![]() |
![]() |
#1 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
ABD'li şair, çevirmen, deneme yazarı Ezra Loomis Pound 30 Ekim 1885'te Idaho Eyaleti'nin Hailey kasabasında doğdu, 1 Kasım 1972'de Venedik'te öldü. Bir süre Cheltenham Askeri Akademisi'nde öğrenim gördü, ancak ortaöğrenimini Wyncote'da tamamladı. New York'ta Hamilton College'ın felsefe bölümünü bitirdi. Pennysylvania Üniversitesi'nde lisansüstü eğitimi gördü.
__________________
"Ama gerçek, aziz dostum, can sıkıcıdır." |
![]() |
![]() |
#2 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ŞİİRLERİ
Madam Lullin’e Şaşırırsınız seksenindeki yaşlı bir adamın Size dizeler yazmayı sürdürmesine… Çimen görünür kar altından, Kuşlar şakır yılın sonlarında! Ve Tibullus ölümü hakkında, Latince’siyle demişti: “Delia, sana bakacağım, ölürken”. Ve Delia’nın kendisi solup gitmekte, Unutarak kendi güzelliğini bile. [Impressions Of Francois-Marie Arouet (De Voltaire) ![]() Ve Böyleydi Nineveh’te Evet ya! Bir şairim ben ve döksün Mezarımın üstüne gül yapraklarını bakireler Ve mersinleri erkekler, katletmeden önce Günü karanlık kılıcıyla gece. Heyhat! ne sen ne de ben Engelleyebiliriz bunu, Değil mi ki tümüyle eski adettir bu, Ve burada Nineveh’te seyrettim Bir çok şarkıcının geçişini ve yerini alışını Kimsenin uykusunu ya da şarkısını Rahatsız etmediği o loş salonlarda. Ve bir çoğu söyledi şarkılarını Daha bir hünerle, benden daha derin bir ruhla; Ve şimdi bir çoğu çiçeklerinin rüzgârıyla Benim dalgalarla aşınmış güzelliğime üstün gelir, Gene de şairim ben, ve mezarımın üstüne Bütün insanlar gül yaprakları döksün Işığı katletmeden önce Mavi kılıcıyla gece. İşte böyle, Raana, şarkılarım yüksek tonla çınlamaz Ya da diğerlerinden daha tatlı değildir tonları, fakat Bir şairim ben burada, hayatı yudumlarım Daha önemsiz kimselerin şarabı yudumladıkları gibi. ![]() Ağıt Gayrı yok bizim için o küçük iç çekiş, Gayrı yok alacakaranlıkta rüzgârların eziyeti. Bak şu adil ölüme! Gayrı yok artık yanışım. Üstümüzdeki havada vınlayan Rüzgârların titretmesi bizim için gayrı yok. Bak şu adil ölüme! Gayrı yok şehvetin beni parçalayışı, Ellerimiz buluşurken Gayrı yok bizim için titreyiş. Bak şu adil ölüme! Gayrı yok bizim için dudakların şarabı, Gayrı yok bizim için ilim irfan. Bak şu adil ölüme! Gayrı yok o taşkın sel, Gayrı yok bizim için buluşma yeri (Bak şu adil ölüme!) Tintagoel. ![]() Genç Bayan Evinin tanrısını gelinciklerle beslemiştim, üç koca yıl boyunca tapınmıştım sana: Ve söylenmektesin şimdi elbisen sana uymadığından Ve kazara böyle söylediğimden ötürü. ![]() Li Po Ve Li Po da sarhoşken ölmüştü. Sarı Nehir’de bir ay vardı, Kucaklamaya çalışmıştı. ![]() Fu I Fu I sevmişti yücelerdeki bulutları ve dağı, Heyhat, içkiden ölmüştü ![]() Τό Καλόν Düşlerimde bile kendini benden esirgedin Ve bana sadece hizmetçilerini gönderdin. ![]() Ritratto Ve kadın dedi ki: “Burada temsilciniz olan “Bay Lowell’ı hatırlar mısınız?” Ve dedim ki: “Ben gelmeden önceydi bu”. Ve kadın dedi ki: “Yatak odamda ayaklarını yere vurmuştu…” (Browning’e geçtiği anda kadın.) “Yatak odamda ayaklarını yere vurmuştu… “Ve bana dedi ki: ‘Sizce, ‘Sormak isterim size, Sizce ‘Ziyafetlere çok mu aldırış ediyorum?’ “Adamın öyle yapmadığını söylemek istemiyordum. “Shelley bu evde yaşamıştı”. Kadın çok yaşlı bir hanımdı, Bir daha asla görmedim o kadını. (Moeurs Contemporaies VIII) ![]() Suare Öğrendiğinde annesinin şiir yazdığını, Ve babasının şiir yazdığını, Ve en genç oğlunun bir yayınevinde çalıştığını, Ve ikinci kızının arkadaşının bir roman yazdığını, Amerikalı genç hacı Haykırdı aniden: “Amma da akıllı bir salkım bu!” (Moeurs Contemporaies III) ![]() Clara Okşamalara karşı tiksinti duymalarıyla Potansiyel bir ünlüydü on altısındayken. Bir rahibe manastırından yazar şimdi bana; Muğlak ve sıkıntılıdır hayatı; O’ndan boşanmayacaktır ikinci kocası; Gönlü, her zamanki gibi, işlenmemiştir, Ve kendiliğinden gelmemektedir bir çözüm. Çocuklarını sevmemektedir, Ya da daha başka çocukları. Belirsiz ve müphemdir ihtirası, Ne kalmak ister içerde, ne de çıkmak dışarı. (Moeurs Contemporaies II) ![]() Ruh İhtiyarladığında Düş kurmayı yeğlemem; orada bulur beni Eylemlerin bazı garip eski arzuları. Bazı yaşlı savaşçıların tutmaz ellerini bulur gibi Kılıç kabzası ya da savaşta zedelenmiş tanıdık miğfer Geçici bir canlılık ve uzaklara kaçmış bir kurnazlık getirir, Benim ihtiyarlamış ruhuma – İhtiyarlamıştır ruhum nice çarpışmayla, nice baskınla, İhtiyarlamıştır nice oraya-geliş ve öteye gidişle – Şimdi bile hayaller gönderirler O’na ve artık eylem yok; Böylece alazlanır yeniden hareket gücüyle, Unutur ihtiyarlar heyetini, Unutur hüküm sürenlerin artık cenk etmediğini, Unutur öyle bir güç artık kendisine yapışmaz Ki yapışsa cüretli işler yaparak alazlanır yeniden. ![]() Şarkıdan Önce Şükran Duası Cennetin Efendisi Tanrı ki merhamet dolusun Geceyle ve ışığın birbirini izleyen dua çarkı Sonsuzca sanadır, ve bakışında Günlerimiz yağmur damlaları misali taşıp düşen denizde, Kasvetli bir deniz üstündeki beyaz damlalarca parlaktır Esirge ki şarkılarım bu gri insanlar için var olsun: Düşleyen ve ışıldayan ve düşerek güneşi yakalayan damlalar gibi O geçici aynalar ki her biri panzehir taşından yapılıdır Pusulaları gibi aynı türdendir görkemleri, Yani, ey Cesur Şarkılarım, işte böyle bir ölümü arayın sizler de. ![]() Bay Styrax 1 Bay Hecatomb Styrax, büyük bir mülkün ve güçlü kasların sahibidir, “Mavi formalı”dır ve dağcıdır, evlendi 28 yaşındayken, Henüz bakir idi o yaştayken, “Virgo” tabiri Ortaçağ Latince’sinde erildir; Beceriksizlikleri Karısını bir dinsel aşırılıktan öbürüne sürükledi. Adamın şehveti eksik olduğundan Terk etti kadın o kilise papazını; Çağdaş ve ahlâksal bir kültün Baş-rahibesidir şimdi kadın, Ve şimdi bile, Bay Styrax İnanmaz estetiğe. 2 Biraderi çingenelere takmış kafayı, Fakat Bay H. Styrax’ın damadı İtiraz etmektedir kokulu sigaralara. Niccolo Machiavelli konuşma tarzıyla: “Böylece kendi çemberinde ilerler şeyler”; Ve böylece imparatorluk korunur. (Moeurs Contemporaies I) ![]() Davet Süslü günlerin mahvettiği O eski tuhaf aşk öykülerinin çimenlerine düşmüş Hoş yarı doğruların şebnemiyle Ve bal sözcüklerle ve çiçek öpüşlerle Sana kur yapmak için eğilemem. Uzaklardan duyulan çanlar misali titrek Fısıltılar içinde tapınarak Mırıltılı alacakaranlıkta Ayaklarına da kapanamam. Tüm bu şeyleri bilirdim vaktiyle Ve yapardım O şen gençliğimde de değil, üstelik geçen yıl. Ve geçip gitti Rüzgârın gölgesi misali. Hayır, sana böyle kur yapamam; Fakat bütün hakikatin merkezine Yukarılara doğru süpürüldüğümden Beraberimde götürmek zorundayım seni Şu kuşatan muazzam ateşe esrime içinde, ”Peşimden gel! Peşimden gel!” Diye çağırarak ateşin ortasından her daim, Ve kavuşmamızın haşmetinde Yeniden doğacaktır kudret. Ve birlikteyken bu kudretin merkezinde Birbirimize dayanarak Seslenmek zorundayız sonsuzca: ”Gelirim, biraz daha öteye git sen”. Ve yeniden, ”Peşimden gel”, Çünkü oyalanmamalıyız. ![]()
__________________
"Ama gerçek, aziz dostum, can sıkıcıdır." |
![]() |
![]() |
#3 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Pagani’nin, 8 Kasım O çok güzel Normandiyalı yosmanın gözlerinde Birdenbire keşfetmek British Museum’daki o çok bilge çalışanın gözlerini. ![]() Coda Ey şarkılarım, Niçin hevesle ve merakla bakarsınız insanların yüzlerine, Onların arasında mı bulacaksınız yitik ölülerinizi? ![]() Zenginlere Ben kimim ki sizleri ayıplayayım? Ey Zenginler, Tıpkı sizlerin faydasız zenginlikle acılandığı gibi Acılanmışım yoksullukla ben. ![]() Arides Utangaç Arides çirkin bir kadınla evlendi, Usanmıştı kendi hayat tarzından, Başka bir şeyi yapar gibi bunu da yapabilirim Diye düşündü lakayt ve bezgin. Gönlünden şunları geçirerek, ”Kendime faydam yok” Beni isterse, alsın beni”. Gitti felaketine doğru. ![]() Dum Capitolium Scandet Hiçbiri benden daha iyi değil, fakat benim kadar iyi şarkı söyleyen kaç kişi gelecek benden sonra; Söyleyecekler gerçeklerinin yüreğini tıpkı onlara söylemeyi öğrettiğim gibi; Tohumumun meyvesi, Ey benim isimlendirilemez çocuklarım. Bilin o halde ki ben sizleri zaman öncesinden sevdim, Parlak hatipler, güneşte çıplak, özgür. ![]() Sebep Bu sözleri dört kişi için söylerim, Başkaları bunları tesadüfen işitebilir, Ey dünya, acırım sana, Sen tanımazsın bu dört kişiyi. ![]() Mihrap Harika bir dostluk inşa edelim burada, Alaz, güz, ve aşkın yeşil gülü Burada sonlandırmışlardı mücadelelerini, burası mucizevi bir yer; Bunlar oluyorken, buraya gel, bu zemin kutsaldır. ![]() Horae Beatae Inscripto Ben uzaklardayken, bu güzellik nasıl da Geri yayılacak üstüme ve yutacak gönlümü! İkimiz de yaşlandığımızda, bu saatler nasıl da Safir bir gelgit misali taşıp gelecek üstümüze! ![]() Erat Hora “Her ne olursa olsun, teşekkür ederim”. Ve sonra döndü Ve rüzgâr onları bir kenara doğru kaldırırken O sarkan çiçeklerdeki soluk gün ışığı misali Hızla ayrıldı benden. Hayır, her ne olursa olsun O bir saat güneşle doluydu ve geçen o saati izlemekten Daha iyi bir şey yapabilirim diye Böbürlenemez en yüksek tanrılar bile. ![]() H. S. Mauberley (Hayatı ve Tanışları) – XII – “Kabuğundaki kalçalarıyla Daphne Esnetir yapraksı ellerini bana doğru”, - Öznel olarak. Doldurulmuş saten salonda Beklemekteyim Lady Valentine’ın emirlerini, Bilerek ceketimin her daim Tam olarak modaya uygun olmadığını Uyarmak için, O’nda, Sürekli bir arzuyu; Kuşkuluyum, nasılsa, değerinden, İyi bir sabahlığın tasvibinden, Yazınsal çabadan, Fakat Lady Valentine’ın çağırmasından asla: Şiir, O’nun fikirlerinin sınırı, Kenar, belirsiz, fakat daha alçakla daha yükseğin Bir sonu olduğu başka katmanlarla Karışmak için bir araç; Lady Jane’in dikkatini çekmek için bir çengel, Tiyatroya doğru bir modülasyon, Devrim durumunda da, Olası bir arkadaş ve teselli edici. Rehberlik et, öbür taraftan, “En yüksek kültürlerin beslendiği” ruha Gitmesi için Doktor Johnson’un geliştiği Fleet Sokağı’na; Bu geçidin yanında Pieria güllerinin yetiştirilmesinin Yerini aldı hayli zaman önce Çorap dükkanı. ![]() Perigord Yakınlarında – III – Kafa karıştıran ilkbahar, ve Auvezere kenarında Yeşil minede yükseldi üstümüzde Gelincikler ve papatyalar; ve bütün bu akışı tanıdık, Ve çıkıp gitti ovalardan iki atımız; Genç günlerinde gökyüzünün derinliği dostça davrandığında, Bilirlerdi etrafı kavaklarla çevrili hafif taşkınlı toprakları. Ve alacakaranlıkta çırptı üstümüzde haşmetli kanatlar, Ve haşmetli tekerlekler gökte Taşıdı bizi birlikte… kabararak … ve birbirinden ayrı … İnanarak dudaklarla ve ellerle karşılaşacağımıza. Yüksekte, yüksekte ve muhakkak … ve sonra karşı-koyuş: “Niçin seviyorsun beni? Hep sevecek misin beni? Fakat tıpkı çimen gibiyim ben, seni sevemem ben”. Ya da, “Sevgilim, ve seviyorum ve seviyorum seni, Ve nefret ediyorum arzundan, senden değil, ruhundan, ellerinden”. Böyledir işte son ayrılış, Tairiran! Orada kapanıp kendi kalesine, Tairiran, Ne kulakları ne de dili, fakat sadece elleri olan o kadın, Gitti -ah, gitti- dokunulmadan, erişilmeden! O kadın ki sadece bir kişi aracılığıyla yaşayabilirdi, O kadın ki sadece bir kişiyle konuşabilirdi, Ve geri kalan her şeyi sürekli bir değişimdi, Kırık aynaların bir yığını!... ![]() Kaynak Kaynak
__________________
"Ama gerçek, aziz dostum, can sıkıcıdır." |
![]() |
![]() |
#4 | |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ATTHİS Ruhun senin Doygunluktan ince, Atthis, Ah Atthis, Dudaklarını özlüyorum, Dar memeleri. Sen hırçın, Sen el değmemiş. Çeviri: Cevat ÇAPAN ![]() BAHÇE Duvara savrulmuş bir ipek çilesi gibi boşalmışçasına Tahta bir çit boyunca yürüyor bir patikasında Kensington bahçelerinin, Dokunsalar dağılıverecek sanki öylesine kurumuş ki içi. Aksi gibi nereye çevirse başını O mundar, o yedi canlı, topuz gibi çocukları ayaktakımının, düşün, bu piçlere kalacak yarın dünya! Geçmiş ondan üremek de, üretmek de. Güzel ama, ağır bir kokuya benziyor can sıkıntısı. Biri gelsin yanına konuşsun istiyor han'fendi. Hani korkmuyor da değil, belli, ben işleyeceğim diye bu densizliği... Çeviri: Can YÜCEL ![]() BİR KIZ Ağaç ellerime girdi, Özü kollarıma sızdı, Büyüdü ağaç göğsümden aşağı Uzandı kollar gibi dalları benden. Ağaçlarsın Yosunsun sen, Menekşelersin üstünde yel esen, Bir çocuksun şu kadar, Ama saçma gelir âleme bunlar. Çeviri: Bülent ECEVİT ![]() DÖNÜŞ Bak, dönüyorlar işte; hey bak şu denenen kıpırdanışlara, ve ağır ayaklara, Şu güçlükle atılan adımlara ve kuşkulu Kararsızlığa! Bak, dönüyorlar işte, birer birer Korkuyla, yarı uyanıkçasına; Sanki kar şöyle bir duraklayıp Rüzgârda mırıldanmalıymış ve yarı dönük geriye; "Korkuyla Kanatlılar" dı işte bunlar, Dokunulmaz olanlar. Kanatlı ayakkabının tanrıları! Yanlarında gümüş tazıları, izlerini koklayarak havanın! Hey! Hey! Tez ayaklılardı bunlar yağmaya gelen; Keskin burunlular Kanın ruhu olanlar. Dizginler gergin, solgun yüzlü sürücüler. Çeviri: Ülker İNCE ![]() GÖL ADASI Ey Tanrım, ey Venüs, ey Mercury, hırsızların koruyucusu Son günlerimde, n'olursun, bir küçük tütüncü dükkânı ver bana, Küçük, parlak kutularım olsun tertemiz raflara dizilmiş Yumuşak, kokulu tütünlerim de Pırıl pırıl Virginia tütünü de serilmiş altına parlak, cam tezgâhımın Bir terazi ver bana, çok yağlı olmasın, Orospular da damlasın ara sıra İki çift lâf etmeye, saçlarını düzeltmeye ya da. Ey Tanrım, ey Venüs, ey Mercury, hırsızların koruyucusu, Bir küçük tütüncü dükkânını ödünç ver bana, ya da hangi mesleğe yazarsan yaz İnsana her zaman beyninin gerektiği bu kahrolası yazarlık mesleğinden başka. Çeviri: Ülkü TAMER ![]() PAN ÖLDÜ "Pan öldü.Yüce Pan öldü. Ah! Eğin başlarınızı, siz kızlar hepiniz, Ve ona çiçeklerden bir taç örün. "Yaz gitmiş yapraklardan, Sazlar da kurumuş belki, Nasıl taç örebiliriz artık, Nasıl toplarız çiçek demeti?" "Dilim varmıyor, Sultanlar. Ölüm hoyratın biriydi hep. Dilim varmıyor, Sultanlar. Ne sebep gösterecek ki Alıp gitti Efendimizi Böyle kuru bir mevsimde?" Çeviri: Yaşar Anday - Melih Cevdet ANDAY ![]() TAVAN ARASI Gel, bizden iyi olanlara acıyalım. Gel, dostum, hatırlayalım: Zenginlerin uşakları var, dostları yok; Bizim dostlarımız var, uşaklarımız yok. Gel, evlilere, bekârlara acıyalım. Küçük ayaklarla girer şafak, Yaldızlı bir Povlova gibi Ben tutkunun yanındayım. Yaşamada daha iyisi yok Bu duru serinlik saatinden, Beraber uyanmanın saatinden. Çeviri: Ülkü TAMER ![]() GÖZLER Efendimiz dinlen artık, yorgunuz yorgun, Duyalım biraz da rüzgârların parmaklarını Üstümüzü örten şu durgun Yaş kurşun gibi ağır kapaklarda. Dinlen artık kardeş, gün ağarıyor bak dışarda! Soldukça soluyor sarı ışık Eridikçe eriyor mum. Salıver bizi, dışarda en tatlı renkler, Yosunun yeşili, çiçek renkleri, Ağacın altı serinlik. Salıver bizi, tükeniyoruz yoksa Akıp duran tekdüzeliğinde Kuru kuru baskıların Ak kâğıt üzerinde. Salıver bizi, biri var ki Bir gülüşünün verdiğini vermez sana Yıllanmış bilgisini tüm okuduklarının Ona bakalım ona. Çeviri: Bülent ECEVİT ![]() L'ART Taze sıçanotu lekelemiş yumurta beyazı kumaşı, Ezilmiş çilekler! Buyur, gözlerimize ziyafet çekelim. Çeviri: Tuğrul Asi BALKAR ![]() MEDITATIO Köpeklerin garip alışkanlıklarını dikkatle inceledim de İnsanların hayvanlardan üstün Varlıklar olduğu sonucuna vardım İnsanların garip alışkanlıklarını inceledim de Ne yalan söyleyeyim dostlar şaşırıp kaldım Çeviri: Hilmi YAVUZ ![]() Alıntı:
__________________
"Ama gerçek, aziz dostum, can sıkıcıdır." |
|
![]() |
![]() |
#5 |
Çevrimiçi
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Şiirlerini çok beğendim Ezra Pound'un. Bazıları kısacık da olsa, anlamı derin ve çok şey anlatıyor.
Ne diyelim, kendisine Allahtan rahmet dilerim. Çeviri yapanların da emeğine sağlık... Can Yücel ve Bülent Ecevit'e de toprakları bol olsun, rahat uyusunlar derim. Teşekkürler Mislina... |
![]() |
Canan'in Mesajına Teşekkür Etti |
![]() |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
1885, 1885-1972, 1972, çevirmen, deneme, ezra, pound, süre, yazarı, Şair |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |