02.12.2022, 01:14
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Mahkemelerimizin Hâli Utanç Veriyor
Mahkemelerimizin Hâli Utanç Veriyor
Kendilerini AKP'nin memurları gibi gören yargıçların ve savcıların, adalet sistemimize verdiği zarar, ancak askeri darbe dönemlerinde yaşananlarla kıyaslanabilir
Bulgaristan'da bir mahkemenin, kırmızı bülten ile aranan bir terör zanlısının Türkiye'ye iade edilmesini reddetmesi küçük bir haber olmaktan daha ileri gidemedi.
Mahkemenin bu kararı "Türkiye mahkemelerinin artık adil ve insan haklarına uygun bir yargılama yapamayacağı" gerekçesine dayanıyor.
Dün bu karardan söz etmiştim.
Normal olarak beklerdim ki bu karar üzerine Türkiye ayağa kalksın.
Adalet Bakanı başta olmak üzere Barolar, HSK ve yargı mensuplarının üye olduğu dernekler isyan etsinler.
Hiçbiri olmadı.
Çünkü hepimiz için için biliyoruz ki Bulgaristan mahkemesi haklı.
Türkiye mahkemeleri, Erdoğan'ın tek parti rejiminin aygıtı haline dönüşmüş bulunuyor.
Hukuk, Anayasa, kanunlar vs. ikinci planda.
Mahkemelerimiz yüzlerini Erdoğan'a çevirmişler, onun kaş göz hareketlerine, attığı nutuklara göre karar veriyorlar.
Bulgaristan'dan iadesi istenen zanlı hakkındaki iddianame bile Erdoğan'a göre yazılmış.
İşin ucu dönüp dolaşıp yukarılara da uzanmasın diye terör suçu, adi cinayete çevrilmeye çalışılmış.
Son derece sıradan gibi görünen iki ayrı suç duyurusu ile ilgili olarak mahkemelerin takındığı tutum bile çıplak gerçeği yüzümüze vuruyor.
Bartın'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kadınlar için "sürtük" demesi üzerine suç duyurusunda bulunulmuştu, takipsizlik kararı verildi.
Samsun'da bir kadın Erdoğan'ın "sürtük" sözünü "yüzsüzlük" diye yorumladığı için Cumhurbaşkanı'na hakaretten 11 ay hapis cezası aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkemizde yaşayan kadınların önemlice bir bölümüne söylediği "sürtük" kelimesini, AKP'li herhangi bir kadın için kullanmış olsaydınız başınıza yine aynı şey gelirdi, hakaretten tutuklanır, mahkemeye çıkartılana kadar birkaç ay hapiste kalır, sonunda mahkûm edilirdiniz.
Kendilerini AKP'nin memurları gibi gören yargıçların ve savcıların, adalet sistemimize verdiği zarar, ancak askeri darbe dönemlerinde yaşananlarla kıyaslanabilir.
Ve daha da kötüsü o yıllarda bile arada bir mahkemelerin adil kararlar verebildiğini görüyorduk, AKP adaletinde ise bu mümkün bile değil.
Hukukun üstünlüğüne inanan yargıç ve savcıları tenzih ederim elbette ancak adliyemizin şu andaki hâli için sadece "utanç" hissedebiliriz.
Erdoğan dış politikasının bir sonucu daha
Suudi Arabistan, 2030 yılında düzenlenecek Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmak için Mısır ve Yunanistan ile ortak teklif vereceğini açıkladı.
Bu haberi Suudi Arabistan Turizm Bakanı Ahmed El Katip'in, Bloomberg'e yaptığı açıklamadan öğrendim.
Suudi Arabistan, turizmini geliştirmek için uluslararası spor organizasyonlarının önemli olduğuna karar vermiş.
Belki size şaka gibi gelecek ama 2029 yılında ilk kez düzenlenecek "Asya Kış Oyunları" da Suudi Arabistan'da yapılacak.
Suudi Turizm Bakanı'nın açıklaması, Erdoğan'ın "Arap sokağının gözüne gireceğim, Müslüman Kardeşlerin abisi olacağım" hevesiyle, Mısır dahil Körfez Arapları ile Türkiye'nin arasını bozmasının sonuçlarından sadece biri.
Akdeniz'in doğusundaki doğal gaz yataklarının kullanılmasından tutun da bölgeyi ilgilendiren diplomatik meselelerin hepsinde Erdoğan'ın şimdi "siyasette küslük olmaz" diye çark etmeye çalıştığı dış politikasının sonuçlarını yaşıyoruz.
Ve "geleneksel ve tarihi bağlar" martavalının içinin ne kadar boş olduğunun bir örneği de FİFA 2030'a talip olurken yaptıkları tercih.
Erdoğan'ın "ortak tarihi bağlara ve kültüre" sahip olduğumuzu zannettiği "din kardeşlerimiz", uluslararası bir ortak turnuva düzenlemek istediklerinde akıllarına Ortodoks Yunanistan geliyor, Türkiyeli Müslümanlar değil.
Mehmet Y. Yılmaz
|
|
|