Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Cevap: Yok Olmadan Önce Görülmesi Gereken Son Cennetler
Bulanık ve Malazgirt Ovaları
Muş il sınırlarında yer alan Bulanık ve Malazgirt ovaları güneyde Bilican Dağları, batıda Akdoğan Dağı, kuzeyde ise Lala ve Top dağları ile çevrili. Alanın karakteristik yapısını Murat Nehri’nin taşkın ovaları, küçük adacıklar ve çok sayıdaki küçük göl oluşturuyor. Akdoğan, Haçlı ve Kaz gölleri görülmeye değer doğal varlıklar.
Nehrin taşkın düzlükleri, adacıkları, özellikle ilkbaharda taşmasıyla oluşturduğu subasar alanlar ve çamur düzlükleri yörenin temel sulak alan oluşumları. Bununla birlikte alanın çevresindeki geniş ovalar ve tarım alanları, özellikle Akdoğan Dağı çevresindeki meşe ormanları diğer habitatlar.
Bulanık ve Malazgirt ovaları biyolojik çeşitlilik açısından gerek niteliksel, gerek niceliksel olarak eşsiz. Nehir çevresindeki sulak alanlar, üzerindeki adacıklar ve sulak alanı çevreleyen geniş düzlükler toy, mezgeldek, telliturna gibi çok sayıda kuş türüne ev sahipliliği yapıyor. Toplam 25 farklı kuş türü buraya önemli kuş ve doğa alanı statüsü kazandırıyor.
Bulanık (Muş)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün
Bulanık ve Malazgirt ovaları nesli küresel ölçekte tehlike altında olan toy için Türkiye’deki en önemli alanlardan biri; çok sayıda kuş gözlemcisi toyu görebilmek için buraya geliyor. Alan aynı zamanda telliturnanın bilinen son üreme yeri, ancak son üç yıldır araştırmalarda türe rastlanmıyor. Diğer bir önemli tür de sürmeli kızkuşu. Uluslararası Türleri Koruma Cemiyeti bu kuşun neslinin tükenmek üzere olduğunu bildiriyor. Mezgeldeğin Orta Anadolu’daki yaşam alanlarının büyük kısmı doğal yapısını kaybetti, bu yüzden Bulanık ve Malazgirt ovaları bu kuş türü için son yaşam alanları arasında. Yöre aynı zamanda nesli tehlike altındaki endemik Ferula huber-morathii bitki türünün de yaşam alanı.
Bulanık ve Malazgirt ovaları aynı zamanda önemli tarım alanları; doğal bozkırlarda arıcılık ve hayvancılık da devam ediyor. Ancak yöre ekolojisine uygun kuru tarım alanları, günümüzde sulu tarım alanlarına dönüştürülmek isteniyor. Murat Nehri üzerinde, Bulanık ilçesinin 10 kilometre batısında inşaatı devam eden Alparslan 1 Barajı, yörede ürün desenini değiştirecek ve birçok alanı sualtında bırakacak. Bununla birlikte Yukarı Murat Vadisi’nde yapımı planlanan dört baraj da yörenin ekolojik karakterini olumsuz yönde etkileyecek. Bu baraj projelerinin durdurulması ve alanın uluslararası Ramsar ağına dahil edilmesi gerekiyor. Bununla birlikte hiçbir yatırım olmaksızın devam eden kuş gözlem turizminin altyapısı güçlendirilmeli ve özellikle toya yönelik kaçak av baskısı önlenmeli.
Yöredeki sulak alan özelliklerinin ve kuş türlerinin en iyi görülebileceği yerlerden biri Bulanık’ın Yoncalı beldesi. Akdoğan Dağı ve gölü de özellikle ilkbahar aylarında görülmeye değer.
Dicle Vadisi
(Hasankeyf)

Bu geniş alanda üç farklı önemli doğa alanı bulunuyor: Dicle Vadisi, Cizre-Silopi, Küpeli Dağları. Dicle Vadisi, medeniyet tarihinin ilk sayfalarının yazıldığı coğrafya. Birçok medeniyete, farklı dile ve dine ev sahipliği yapan bölge günümüzde de bu özelliliğini devam ettiriyor. Dicle kıyısındaki Hasankeyf de Anadolu’nun önemli arkeolojik değerlerinden biri. Dicle Vadisi tüm bu özellikleri ile UNESCO’nun dünya mirası seçim kriterlerinin 10 tanesinin dokuzunu sağlayan dünyadaki tek alan.
Hasankeyf (Diyarbakır – Batman – Şırnak)
Fotoğraf: Ahmet Özyurt
Dicle Vadisi, yaban hayat açısından son derece önemli. Dicle Nehri’nin Batman Çayı ile buluştuğu yerdeki taşkın düzlükleri, subasar çayırlar ve bunları çevreleyen verimli ovalar birçok canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Batman ve Eruh Dağları arasındaki bölgede Dicle’nin binlerce yılda oluşturduğu derin vadiler, bitki ve hayvan türleri için korunaklı yaşam alanları sağlıyor. Alanda meşe ormanları, bozkırlar, akarsu kenarı toplulukları, tarla kenarı toplulukları, kaya vejetasyonu habitatlarında toplam 115 farklı bitki taksonu tespit edildi. Bu bitkilerden 29 tanesi endemik; aralarında nesli küresel ölçekte tehlike altında olan yabani nohut (Cicer echinospermum) gibi yedi tür bulunuyor. İnsanlığın tahıl tarımını başlattığı bu coğrafya, günümüzde de kullandığımız nohut gibi bitki türlerinin ata formlarını barındırmasıyla önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
 Dicle Nehri ve Hasankeyf (Diyarbakır – Batman – Şırnak)
Fotoğraf: Yıldırım Güngör
Yöre kuş türleri açısından da büyük öneme sahip. Alanda 150 civarında kuş türü bulunuyor, bunların 84 tanesi burada ürüyor. Aralarında küçük akbaba, tavşancıl, küçük kerkenez gibi nesli küresel ölçekte tehlikede türler var. Kızıl akbaba, alaca yalıçapkını, küçük ebabil gibi 15 kuş türü de vadiye önemli kuş ve doğa alanı statüsü kazandırıyor. Alan aynı zamanda büyük kızkuşunun Türkiye’de ürediği tek yer. Geçmişte Dicle Nehri ile Batman Çayı’nın buluştuğu yerdeki taşkın düzlüklerinde ve Bismil Ovası’nda, nesli küresel ölçekte tehlike altında olan bir diğer kuş türü toy yaşıyordu ama günümüzde ona rastlanmıyor.
Alanda çizgili sırtlan ve dağkeçisi gibi memeli türleri de yaşıyor. Dicle aynı zamanda Fırat kaplumbağası, yaygın ismiyle “Rafet” için de son yaşam alanlarından biri. Nesli küresel ölçekte tehlike altında olan Fırat kaplumbağasının Dicle Vadisi’ndeki varlığı çok önemli, çünkü diğer yaşam alanı Fırat Nehri’nde sayısız baraj yapılmış durumda.
Dicle Nehri (Diyarbakır – Batman – Şırnak)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün
Dicle Vadisi kültürel ve arkeolojik açıdan da zengin. Hasankeyf ve Batman civarındaki sayısız arkeolojik kalıntı, insanlık tarihinin her döneminden izler taşıyor. Yörede konuşulan dillerden “Turoyo”, yani Süryanice kültürel miras açısından ayrı bir öneme sahip. Bu lehçe yaklaşık 2 bin 500 yıl önce konuşulan kadim Aram dilinin günümüze kadar yaşamış bir kolu. Yok olmaya yüz tutmuş “Hertevin” dili ise Aram dilinin diğer bir lehçesi ve çoğunlukla Keldaniler tarafından konuşuluyor. Türkiye’deki son birkaç Yezidi köyünün de ikisi Ilısu Barajı’nın yapılmasıyla sualtında kalacak ve bu kadim kültürün son izleri de silinecek.
Dicle Vadisi de tüm bu zenginliklerine rağmen ne yazık ki yok olma tehlikesi altında. Ilısu Barajı yapılırsa yöredeki kültürel ve biyolojik değerler baraj suları altında kalacak. Yapımı planlanan Cizre Barajı ile de Küpeli Dağları ve Cizre-Silopi önemli doğa alanları büyük ölçüde yok olacak. Oysa Dicle Vadisi için yapılabilecek en güzel proje, sahip olduğu değerleri ön plana çıkarıp UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil ettirmek. Alanı ziyaret etmek isteyenler için Hasankeyf ilk, Dargeçit ile Ilısu ve Çevik köyleri ikinci durak olabilir.
Güney Fırat Vadisi
Birecik Bozkırları ve Karkamış

Fırat Vadisi’nin Atatürk Barajı ve Suriye sınırı arasında kalan kısmı iki önemli doğa alanını içeriyor. Bunlardan ilki Güney Fırat Vadisi ve Birecik bozkırları. Diğeri ise Karkamış. Bu geniş coğrafyada Fırat’ın oluşturduğu menderesler, vadiler ve taşkın düzlükleri ile sulak alan çevresindeki bozkırlar, yarı çöl alanlar bulunuyor. Alanda bununla birlikte geçmiş yıllarda inşa edilmiş Birecik ve Karkamış barajları yer alıyor. Biyolojik çeşitlilik bakımından son derece önemli yöre, Halfeti’de yer alan Rumkale gibi kültürel zenginlikler de barındırıyor.
Güney Fırat Vadisi ve Birecik bozkırları çok sayıda kuş gözlemcisi ve araştırmacıyı çekiyor. Toplam 27 farklı kuş türü buraya önemli kuş ve doğa alanı statüsü kazandırıyor. Bu türler arasındaki kelaynak ve yaz ördeğinin nesli küresel ölçekte tehlike altında. Özellikle kelaynak yörenin sembolü olmuş ve tüm dünyanın ilgisini buraya çekmiş bir kuş türü. Geçmişte sayıları binlerle ifade edilen kelaynakların nesli, 1960’lı yıllarda kullanımı yaygın olan DDT tarım ilacı nedeniyle tükenme noktasına geldi. Günümüzde yürütülen koruma programları sayesinde sayılarında kayda değer artışlar gözleniyor. Alan aynı zamanda çöl koşarı, çizgili ishakkuşu, çöl toygarı, küçük serçe, sarı boğazlı serçe gibi kuş gözlem turizmi açısından önemli türlerin birlikte görüldüğü tek yer.
Karkamış – Fırat Nehri (Gaziantep)
Fotoğraf: Hakan Öge
Alanda nesli küresel ölçekte tehlike altında altı bitki türü bulunuyor; bunlardan üçü ismini Birecik’ten alıyor. Cousinia birecikensis’in ise dünya üzerinde bilinen tek yaşam alanı burası. Alandaki yarı çöl habitatlarda varan ve mısır kobrası gibi sürüngen türleri yaşıyor. Birecik, Atatürk ve Karkamış barajlarından sonra sayıları büyük ölçüde azalan Fırat kaplumbağası, Birecik çevresindeki menderes ve taşkın düzlüklerinde yaşamını taşocaklarına rağmen devam ettirmeye çalışıyor. Barajlardan, suya doğrudan bağımlı olan alaca yalıçapkını da Fırat kaplumbağası gibi kritik ölçüde etkileniyor.
Yörede fıstık yetiştiriciliği, kuru tarım, balıkçılık ve küçükbaş hayvancılık yapılıyor. Fırat kıyısındaki bahçelerde erik ve sebze yetiştiriliyor. Alan kültürel açıdan da son derece zengin, Halfeti ve Rumkale cazibe merkezleri arasında. Birecik Barajı’nın inşasından sonra evlerini terk etmeyen Halfeti halkı, kültürel değerlerin korunmasının önemini tüm dünyaya bir kere daha gösteriyor. Kendine özgü mimarisi ve siyah gülü Halfeti’nin önde gelen değerleri arasında. Fırat üzerine inşa edilen barajlardan Birecik ve Karkamış, yörenin doğal yapısını büyük ölçüde değiştirdi. Artık durgun bir su haline gelen Fırat, çoğu yerde kirliliğe ve taşocaklarına boyun eğiyor. Yöre, barajların insan hayatına ve doğaya olan zararlarının görülmesi açısından laboratuar niteliğinde. Her şeye rağmen Halfeti, Rumkale ve Birecik görülmeye değer, geçmişin aynası niteliğinde merkezler.
Zap Suyu Vadisi

Uzunluğu 150 kilometreyi bulan bu vadi sistemi, Van ve Hakkari il sınırları içinde yer alıyor. Van’ın Başkale ilçesindeki Havril Dağları’ndan doğan Zap Suyu, Güneydoğu Toroslar’ın doğu ucundaki dağların arasından akıyor. Türkiye’nin en dar ve derin vadilerinden birini oluşturuyor. Aynı zamanda Türkiye’de en hızlı akan nehir unvanını taşıyor. Cilo ve Sat dağlarından gelen küçük derelerle beslenen Zap, Irak sınırları içerisinde Dicle Nehri ile buluşuyor. Özellikle bitki ve kuş türleri açısından zengin olan vadi sistemi, yakın gelecekte yapılması planlanan HES’ler nedeniyle tehdit altında.
Vadideki yaşam alanlarının başında Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun birçok yerinde tahrip olan meşe toplulukları geliyor. Vadi tabanında ise söğüt ve kavak gibi ağaç türleri yer alıyor. Yüksek kesimlerde gevenler ve çokyıllık otsu bitkiler görülüyor.
 Zap Vadisi (Hakkari)
Fotoğraf: Yusuf Aslan
Zap Suyu Vadisi, bitkiler açısından önem taşıyan alanlardan biri. Vadide yer alan bitki türlerinden 15’i endemik. Bunlardan Galium zabense tek nokta endemiği, dünya üzerinde bilinen tek yaşam alanı burası. Vadi kuşlar için de önemli bir yaşam alanı, göçmen kuşlar açısından hem göç, hem de üreme bölgesi özelliği taşıyor. Bu türler arasında vadideki sarp kayalıklarda üreyen küçük akbaba dikkat çekiyor. Nesli küresel ölçekte tehlike altında olan bu kuş türü, yöredeki doğal denge açısından son derece önemli. Alandaki diğer bir önemli kuş türü sakallı akbaba, o da aynı şekilde kayalıklarda yuvasını kuruyor. Vadi, nesli tehlike altında ve dar yayılışlı bir semender türü olan Urmiye semenderinin de yaşam alanı. Vadi kelebek türleri açısından da dikkat çekici, yedi endemik kelebek türü alan içinde yaşam şansı buluyor. Dünyada sadece Hakkari il sınırlarında yaşayan çokgözlü Cilo mavisi (Polyommatus ciloicus) ve çokgözlü Hakkari çillisi (Polyommatus dezinus) bu türler arasında.
Alanda hayvancılık faaliyeti yaygın. Bununla birlikte sınırlı tarım alanlarında ve taşkın düzlüklerinde çeltik, tütün, susam ve sebze türleri yetiştiriliyor. Hakkari ve ilçelerinde kullanılan inşaat kumunun önemli bir kısmı da vadiden temin ediliyor. Doğal zenginlikler açısından son derece önemli Zap Suyu Vadisi, ne yazık ki yakın gelecekte büyük tehditlere maruz kalacak. DSİ’nin vadi üzerinde Hakkari, Çukurca, Doğanlı, Geçitli gibi yapım ya da planlama aşamasında çok sayıda baraj projesi bulunuyor. Doğal yapı ve biyolojik zenginliği tehdit eden bu projelerden bir an önce vazgeçilip vadinin korunması yönünde adım atılması gerekiyor. Ayrıca Sümbül Dağı eteklerinde yer alan termik santral çevreyi olumsuz etkiliyor. Hakkari il merkezi üzerinden ulaşılan vadiyi doğal haliyle görmek için zaman giderek daralıyor.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."
|