29.07.2012, 03:14 | #21 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Günün hikayesi
Ey ahali duyduk duymadik demeyin, elektrik faturasi ödemeyin.
Gidin hemen carsiya Tost ekmeklerini kapin Mahalleden gecerkenede Kedileri toplayin Simdide bunlarla ne yapicaginizi gösterecegim, dikkatle izleyin http://www.youtube.com/watch?v=Z8yW5cyXXRc
__________________
-Gurbet Ellerde Aldatılamadı- Türkiyede yasamasa bile!. |
Insanlikarayan'in Mesajına Teşekkür Etti |
31.07.2012, 06:34 | #22 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Günün hikayesi
Kuzey avusturalyada, Darvin sehrinde, partiye gelen bir kisi, yakici bir sov yapmak istemis.
Kicinin arasinda Roketi ateslemis. kicinin pazilarina hakim olamiyan sahisin, öyle kici ve tasaklari yanmiski. Hastaneye kaldirilmasi gerekmis. Haberi veren, Northern Territory Polisi. (oyun bozanlar iste) Parti sirasinda düsünülen Stant, sahane gözükmesinle, feci arkaya tepmis. Polis sözcüsünün ABC radyosuna verdigi bilgiye göre. Deneysel parti ziyaretciyi, yaniklarindan haric birde simdi ceza bekliyor. Cünkü, havai fisekleri sadece temmuzun 1´inde Northern Territory gününde kanunen kullanmaya serbest, diger günlerdede ceza altinda tutuluyor.
__________________
-Gurbet Ellerde Aldatılamadı- Türkiyede yasamasa bile!. |
06.05.2014, 11:55 | #23 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Günün hikayesi
Göz alabildiğine uzanan bir sahilde, irili ufaklı sayısız çakıl taşı vardı. Denizin durgun ve havanın kapalı olduğu zamanlarda, bu taşlardan hiç bir ses duyulmazdı. Sadece martıların çığlıkları ve arada bir uzaktan geçen yolcu gemilerinin s...esi yankılanırdı. Ama deniz coşup da dalgalar yükselince, neşeleri gelirdi çakılların. İliklerine kadar ıslanıp titremelerine rağmen, şikayet etmezlerdi durumlarından. Çünkü denizin dalgalarıyla yıkandıklarında, soluk yüzlerine renk gelir ve hava bir de açıksa, üzerlerindeki geçici renkler, güneş ışığından ötürü parlamaya başlardı. İşte bu zamanlarda, çeneleri düşerdi çakılların: "Biz gerçekten güzeliz!. diye kasılırlardı. Hem renkliyiz hem parlak." Yaptıkları bu kadarda kalmazdı çakılların. Ara sıra kavga da ederlerdi, "sen küçüksün ben büyük" "ben parlağım, sen soluk" gibi laflarla. Kavganın en civcivli anlarında, bir ses duyarlardı çoğu zaman. Derinlerden gelen ses: "Güzelliğinizle asla övünmeyin!." derdi onlara. "Üstelik o güzellik, başkasına aitse." Çakıllar, bu sese kulak vermez ve renklerini kıyaslar dururlardı. Ama o ses tekrar duyulur ve: "Renkli olmak hüner değildir!." derdi. "O parlaklık ruhunuzdaysa eğer, renksiz olmak zarar vermez sizlere" Çakıllar, kendilerine o güzelliği veren şeyi merak etmedikleri gibi, derinden gelen sese de aldırmazlardı. Gülüp geçerlerdi söylenenlere. Çakılların güzellikleriyle övündükleri bir gün, devlere benzeyen makineler girdi o sahillere. Çelik tekerlekleriyle ezdikleri taşları bin parçaya bölerek. Birbirinden gururlu taşlar, o devlerin pençeleriyle savrulup atıldılar bir yana. Dağ gibi yığılan çakıllardan bazıları, bu sefer "biz üsteyiz, siz altta" diye hor gördüler ezilenleri. Çok kısa bir zamanda, sahilin altı üstüne getirildi adeta. Çakıllar, neler olup bittiğini anlamaya çalışırken, adamlardan sevinç çığlıkları yükselmeye başladı: "Bulduuuuk!." diye bağırıyorlardı hep bir ağızdan. "Bütün çakıllara bedel olan o taşı bulduk!." Çakıllar, bulunan şeyin ne olduğunu merak ettiklerinde, adamların ellerinde renksiz bir taş gördüler. Hepsi dudak bükerek alay etmek üzereyken, o renksiz taş güneş gibi parıldayıp selamladı onları, güneş çoktan batmış olmasına rağmen. Parlak taş, bir kenara atılan çakılların şaşkınlığını fark edince: "Yıllar boyu sizinle konuşan bendim!." diye gülümsedi. "Sizlerden çok daha aşağılarda ve toprak altında idim. Ama içimdeki ışığı hiç kaybetmedim. Ve o ışığı kimden aldığımı bildiğim için de, gururlanmadım. Bu yüzden de sultalara taç olup başlarda, yüzük olup eller üstünde taşındım asırlardır. Çakıllardan hiç bir cevap gelmedi. Adamlar ise, gece olmasına rağmen, makinelerini başka bir sahile yönlendirdiler. Ay ışığından aldıkları parlaklıkla övünen yassı çakılların bulunduğu karşı sahile.... .....
__________________
Bilmiyordum ! İnsanlara güvenmek mi? Bir daha ? Şeytanın cennete girme ihtimali kadar az, Ve morgtan bir ceset alıp kalp masajı yapmak kadar saçma ...
|
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
günün, hikayesi |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |