Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk > Atatürk Kimdir?

Atatürk Kimdir? Ulu önderimizin hayatı, ilkeleri, devrimleri ve hakkında söylenilenler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 17.08.2009, 10:31   #1
Çevrimdışı
denise
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Ata'yı Etkileyen Dört Ermeni Vatandaşımız







Mustafa Kemal ve arkadaşları İstanbul’dan Samsun’a hareket etmek için son hazırlıklarını yürütüyordu. Gecenin geç saatlerinde, Mustafa Kemal’in üç yıl önce kiraladığı ve bugün müze olarak kullanılan Şişli’dekı evinin kapısı çalındı. Gelen kişi, Saadeddin Ferid (Talay)’di. Saadeddin Ferid Bey, Mustafa Kemal’in bir gazete aleyhine açtığı davaya bakan avukattı. Mustafa Kemal kapıda onu görünce, davayla ilgili bir konuda görüşme yapmak için geldiğini sandı. Fakat Saaded din Bey, bambaşka bir haberi bildirmek için gelmişti. Getirdiği haber, son derece önemliydi:

“İngilizler, Bandırma Gemisi’ni Karadeniz’de batıracaklar.”

Mustafa Kemal, bu bilginin doğruluğunu saptayabilmek için kaynağını öğrenmek istedi:

“Kimden öğrendiniz, bu bilgiyi?” diye sordu.

Saadeddin Bey, bilginin kaynağına olan güveniyle yanıt verdi:

“Berç Keresteciyan Efendi’den, efendim…”

Mustafa Kemal yine sordu: “Siz kendisini tanır mısınız?”

Saadeddin Bey’in “Şahsen tanımıyorum, fakat ismen biliyorum” yanıtından sonra Mustafa Kemal bu kez, “Bu kişinin güvenilir biri olup olmadığını” sordu.

Saadeddin Bey, bu soruyu ise şöyle yanıtladı:

“Kendisi Osmanlı Bankası müdürüdür ve aynı zamanda Hilâl-i Ahmer (Kızılay) ikinci başkanıdır” dedi. “Hilâl-i Ahmer Başkanı Hamit Bey’e sordum. Bana, ‘kişiliğinin, doğasının ve ahlakının son derece düzgün olduğunu’ söyledi. Sizin avukatınız olduğumu duyunca bana geldi ve kaynağını belirtmeden şu bilgileri verdi: ‘Mustafa Kemal Paşa’nın bindiği vapur boğazdan çıktıktan sonra batırılacak. Bu görevin torpidoya mı denizaltına mı verilmesi bile araştırıldı.’ Ben de bunları duyduktan sonra Hilâl-i Ahmer Başkanı Hamit Bey’e sordum, kendisini nasıl tanıdığını...”

Mustafa Kemal, arkadaşının getirdiği bu önemli bilgiyi değerlendirdi. Samsun’a gitmek üzere bindiği Bandırma Gemisi hareket ettikten sonra kaptan köşküne çıktı ve kaptana, “Bu andan sonra geminin komutanı benim ve siz benim komutam altındasınız” dedikten sonra geminin rotasını değiştirmesi ve kıyıya olabildiğince yakın yeni bir rota izlemesi buyruğunu verdi.

Ermeni asıllı Berç Keresteciyan bu bilgiyi vermeseydi, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Samsun’a götüren Bandırma Gemisi, İstanbul Boğazı’ndan çıkıp, Karadeniz’e açıldıktan bir süre sonra, büyük bir olasılıkla torpillenmiş ve batırılmış olacaktı.

Berç Keresteciyan, Türkçe’nin ilk Etimolojik Sözlüğü’nü hazırlayan dilci Bedros Keresteciyan’ın oğluydu. Kızılay ikinci başkanı olarak onun, Kurtuluş Savaşı’mızda yaptığı üstün hizmetleri, bugün de zaman zaman takdir ve hayranlık duygularıyla anılmaktadır. Ordunun gereksinim duyduğu kimi araç gereçleri zaman zaman tıbbi malzeme ve ilaç sandıkları içinde cepheye ulaştırması, ayrıca bir kahramanlık örneği olarak da kuşaklardan kuşaklara anlatılmaktadır.

Mustafa Kemal, 1934 yılında emekli olan Berç Keresteciyan’ın kahramanlığını ve hizmetlerini hiçbir zaman unutmadı. Ülkesinin bu yurtsever evladını, doğum yeri olan Afyonkarahisar’dan milletvekili adayı gösterdi ve onun, milletinin vekili olarak TBMM’ne girmesini sağladı. TBMM’de ilk gayrimüslim (Müslüman olmayan) milletvekili olan Berç Keresteciyan’a Mustafa Kemal, soyadı yasası çıktığında “Türker” soyadı vererek ona, kendinin ve ulusunun teşekkürlerini bildirmiş oldu.


***

Mustafa Kemal Şam’da erlerin mektuplarını okuyup yazan bir askerden çokça söz edildiğini duydu. Okur yazar ve yardımsever bu askeri çağırıp onla tanıştı. Aksaraylı Garabed Tombalyan’dı. Garabed babası Kaspar’a çekmişti. Babası Gürün’lüydü. Sıkıntısı olan herkesin yardımına koştuğu için lakabı “Kaspar yapar” olmuştu. Oğlunu Konya’da kolejde okutmuş ardından askere göndermişti. Mustafa Kemal, Garabed Tombalyan ile tanıştıktan sonra onu yanına aldı.

Bir gece Mustafa Kemal çadırda uyuyordu. Garabed Tombalyan uyanıktı. Nöbetçiler “Ayak sesleri var!” diye uyarıda bulunmaya kalmadan üç kişi saldırıya geçti. Elinde bıçakla çadırı yırtmaya çalışanın üstüne atılan Garabed Tombalyan saldırganla boğuştu. Kolundan yaralandı. Saldırı bertaraf edildi. Mustafa Kemal Garabed Tombalyan’a teşekkür etti. Bir süre sonra Mustafa Kemal, Garabed Tombalyan’ı Halep’e para götürmekle görevlendirdi. Yolda silahlı saldırıya uğrayan gruptan bir asker öldü. Garabed Tombalyan paraları alarak Şam’a geri dönüp getirdi, Mustafa Kemal’e teslim etti. Mustafa Kemal Şam’dan ayrılıncaya değin bu sadık askerini yanından ayırmadı. Halep’e yerleşen Garabed Tombalyan, Atatürk’ün ölümünü duyunca çok üzüldü. Yakınlarına Atatürk ile ilgili anılarını anlattı. Bir ay sonra öldü.


***

Agop Dilaçar



Agop Martayan, Robert Kolej’i, New York Bilim Ödülü alarak bitirdiği hafta askere alınmış, yedek subay olarak önce Diyarbakır’a, sonra Kafkas Cephesi’ne gönderilmişti. Büyük kahramanlıklar gösterdiği cephede yaralandı ve madalyayla ödüllendirildi. Daha sonra da, azınlık subaylarına yönelik önlemler çerçevesinde Güney Cephesi’ne gönderildi. Halep’e asker gözetiminde varan Agop otele giderken yolda tutsak İngiliz askerlerle karşılaştı. Hintli bir albay Agop’a, salçalı yemekleri yiyemediklerini, kendilerine kuru gıdalar verilmesini söyledi ve ondan, bu isteğini Türkçe’ye çevirmesini istedi. Agop, tutsak Hintli albayın bu isteğini yerine getirdikten sonra gittiği otelde gece yarısı, “casusluk yaptığı” suçlamasıyla gözaltına alındı.


Komutana hesap vermek üzere iki asker gözetiminde Şam’daki birliğine gönderildi. Şam’da huzuruna çıkarıldığı komutan Mustafa Kemal’di.

Mustafa Kemal, Agop’la ilgili raporu okuduktan sonra, biraz hayranlıkla, biraz da merakla Agop’a sordu:

“Nasıl oldu da kaçmadın?” dedi. “Kolaylıkla kaçabilirdin...”

Agop, Kafkas Cephesi’nde aldığı madalyasını işaret etti:

“Bu vatan için kan dökmüşüm, bu madalya sahte değildir” dedi. “Kafkas Cephesi’nden kaçmayan her halde Şam sokaklarından kaçacak değildir. Emir buyurun süngüyü çıkarsınlar.”

Askere “Süngüyü çıkar” buyruğu veren Mustafa Kemal, genç subaya bir öğüt verdi:

“Halep'te seni tutuklayan komutanını kötülüyorsun ama o haklıydı” dedi. “Seni de anlıyorum... Gençsin, yedek subaysın, daha askeri kanunları okumamışsın, bilmiyorsun. Şunu bilmelisin ki, tutsaklarla temas etmek yasaktır.”

Mustafa Kemal, Agop’un yanında taşıdığı kitabı gördü ve ilgilendi. Latin harfleriyle yazılı Türkçe’yi ilk kez o kitapta görüyordu.

Agop’a, tabancasını, belgesini verdi ve “Şam’ı biliyor musun?” diye sordu. Agop “Şam’ı çok iyi bilirim” deyince Mustafa Kemal ona bu kez, özel bir izin verdi.

“O halde git, şehri biraz gez, ondan sonra gel” dedi.

Agop’un belgesi elindeydi. İstese, bu belgeyle firar edebilirdi. Tam kapıdan çıkarken, Mustafa Kemal onu geri çağırdı:

“Gel bakalım senin üstün başın perişan” dedi. “Bu perişan giysilerle Şam’ı gezmek olmaz.” Cebinden kartını çıkardı, bir not yazdı, kartı Agop’a uzattı ve gerekli yere vermesini söyledi. Kartta şu yazı vardı:

“Bu mülazım efendiyi giydiriniz ve tabldotumuza dahil ediniz.”

Aradan yıllar geçti. Sofya Üniversitesi’nde çalışan Agop adlı bir bilim adamının, İstanbul’da yayımlanan Ermenice ‘Arevelk’ gazetesinde “Türk Yazıtlarının 1200. Yıldönümü” başlıklı bir yazı dizisi yayımlandı. Bu yazı dizisi, dil devrimi hazırlıkları içinde olan Mustafa Kemal’in dikkatini çekti. Yazıları okudukça, yazarının kendisine hiç de yabancı gelmediğini duyumsadı. Yıllar önce Şam’da casus diye karşısına getirilen Ermeni yedek subayı geldi gözlerinin önüne. Yazarın fotografını görmek istedi. Eşinin annesinin evini bilen bir kişi gitti, oradan aldığı Agop’un bir fotografını getirdi. Mustafa Kemal fotograftaki Agop’u hemen tanıdı. “Bu Agop Şam’da bana ‘casus’ diye getirilen Agop’un ta kendisi” dedi ve… Onun adını, Dil Kurultayı’na katılacak bilim adamları listesine yazdırdı.

Mustafa Kemal’in çağrısı üzerine Sofya’dan gelen Agop ve eşi, İstanbul’da çiçeklerle karşılandı. Zaman yitirilmeden Agop, Dolmabahçe Sarayı’na götürüldü. Mustafa Kemal yıllar sonra görüştüğü Agop’a hak ettiği konumu sağladı. Onun danışmanı, sözcüsü ve yapıtlarını düzenleyen biri oldu. Dil konusunda yoğun tartışmaların yapıldığı anlarda yanı başlarında duran karatahtanın önünde açıklamaları hep Agop yaptı. Bu yüzden soyadı devrimi ile birlikte Atatürk “Dil konularını açıklar” anlamında ona “Dilaçar” soyadı verdi. Ölüm döşeğindeyken Atatürk’ün görmek istediği kişilerin başında Agop Dilaçar geliyordu. Atatürk çok ağır hastaydı. Ona bir vasiyette bulundu:

“Arkadaşlara selam... Sakın... Dil çalışmalarını... Gevşetmeyiniz...” dedi.

Agop Dilaçar tüm yaşamını, Atatürk’ün bu vasiyetini yerine getirmek için çalışarak değerlendirdi.

***

Mustafa Kemal’in İstanbul’daki dostları arasında İğneciyan adında bir Ermeni vardı. Mustafa Kemal Çanakkale’den döndükten sonra İğneciyan, Mustafa Kemal’in Şişli’deki evini sık sık ziyaret ederdi. Türkçe Sözlük konusunda çalışmalar yapan İğneciyan oldukça da zengindi. Mustafa Kemal, maddi sıkıntıya düştüğünde ona yardım da etmişti.

Mustafa Kemal Anadolu’ya geçince İğneciyan tutuklanıp Malta’ya sürgün edildi. Servetine, tüm mallarına el konuldu. Malta’dan döndükten sonra üzerindeki elbiseden başka hiçbir şeyi olmayan bir yoksul adamdı artık İğneciyan. Apartmanları ve köşkü elinden gittiği için kızıyla birlikte Yedikule’de bir gecekonduya sığındı.

Yıl 1927... Mustafa Kemal Anadolu’ya geçtikten yıllar sonra ilk kez İstanbul’a geldi. Bunu duyan İğneciyan eski dostunu görmek ve uğradığı haksızlığın düzeltilmesi için Dolmabahçe Sarayı’na gitti. Kapıda nöbetçiye, “Ben, Gazi’nin eski dostuyum, onu görmek istiyorum” dedi.

Nöbetçi, adını ve soyadını sordu, daha ayrıntılı bilgi istedi.

“Adım İğneciyan’dır” dedi. “Gazi’nin eski dostuyum, arkadaşıyım.”

Nöbetçi baştan aşağı İğneciyan’ı süzdü. Kılık kıyafetine baktı. Söylediklerini inandırıcı bulmadı, onu geri çevirdi. İğneciyan birkaç kez daha geldi Dolmabahçe Sarayı’na ama her gelişinde çeşitli gerekçelerle atlatıldı.

Fakat yılmadı. Bir gün kızıyla birlikte yeniden Dolmabahçe Sarayı’nın önüne geldi. İnsanlar toplanmışlardı sarayın çevresinde... Motor sesleri, polislerin koşuşturmaları ve halkın coşkusu birbirine karışıyordu. Bu hareketlilik, Mustafa Kemal’in bir gezi için saraydan çıkacağının belirtisiydi. Polisler, İğneciyan ve kızına çevreden uzaklaşmalarını söylediler. Bu sırada Mustafa Kemal kapıdan çıkmış otomobiline binmek üzereydi. İğneciyan’ın kızı ok gibi fırlayıp insanların oluşturduğu etten duvarın arasından sızarak Gazi’nin yanına kadar varabildi.

Genç kızın telaşlı durumu, Mustafa Kemal’in dikkatini çekti:

“Kim bu kız?” dedi.

Çevredekiler şaşkın ve suskundu. Mustafa Kemal’in sorusunu, küçük kız kendi yanıtladı:

“Ben İğneciyan’ın kızıyım, Gazi Hazretleri” dedi.

Gazi birden durdu ve küçük kıza merakla sordu:

“Baban nerede?” dedi. “Hani, baban?.. Nerede?..”

Küçük kız biraz da ezik bir sesle yanıtladı bu soruyu:

“Dışarıda bekliyor” dedi. “İçeri sokmuyorlar, sizin yanınıza yaklaştırmıyorlar...”

Mustafa Kemal’in buyruğuyla İğneciyan içeri alındı. İki dost, yıllar sonra birbirine kavuştuğunda Mustafa Kemal, ne durumda olduğunu sordu İğneciyan’a. O da başına gelen tüm olayları ve kendisine yapılan tüm haksızlıkları tek tek anlattı. Mustafa Kemal’in gözleri doldu.

“Böyle bir haksızlık karşısında kayıtsız kalınamaz” dedi ve İğneciyan’ın anlattığı olayların en ince ayrıntısına değin araştırılması buyruğunu verdi.

Yapılan araştırma ve inceleme sonucu İğneciyan’ın haklı olduğu, tüm mallarının elinden haksız yere alındığı anlaşıldı. El konulan tüm malları kendisine geri verildikten sonra ayrıca, bir de maaş bağlandı. İğneciyan eski günlerinin huzuruna kavuştu.

Bu olayın ardından onbir yıl geçmişti. Yıl 1938 Kasım’ının 10’uydu. Mustafa Kemal’in ölüm haberi, İğneciyan’a da çok ağır gelmiş, onu yatağa düşürmüştü.

“Bakalım nasıl dayanacağım, ne kadar dayanacağım bu acıma?” dedi kızına ve... Ancak iki gün dayanabildi. 12 Kasım 1938 tarihinde de, İğneciyan yaşamını yitirdi.
__________________
ForumGerçek Türkiye'nin Forumu
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz denise'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.07.2012, 12:24   #2
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ata'yi Etkileyen Dört Ermeni Vatandaşımız

Önyargının kendimize bile ne kadar zararı var.

Karşı karşıya getirilmek istendiğimiz birçok Ermeni vatandaşın bu ülkenin kuruluşunda emekleri var. Sadece politilkacıların yanlış yönetimine malzeme oluyoruz.
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.07.2012, 15:17   #3
Çevrimdışı
İklim
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ata'yı Etkileyen Dört Ermeni Vatandaşımız

Offff seviyorum bu forumu...Sagolun Denise...
__________________
Bazen önemli olmamalı gidecek olan ya da gelmeyen. Çünkü bazen, başlaman gerekir her şeye yeniden.
Nazım Hikmet Ran.
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz İklim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.07.2012, 17:41   #4
Çevrimdışı
Zümrüd-ü Anka
Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ata'yı Etkileyen Dört Ermeni Vatandaşımız

Din,dil,ırk ayırmadan vatanı sevmek budur işte.. Böyle vatanına bağlı Ermeniler için canımı bile veririm. Eline Sağlık...
__________________





Akıllı ve iyi niyetli insanlara özgü bir ada olması için neler vermezdim; öyle bir yer olsa ben bile vatansever kesilirdim

Albert Einstein


  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Zümrüd-ü Anka'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.08.2012, 04:25   #5
Çevrimdışı
Sultan Galiyev
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ata'yı Etkileyen Dört Ermeni Vatandaşımız

Açık söyleyeyim;Türkiye Ermenileri ve Türkiye Rumları müstesna,Ermeni ve Yunanlarla aram pek iyi değildir.Ama asıl sorunun onların ırkı ya da soyu değil,onları bize karşı iki yüzyıldır kışkırtan emperyalizmle olduğunu bilirim...

Bu ermeniler arasından Agop Dilaçar,gerçek bir vatanseverdi.Benim gözümde o gerçek bir Türk'tür,Türklüğe ettiği hizmetlerden dolayı...

Bu arada ilk anekdotun(Bandırma vapuru ile ilgili olan) doğruluk derecesi nedir?Çünkü gayet sağlam kaynaklara dayanan "Atatürk'ün Gizli Kurtuluş Planları" kitabında Sinan Meydan,Atatürk'ün İngilizleri ve saltanatı kaldırmayı başardığını ve İngiliz subaylarından birinin de zamanında Atatürk'e vize vermekten pişmanlık duyduğunu belirttiğini yazar...Zaten Samsun'a çıkış görünüşte oradaki Türklerin silahlarını toplayıp onları susturmak yönündeydi... Atatürk tam tersini yaptı.Eğer Vahidettin'i ve İngiliz işgal kuvvetlerini Anadolu'da görev konusunda ikna edemeseydi,Gebze yolundan Anadolu'ya çıkma planları vardı zaten.

Bu olayı cumhuriyet düşmanları,Atatürk'ü İngiliz hesabına çalışmış gibi göstermek için çarpıtarak kullanırlar ama o dönemin İngiliz subayları nasıl büyük bir hataya düştüklerini defalarca dile getirmişlerdir.
__________________
Çevrenizde vatan haini olmadan yaşayabileceğiniz tek yer ABD'dir çünkü bir tek orada Amerikan büyükelçiliği yoktur-Evo Moralez
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Sultan Galiyev'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.08.2012, 23:44   #6
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ata'yı Etkileyen Dört Ermeni Vatandaşımız

Sultan Galiyev, Genel Kurmay ATASE ve Dent. Başkanlığından kaynak olarak alınmış olunan, Atatürk ve Bandırma ile ilgili olarak buradan da bilgi alabilirsin.
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
atayi, dort, etkileyen, vatandasimiz


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:35.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.