Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Marmara


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 07.12.2012, 12:52   #1
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Haliç'te Mütevazi Bir Semt | Cibali | Fatih






Cibali, İstanbul, Fatih İlçesi'nde, Unkapanı'ndan Eyüp'e doğru Haliç'in batı kıyısındaki mahalle. Karşı yakasında Kasımpaşa semti yer alır.
Bizans döneminde, İstanbul'un Haliç'i de çevreleyen surlarının bugünkü Cibali semtinde bulunan kapısına “Porta Puteae” veya “Porta del Pozzo” dendiği söylenir. Pierre Gilles, aynı kapıya “Porta Jubalica” dendiğini söyler. Bu adlar 18. yy'a kadar semtte oturmuş olan İspanya kökenli Yahudilerden almış olmalıdır.

Rivayete göre İstanbul'un, II. Mehmed tarafından 29 Mayıs 1453'te fethedildiği gün, Bursa Subaşısı Cebe Ali Bey bu semtteki sur kapısını kırıp şehre girmiş, bu kapı ve çevresindeki semt, daha sonra bu kişinin adı ile anıla gelmiş, sonradan halk arasında Cibali şeklinde değişmiştir.

Haraççı Kara Mehmed ile Küçük Mustafa Paşa mahallelerinin eteklerinde Haliç kıyısında kurulmuş bir semttir. Kuzeyinden Haliç'e paralel Abdülezel Paşa Caddesi (Kadir Has Caddesi) geçmektedir.

Bugün Cibali orta-alt katmanların, küçük esnaf, işçi ve asıl iç göçle gelenlerin yerleştiği bir semttir. Göçle gelenlerin çoğu Rizelidir. Gelenekçi ve muhafazakar bir toplumsal yapıya sahiptir. Semtin Haliç kıyısı tarafındaki mezbelelikler ve tersane 1985-1989 döneminde kaldırılmış, yerlerine çocuk parkı ve park yapılmıştır. 1884'te üretime başlayan Cibali Tütün Fabrikası, 1995'te faaliyetine son verdi. Bugün Kadir Has Üniversitesi'nin merkez kampüsü olarak kullanılmaktadır.


Salih Paşa Caddesi.
Öyle bir geçer zamanki dizisi film seti

__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
Eski 07.12.2012, 13:19   #2
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cibali | Fatih

Cibali adını 29 Mayıs 1453 tarihinde Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiği sırada Bursa Subaşısı Cebe Ali Bey’in de bu kapıdan girdiği an almıştır. Cibali semtinin ikametçileri özellikle Rizeden göçmüş esnaf veya tüccarlardır. Gezilecek turistik bir semt olmasa da Cibali semtinde bir tarih uyumaktadır. Ayrıca Kadir Has Üniversitesi kampüsü de burada bulunmaktadır.


Cibali Kapısı



Haliç ‘in batı kıyısında, Unkapanı ile ufak Mustafa paşa semtleri arasında bulunan Cibali, İstanbul ‘un en ufak semtlerinden birisi olmasına karşın bir takım hususiyetleri ile de en dikkat çekici semtlerinden birisidir. Semtin adı de bu nitelikler arasında bulunmaktadır. Semt, ismini tarihi bir karakterden alır. Semtin adı, İstanbul ‘un fethi esnasında mühim yararlılıklar göstermiş Cebe Ali ‘den gelmesine rağmen zaman içerisinde birazcık değişerek de olsa günümüze Cibali biçiminde erişir. Cibali bugün zaman içindeki tahribatla geçmişteki tarihi varlığından uzak da olsa son birkaç seneden bu yana Hadir Has Üniversitesi ve Rezan as müzesi sayesiyle eski kimliğini bulmaya çalışıyor.

Evliya Çelebi ‘nin naklettiği efsaneye göre; Semt ismini Cebe Ali ismindeki bir subaşından alır. Söylentiye göre, Cebe Ali, Mısır ‘da Memlük sultanı ‘nın şeyhiymiş. İstanbul ‘un fethinde bulunuyor olmak niyetiyle Bursa ‘ya gelip derviş olmuş. At çulundan bir cüppe giydiği için “cüppe Ali” derlermiş. İstanbul kuşatması sırasında ekmekçibaşılık yaparak bütün orduya has ve beyaz yüz binlerce ekmek yetiştirmiş. Okmeydanı ‘ndan indirilen gemilere binmeyip, tersane bahçesi önünde 300 dervişle haliç sularına cüppelerini serip ilahilerle tef ve kudümler çalarak karşı kıyıya geçmiş. Surlardan bunu gören bizans askerleri korkmuşlar. Cebe Ali ve dervişleri Cibali kapısı ‘nı kuşatmışlar. Ermişliği ortaya çıkan Cebe Ali fetihte şehit olmuş ve Cibali kapısı içine gömülmüş.



Dar sokaklarda gezindikten sonra,
Aya Kapı'dan sahile inilir



Fetihten sonrasında bütün Haliç çevresi gibi Cibali ‘de gelişmeye başlar. Kaptan-ı deryaların gözde semtlerinden birisi bulunan Cibali ‘de; Piri reis, lala Mustafa paşa, Murat reis ve Kemal reis konaklar yaptırıp otururlar. Bu tarihlerde semt İstanbul ‘un en nezih semtlerinden birisi aralığındadır yalnız kaptan-ı deryalar yavaş yavaş burdan ayrılarak Beşiktaş ve boğaz kıyılarını tercih etmeye başlayınca Cibali de bekarların çoğunlukta bulunduğu bir avam yatağına dönüşmeye başlar. Bu yüzden olsa gerek semt gittikçe meyhaneleriyle ünlenmeye başlar. Bu meyhanelerin müşterileri arasında tulumbacılar, beygir ve otomobil sürücüleri, fırın hamurkar ve tablakarları, kayıkçılar ve gemiciler vardır.

Bizans ve osmanlı dönemlerinde İstanbul ‘un en yoğun nüfusu haliç bölgesinde yaşamaktadır. Sokakların dar ve ağaç evlerin çoğunlukta olarak bulunması, ayrıca ters rüzgarlarıyla meşhur İstanbul için yangın olmazsa olmaz felaketlerden birini meydana getirir. Osmanlı devresinde İstanbul ‘da yangın vakalarının en sık gözlendiği yer ise cibali ‘dir. Cibali ‘nin ticaret merkezi olarak bulunması, tekneleri kalafatlanmak için kullanılmakta olan yanıcı maddelerin bu bölgedeki depolarda saklanması ve meyhanelerin bu bölgede yaygınlaşması yangınlara adeta şapka çıkarmaktadır. İstanbul ‘da çıkmış büyük yangınlar umumiyetle Cibali ‘den başlar. Bu büyük yangınlardan birisi 2 eylül 1633 ‘te Cibali kapısı dışında, bir kalafatçının yaktığı çalı çırpının rüzgar şiddetiyle yakındaki kayıkhaneleri tutuşturmasıyla başlayan yangın; Aya kapısı, Cibali kapısı ve ufak Mustafa paşa çarşısını kül eder. Haydarpaşa ve Üsküplü cami semtleri ile Unkapanı ve Zeyrek yokuşuna kadar bulunan yerlere de yayılmış olur. Bu yangından farklı 7 Haziran 1693, 17 temmuz 1718, 9 mayıs 1724, 6 temmuz 1756, 22 ağustos 1782 ve 1 temmuz 1833 tarihlerinde büyük yangınlar çıkmış, semtte pek çok binanın yanıp kaybolmasına neden olmuştur.


Cibali Kapısı ve sağ tarafta Cibali Karakolu



Semtteki yangınlardan günümüze kalabilmiş tarihi eserler arasında; Cibali kapısı ‘nın girişinde, sağ tarafta eski cibali karakolu ‘nun yıkıntısı ve bu yıkıntının içerisinde iyi korunan cebe ali türbesi vardır. Karakol yıkılmadan evvela karakolun içinden geçilerek türbeye gidildiği anlatılmaktadır. Türbede fetihten kaldığı söylenen toplar görülür. Gene Cibali kapısı ‘na girişte sol tarafta cadde üstünde olan çeşmenin bir bölümü yol altında kalmıştır.


Gül Camii



Cibali ‘nin bir farklı ehemmiyetli oluşumu Gül camii ‘dir. Gül camii aslında fetihten sonrasında camiye çevrilen bir kilisedir. Bizans devrinde Aya Teodosia olarak bilinmekte olan bu kilisenin ix. Yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. İmparator sülalesinin mezar kilisesi olarak kullanılmakta olan kilise bir zaman sonrasında değişik bir mahiyet kazanır. Aya Teodosia Bizans devrinde halktan birisi iken tasvir kırıcılık devresinde halke kapısı önünde bulunan İsa ikonasının indirilmesi sırasında bu davranışa karşı çıkar, bu tepkisi sebebiyle imparator muhafızları tarafından öldürülür. Bunu gören halk onun bir azize olduğuna inanarak cesedini ve eşyalarını bu kiliseye getirerek saklarlar. Tasvir yasağı kalktıktan sonrasında gittikçe ünlenen aya teodosia kilisesi, avrupa ‘dan bile misafirlerin gelmesine sebep olmaktadır. 29 mayıs günü Aya Teodosia ‘nın yortu günü kabul edilerek kutlanmaya başlanır. Bu olaylardan yüzyıllar sonrasında 29 mayıs 1453 günü gene bütün bizans asilzadeleri ve önde varan din adamlarıyla İstanbul ‘u kuşatan Türkleri atmak için bütün akşam Aya Teodosia ‘ya dualar edilir, ama şafakla birlikte dışarı çıktıklarında şehrin fethedildiğini görürler. Fetihten sonrasında bir müddet daha kilise olarak kullanılmakta olan kilise, ii. Beyazıt devresinde camiye çevrilir ve gül camii olarak anılmaya başlanır.




Haliç sahil kesiminde bulunan Aya Nikola kilisesi ise Bizans döneminden bu yana varlığını korumaktadır. Kilisede mukaddes mozaik ve ikonaların bulunduğuna inanılır. Kilisenin bugünkü oluşumu 1837 senesinde aittir. Kısa zamanda bahçesinde bir ayazması vardır. Vathopedi manastırı ‘nın bir şubesidir. Haliç ‘in kıyısında yapılan kilise, haliç ‘in liman olarak kullanılmasından dolayı denizcilerin koruyucusu Aziz Nikola ‘ya ithaf edilmiştir.


Eski Cibali Tütün Fabrikası, şimdinin Kadir Has Üniversitesi



Cibali tütün fabrikası ise Cibali ‘nin en ihtişamlı yapısıdır. 1872 ‘de hazine artık borçlarını ödeyemez duruma gelince açığı kapatmak için içki ve tütüne tekel meydana getirir ve yıllığı 3500 altına Zarifi ve Hristaki Zoğrafos isimli 2 bankere bu işletmeyi verir. Ama hazine umduğu parayı kazanamayınca işletmeyi birkaç sene sonrasında Viyana menşeli bir şirkete yıllığı 750000 altına devreder. Bu binada 1900 senesine dek yanlızca tütün işlenir, 1900 senesinin ardından ise sigara üretimine geçilir. Fabrika 1925 senesinde millileştirilerek türk tekel İdaresi ‘ne bağlanır. Cibali tütün fabrikası 1946 ‘da ilk puroyu, 1959 ‘da “Samsun” isimli ilk filtreli, kokulu, soslu sigarayı üretir. 1988 ‘de de pipo tütünü üretmeye başlar. Tekel fabrikası bir zaman sonrasında işletmesini taşır, boş kalan bina da bugün Kadir Has Üniversitesi vardır.


Kadir Has Caddasi ve Kadir Has Üniversitesi



Cibali ufak bir semt olmasına karşın kökleri çok eskilere uzanan tarihi yapılarıyla İstanbul ‘un özgün semtlerinden birisi. Haliç ve çevresinin fabrikalardan kurtarılması, düzenlenmesi ve haliç ‘in temizlenmesinden sonrasında Cibali ve yakın semtlerinde birer birer açılan müzeler ve kültür merkezleriyle bölge tekrar eski enerjisine, ışıltılı günlerine dönmeye başladığı rahtlıkla hissediliyor. Bölge yüzyıllar süren vaktin tahribatıyla ve yangınlarda kaybettiği kültür varlıklarını yapılan çalışmalar ve müzelerde sergilenen yapıtlarla tekrar düşündürüyor, geri kazanıyor.



Salih Paşa Caddesi.
Öyle bir geçer zamanki dizisinin çevrildiği sokak. Evlerin hepsi o esnada boyanmış



Köprünün güney ayağından batı ‘ ya doğru yürümeye başladığımızda şahsımızı Cibali denilen semtte buluruz. Bu isim, İstanbul’un fethiyle alakalı bir efsaneden kalmıştır. Fatih’in ordusunda cebe ali isminde bir derviş varmış. Kuşatma Sırasında elindeki postu denize atarak üzerinde ayakta durmuş. Yanındaki Müritleri de aynı şeyi yapmış. Böylelikle su üzerinde yürüyerek karşı kıyıya varmışlar ve surlardaki bizanslı muhafızları dehşet içerisinde bırakmışlar. Cebe Ali’nin mezarı, muammer karaca’nın meşhur ettiği cibali karakolu’nun içindedir. ( Fakat Cibali karakolu şu an içerilere, Zeyrek taraflarına taşınmış ).


Yazar Orhan Kemal Evi ve Sokağı



Cibali mütevazı bir semttir. Caddeden içeri girince şahsımızı dar sokaklarda bulmakta, ufak ve hayli yıpranmış evlerle karşılaşırız. Bu sokaklarda göze çarpmayan fazla sayıda tarihi yapı bulunmakta. Örneğin, yeşil tulumba sokağı’nda, İstanbul’un türlü buyruk buhari tekkelerinin iyi korunmuş olanlarından birisi, Türbe ve meşrutasıyla burdadır. Şimdiki yapılar geçen yüzyıl başındandır.

Cibali kapısındaki padişah tuğras dikkatsiz bir kamyon şoförünün hatası yüzünden düşmüş, fakat Cibali kapısına yakın restoran sahibi tuğrayı kurtarmış ve yetkili merciilere teslim etmiştir.Yine Unkapanı’na yakın, Atatürk bulvarı’na açılan Elvanzade sokağında, mütevazi semt mescidlerinden, sıralı taş ve tuğladan yapılma, Şazeli tekkesi ve mescidi mevcuttur. Geçen yüzyıl sonundan kalmadır.

Kaynak; Gezicirehber.com
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
Eski 07.12.2012, 19:06   #3
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cibali | Fatih



CİBALİ: Haliçe kıyısı olan bu semtin isminin kökeni hakkında 3 görüş bulunmaktadır:


1. İstanbul'un fethi esnasında, Haliç surlarından, ilk olarak; “Cebe Ali” adlı bir derviş şehre girdiğinden dolayı, surların bu noktasına onun adı verilmiştir. Dervişin adı, zamanla halk dilinde birbirine ulanarak günümüzdeki şekline dönüşmüştür.

2. Haliç'in en derin yeri bu semtin önünde olup, çukura; “Cübb-i Âlî (büyük çukur)” denilmekteydi.

3. Fetih için Bursa’dan gelen ve at çulundan bir cübbe giydiği için “Cübbe Ali” adıyla tanınan Zeynüddîn Hafî adındaki zat, orduda ekmekçibaşı olarak görev yapmıştır. Fetih esnasında da yanındaki 300 müridiyle birlikte sırtlarındaki postlarını denize döşeyip üzerine oturarak Haliç’i geçmişler ve sonradan bu zatın ismiyle anılacak olan Cibali Kapısı’ndan İstanbul’a girmişlerdir.

(Osmanlılar Devri’nde İstanbul’a gelen yabancı seyyahlar, yörenin ismini; “Jubalice ve “Tzubali” olarak yazmışlardır).

Akın KURTOĞLU / wowturkey



Gül cami


Bu bölgenin adı Ayakapıdır.Gül Camisi (Aya Theodosia) Doğu Roma dönemi yapısıdır.


10. ya da 11. yüzyıla aittir.O dönemdeki Büyük Saray'ın ana girişi Halki Kapısı üzerindeki
İsa İkonunun indirilmesine karşı çıktığı için öldürülen Theodosia adlı kadının kutsal emanetlerinin bu kiliseye konduğu ve kilisenin Aya Theodosia olduğuna inanılır.

Kilisenin altında oldukça büyük bir mahsen bulunur.Bir iddaya göre Aya Thedosia
ve Bizans İmparatorluğu hanedanının bazı ileri gelenlerinin mezarı olarak kullanılmış. Bir başka iddaaya göre de Hz İsa'nın havarilerinden ikisi burada gömülmüş.Mahsenin diğerözelliği, kapatılmış olan bir kaç dehliz ile sahildeki Aya Nikola Kilisesine ve bir kaç noktaya daha yeraltından bağlanmış olmasıdır.

O dönemlerde, Aya Thedosia'nın kutsal kalıntılarının bu mekanı şifalı yaptığına inanılmış.Böylece, o dönemde bir çok insan şifa bulmak için kiliseye akın etmiş, hatta Bizans İmparatoru'nun çaresiz denen hastalığına deva olduğu gibi söylentiler 14. yüzyılda kilisenin ününü daha da artırmış.

İstanbul 'un fethinden sonra , kilise bir süre levazım ambarı olarak kullanılmıştır. 1500 yıllarının başında II. Beyazıd döneminde kiliseye minare yaptırılarak cami olarak kullanılmaya başlanmıştır.

IV. Murad zamanında da bir tadilat gören yapı son olarak II. Mahmud döneminde ciddi
bir tamirat görmüş. Bu son tamirat sırasında camiye bir de “hünkar mahfili” ilave edilmiştir.
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
18 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.12.2012, 00:34   #4
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Haliç'te Mütevazi Bir Semt | Cibali | Fatih

Eski tütün fabrikası ne kadar çok insana ekmek kapısı açmış.

İstanbul'un ilginç semtlerinden birini daha tanıdım sayende Banemin.

Salih Paşa Sokağı sakinleri neden Öyle bir geçer zamanki dizisini beklemişler ki o güzelim evleri boyamak için acaba? Biraz bakımla o dar sokaklara yakışan harika mimari ne kadar da güzel olur.



Teşekkürler ve ellerine sağlık.
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.12.2012, 01:16   #5
Çevrimdışı
Mediter
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Haliç'te Mütevazi Bir Semt | Cibali | Fatih

Eline sağlık Banemin,
Harika bir konu hazırlamışsın yine, ben de ''Niçin sessiz bugün bu Banemin? diyordum.
Meğer, konu hazırlıyormuş.
Harika bir tanıtım olmuş Banemin teşekkürler...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Mediter'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.12.2012, 01:30   #6
Çevrimdışı
erkangurkan
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Haliç'te Mütevazi Bir Semt | Cibali | Fatih

sayın banemin,
bugün benim de bir zamanlama hatam oldu galiba,
bu kadar güzel bir konu varken zaman ayırabilmene hayran kaldım,
konu harika, mükemmel bir çalışma ellerine emeğine sağlık,
__________________
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz erkangurkan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.12.2012, 01:33   #7
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Haliç'te Mütevazi Bir Semt | Cibali | Fatih

Gerçekten mütevazi bir semtmiş. Tanıtım için teşekkürler Banemin.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.12.2012, 02:07   #8
Çevrimdışı
Duayen
Huysuz ve Tatlı Kadın

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Haliç'te Mütevazi Bir Semt | Cibali | Fatih

3. Fetih için Bursa’dan gelen ve at çulundan bir cübbe giydiği için “Cübbe Ali” adıyla tanınan Zeynüddîn Hafî adındaki zat, orduda ekmekçibaşı olarak görev yapmıştır. Fetih esnasında da yanındaki 300 müridiyle birlikte sırtlarındaki postlarını denize döşeyip üzerine oturarak Haliç’i geçmişler ve sonradan bu zatın ismiyle anılacak olan Cibali Kapısı’ndan İstanbul’a girmişlerdir.

Rahmetli büyükbabamın anlattığı öykülerin arasında (sanki) vardı bu yazılanlar..Hangisi doğru bilinmez!!
Sonuçta bu semte bir zatın adının geçtiği kesin.
Derinlemesine titizlikle çalışılmış bir konu,tekrar okuma gereği duyucak kadar ilgimi çekti.
Teşekkürler Banemin
  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Duayen'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.12.2012, 10:20   #9
Çevrimdışı
Ayzıt
¤ Sevginin Aşk'ı ¤

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Haliç'te Mütevazi Bir Semt | Cibali | Fatih

Fatihin her sokağı tarih kokuyor, her adım da eski dokunuşları görebilirsiniz.

Yalnız fatih ilçesine çok büyük bir restarasyon gerekiyor, artık tarihi eserlikten çıkmış evler, dökük yapılar, insanın içini acıtıyor


Çok teşekkürler harika bir konu Banemin
__________________
Sevgili...
Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni.
Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak.

Madem aşk cemresidir gönlün,
Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak...
Kahraman Tazeoğlu
  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Ayzıt'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.12.2012, 12:18   #10
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Haliç'te Mütevazi Bir Semt | Cibali | Fatih

Lale iyi ki o diziler bu tür semtlere giriyor da hiç olmazsa belli bir bölümü ihya olup, kurtarılıyor. Sanırım bu tip dizilerin en büyük faydası da bu!..

Sayın erkangurkan, zamanlamadan kastınızı anladım ama öncelik sizdeydi. Kesinlikle hata falan yok, sizinle birlikte uğraştığımız çok daha fazla zevk verdi bana.

Mediter, sana sürprizim olacak haberin olsun. (Ama bu korkmanı gerektiren bir durum değil )

Teşekkür ederim değerli yorumlarınız için...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
bizans, cibali, fetih, gül camisi, haliç, ikon, imparator, istanbul, kadir has üniversitesi, karakol, kasımpaşa, kilise, orhan kemal, tulumbacı, tütün fabrikası, unkapanı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 19:11.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.