstanbul’daki Maçka Parkı’na yerleştirildi.


Edebi anlayışı

Divan Şiiriyle batı şiirini ustalıkla kaynaştıran bir isimdir. Saf şiir anlayışına bağlı kalmıştır. Aruzu Türkçe'ye ustalıkla uygulamıştır. Hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri Ok'tur. "Beyaz Lisan" anlayışını (Yapmacıksız olmasına özen gösterilmiş, doğal ve samimi anlamlar içeren kelimelerle şiir yazılması) savunmuştur. Parnasizmin Türk edebiyatındaki temsilcisidir. Hiç kitap yayınlamamış; "esersiz şair" olarak nitelendirilmiştir.

Kaynak: tr.wikipedia.org

Fotoğroflar: tr.wikipedia.org / saatlimaarif.com
__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.02.2015, 19:39   #2
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yahya Kemal Beyatlı

Eserleri

Kendi Gök Kubbemiz (1961)

Eski Şiirin Rüzgârıyla (1962)

Rubailer ve Hayyam’ın Rubailerini Türkçe Söyleyiş (1963)

Edebiyata Dair

Aziz İstanbul (1964)

Eğil Dağlar

Tarih Musahabeleri

Siyasi Hikayeler

Siyasi ve Edebi Portreler

Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım

Mektuplar-Makaleler

Bitmemiş Şiirler

Pek Sevgili Beybabacığım Yahya Kemal'den Babasına

Kartpostallar, YKY, İstanbul, 1998.

Gemi Elli Yıldır Sessiz: Özel Mektupları ve Yazışmalarıyla Ölümünün 50. Yılında Yahya Kemal


SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.




BİR BAŞKA TEPEDEN

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.


Ok Şiiri ve Özellikleri

Yahya Kemal, eski ve yeni kuşak şairler arasında hece ve aruz tartışmalarının yaşandığı milli edebiyat döneminde, yeni kuşak şairleri desteklemiş ve bu sebeple, aruz veznini kullanmasına rağmen yalnızca “Ok” şiirini hece vezniyle yazmıştır.

Şair şiirde ahenge ve kafiyeye çok önem vermiş ve mükemmelliyetçi davranmıştır. O kadar ki, “Ok” şiirine kafiye uydurabilmek için şiiri 56 yılda tamamlamıştır.



Şiirin özelliklerine baktığımızda:


Şiirin 11’ lik hece vezniyle yazıldığını görüyoruz. Şiirde kişi, olay, yer ve zaman kavramları mevcuttur. Nazım birimi dörtlüktür. Kafiye şeması; abba, cddc, effe… şeklindedir. Şiirin ana teması kahramanlıktır ve şiirde tarihi olaylar anlatılmaktadır. Konusu epiktir ve nazım şekli koşmadır.


Ok

( Talim ve terbiye üstadı İhsan Bey’ e )
Yavuz Sultan Selim Hân’ın önünde
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
Bu yüksek tepeye dikti bu taşı

O Gaazî Hünkâr’ın mutlu gününde..



Vezir, molla, ağa, bey, takım takım,
Güneşli bir nîsan günü ok attı.
Kimi yayı öptü, kimi fırlattı;

En er kemankeşe yetti üç atım.


En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.
Titrek elleriyle gererken yayı,
Her yandan bir merak sardı alayı.

Ok uçtu, hedefin kalbine düştü.


Hünkâr dedi ‘Koca! Pek yaman saldın,
Eğerçi bellisin benim katımda,
Bir sır olsa gerek bu ilk atımda.

Bu sihirli oku nereden aldın? ‘


İhtiyar elini bağrına soktu,
Dedi ki: ‘İstanbul muhâsarası,
Başlarken aldığım gazâ yarası,

İçinden çektiğim bu altın oktu!
__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.02.2015, 19:50   #3
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yahya Kemal Beyatlı

Sessiz Gemi şiiri Hümeyra'nın o muhteşem sesi ile birleşince bir başka güzel olmuş sanki...

Ellerine sağlık Sayın Modum...

Teşekkürler...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.02.2015, 20:43   #4
Çevrimdışı
Tanıdık
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yahya Kemal Beyatlı

Teşekkürler @Dilaver...

Sevdiğim bir yazar ve şair...
Rahmetlinin birde meşhur aşk hikayesi vardır ki dillere destan.. O olayda yaşadığı kıskançlığı tıpkı kendi kıskançlığıma benzetirim hep..

Kalemi kuvvetli bir insanmış vesselam..
__________________
Bizde bilirdik kıkırdak fıkırdak olmasını...Ama kalbe en güzel hüzün yakışıyordu, bizde onu bastık sinemize...

Tanıdık
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Tanıdık'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.02.2015, 21:08   #5
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yahya Kemal Beyatlı

İyi ki Türk edebiyatı onun gibi bir büyük şaire sahip olmuş. Onun şiirleri olmayan bir edebiyat dünyası düşünemiyorum. Her şiiri çok güzel.

Teşekkürler Dilaver, eline sağlık.
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.02.2015, 21:20   #6
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yahya Kemal Beyatlı

Yahya Kemal Beyatlı'nın, forumumuzda böylesine detaylı bir konusunun olması çok güzel...

Sevdiğim, eserlerini çok beğendiğim bir yazar ve de şairdir. Şu an, bunları yazarken fonda, ''Aziz istanbul'' şarkısını mest olarak dinliyorum.

Teşekkürler Dilaver.
Ellerine sağlık.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.02.2015, 23:37   #7
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yahya Kemal Beyatlı

10 yaşındaydım Sessiz Gemi'yi okuduğumda. Ablam sağ olsun, o yaşta Orhan Veli, Nazım Hikmet, Arif Nihat Asya'yı biliyordum. Şimdilerde okulda hayli işime yarıyor.

Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday ile olan "gemi" atışmalarını bile seviyorum.

Teşekkürler Dilaver.
__________________



Sakın sen kuş vurma yavrum,
En engin bir kardeşlikte uçar kuşlar gökyüzünde.
Tüfekle oynama yavrum,
Şakacığı bile çirkin bir canlıyı öldürmenin.

  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 02.01.2017, 23:17   #8
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yahya Kemal Beyatlı

Akıncılar

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi "İlerle!"
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de
Hâlâ o kızıl hâtıra gitmez gözümüzde

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik




Âheste Çek Kürekleri

Âheste çek kürekleri, mehtâb uyanmasın,
Bir âlemi hayâle dalan âb uyanmasın.

Âğuş`u nev-bahâr`da, hâbîdedir cihân;
Sürsün sabâh-ı haşr`e kadar, hâb uyanmasın.

Dursun bu mûsikî-i semâvî içinde sâz,
Leyl-i tarâb`da bir dahî mızrâb uyanmasın.

Ey gül, sükûtâ varmayı emr-eyle bülbüle,
Gülşen`de mest-ü zevk olan ahbâb uyanmasın.

Değmez Kemâl, uyanmaya ikmâl-i ömr içün,
Varsın bu uykudan dil-i bîtâb uyanmasın.





Kar Musikileri

Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu.
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.

Bir kuytu manastırda duâlar gibi gamlı,
Yüzlerce ağızdan koro hâlinde devamlı,

Bir erganun âhengi yayılmakta derinden...
Duydumsa da zevk almadım İslav kederinden.

Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta,
Tanbûri Cemil Bey çalıyor eski plâkta.

Birdenbire mes'ûdum işitmek hevesiyle
Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle.

Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık,
Uykumda bütün bir gece Körfez'deyim artık!


Yahya Kemal Beyatlı
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.01.2017, 13:52   #9
Çevrimdışı
Mustafa Akten
Abdülmelik Hankendi

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yahya Kemal Beyatlı

Harikaydı! Eski günlere, bu şiirleri okuduğumuz, bestelerini ünlü usta Munir Nurettin Selçuk'tan dinlediğimiz günlere gittim. Hatıralarım tazelendi.

Sn. Dilaver,
Paylaşım için çok teşekkürler, sn. yorumcular katkılarınız için sizlerede teşekkürler.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Mustafa Akten'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 01.11.2018, 18:47   #10
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yahya Kemal Beyatlı

Bugün Yahya Kemal Beyatlı'nın ölüm yıl dönümü...
Onu en güzel şiirlerinden biriyle, anmak istedim...
Allah rahmet eylesin...



Bir Başka Tepeden


Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.


Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

Yahya Kemal Beyatlı

__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
beyatlı, kemal, türk, yahya, yılında


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:00.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.