13.09.2011, 09:03 | #1 |
Çevrimdışı
|
Juliet (Tirad)
JULIET
Elveda! Tanrı bilir ne zaman görüşürüz bir daha. Hayat sıcaklığını hemen hemen donduran Hafif, soğuk bir korku ürpertiyor damarlarımı, Beni yatıştırsınlar, geri çağırayım da onları: Dadı! Ama onun ne işi var burada? Tek başıma oynamalıyım bu acıklı sahneyi. Gel şişe! Ya bu karışımın olmazsa hiçbir etkisi? O zaman evlenecek miyim yarın sabah? Hayır, hayır! Bu önler onu. Sen dur şurada. ( Hançeri koyar.) Ya bu zehirse! Olur a, rahip beni daha önce Evlendirdi diye Romeo'yla Bu evlenme işinde rezil olmaktan korkuyorsa! Kurnazca hazırladıysa bunu, beni öldürmek için! Korkarım öyle; ama yinede olamaz herhalde, Çünkü yıllar yılı herkesçe kutsallığı bilinen bir kişidir o. Atmalıyım kafamdan böyle kötü bir düşünceyi. Ya beni mezara koyduklarında, olur a, Uyanırsam, Romeo beni kurtarmaya gelmeden? Ne korkunç bir olasılık! İçine temiz hava girmeyen Ölüler mahzeninde tıkanıp kalmaz mıyım, Boğulup ölmez miyim Romeo gelmeden? Sağ kalsam bile, ölümün ve gecenin korkunç hayalleri görünmez mi? Ya bütün atalarımın yüzyıllar boyunca Yığın yığın kemiklerini saklayan o mahzenin dehşeti? Ya mezarına yeni konmuş, kefeninde çürüyen Tybalt'ın kanlı cesedi? Derler ki, Gecenin belli saatlerinde ruhlar gezinirmiş orada Olamaz mı, bütün bunlar olamaz mı? Vaktinden önce uyanırsam, iğrenç kokuları ne yapmalı? Ya duyarsam topraktan sökülen adamotlarının çığlıklarını? Çıldırmış bu çığlıkları duyan ölümlüler Bütün bu korkularla çevrilince çepeçevre Aklımı oynatmaz mıyım ben uyandığımda? Atalarımın kemikleriyle deliler gibi oynayıp Kanlar içinde ki Tybalt'ı kefeninden çıkarmaz mıyım? Ya bu ciddiyet durumunda, Akrabamdan birinin kemiğini sopa gibi kullanıp Dağıtmaz mıyım umutsuz beynimi? Ah işte! Kuzenimin hayali görünüyor, Kılıcının ucuyla vücudunu şişleyen Romeo'yu arıyor. Dur Tybalt, dur! Geliyorum! Bunu şerefine içiyorum! ROMEO ve JULIET William Shakespeare Türkçesi : Özdemir NUTKU |
13.09.2011, 09:07 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Tiradlar ~ Juliet
JULIET ~ 2
Ah, Romeo, Romeo! Neden Romeo'sun sen? İnkar et babanı, adını yadsı! Yapamazsan, yemin et sevdiğine Vazgeçeyim olmaktan ben. Benim düşmanım olan adındır yalnızca Sen sensin, Montague olmasan da Hem Montague nedir ki? Ne eli bir erkeğin, Ne ayağı, ne kolu, ne yüzü, ne de başka bir parçası. N'olur bir başka ad bul kendine. Adın ne değeri var-Şu gülün adı değişse bile Kokmaz mı aynı güzellikte? Romeo, bırak, at bu adı? Senin parçan olmayan Bu ada karşılık al bütün varlığımı. Nasıl geldin buraya söyle, hem niye? Bahçenin duvarları yüksek, zor aşılması, Kim olduğunu düşün bir de, Mezar olur sana bu yer, bizden görürlerse. Bir görürlerse sana kıyarlar. Dünyada hiç istemem senin burada gömülmeni. Biliyorum, gecenin maskesi var yüzümde, Olmasaydı eğer, duyduğun için demin söylediklerimi Nasıl kızardığını görürdün yanaklarımın. Çok isterdim ah bir güzel uyup göreneklere Demin söylediklerimin tümünü inkar etmeyi! Ama uğurlar olsun görgü kurallarına. Seviyor musun beni? ''Evet,'' diyeceksin, biliyorum, Sözüne güveneceğim ben de; ama yemin edeyim deme, Belki de tutamazsın; Zeus alay edermiş derler Sözünü tutamayan aşıklarla. Romeo, beni seviyorsan söyle bana açıkça. Kolayca elde edilmiş sanıyorsan beni eğer, Çatayım kaşlarımı, naz yapıp ''Hayır,'' diyeyim sana, Ta ki sen kapanasın ayaklarıma. Yoksa dünyada yapmam öyle bir şey. Doğrusunu istersen güzel Montague, Çılgınca seviyorum seni; belki de bu yüzden Hoppaca buluyorsundur benim hareketlerimi; Ama inan sevgilim, daha bağlı olacağım sana Daha kurnaz olup da çekingen duranlardan. İtiraf etmeliyim ki, daha çekingen davranmalıydım, Ama farkına varmadan ben, seni sevdiğimi Ağzımdan işitmişsin. N'olur bağışla beni, Hafifliğe yorma sakın, Karanlık gecenin açığa vurduğu çaresizliğimi. ROMEO ve JULIET Wiliam Shakespeare Türkçesi :Özdemir NUTKU |
28.06.2014, 18:52 | #3 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Juliet (Tirad)
Romeo: Yarayla alay eder, yaralanmamış olan. Bak nasıl da sararıp soluvermiş Tanrıça kederden Sen ondan çok daha güzelsin diye. Kıskandığı için vazgeç ona bağlılıktan, Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi, Yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan: Biz dönünceye dek siz parıldayın, diye. Gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde; Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı, Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı. Öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte, Gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı. Bak, nasıl da dayamış yanağını eline! Ah, eline giydiği eldiven olaydım da Dokunaydım yanağına. Juliet: Aaah! Romeo: Konuşuyor. Ey parlak melek, konuş yine! Sen göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye; Cennetin kanatlı ulağısın başımın üstünde, Tıpkı ölümlülerin hayretle açılan gözlerine göründüğün gibi. Tembel bulutlara binip uçarken o havanın kucağında, Onu seyreden insanlar gibi hayranlıkla, Öylece bakıyorum ben sana. Juliet: Ah, Romeo, Romeo! Neden Romeo’sun sen? Romeo: (Kendi kendine) Daha dinleyeyim mi, yoksa açılayım mı ona? Juliet: Benim düşmanım olan adındır yalnızca Sen sensin, Montague olmasan da. Hem Montague nedir ki? Ne eli bir erkeğin, Ne ayağı ne kolu, ne yüzü ne de başka bir parçası. N’olur başka bir ad bul kendine. Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile Kokmaz mı aynı güzellikte? Romeo’nun da adı Romeo olmasaydı, Kusursuzluğundan hiç bir şey kaybolmazdı. Romeo, bırak, at bu adı! Senin parçan olmayan Bu ada karşılık al bütün varlığımı. Romeo: Alıyorum öyleyse sözünü dinleyerek. "Sevgilim" de ki, vaftiz olayım yeniden; Romeo değilim bundan böyle ben. Juliet: Kimsin sen? Böyle geceye gizlenerek Sırrımı öğrenmeye gelen kim? Romeo: Bilmem nasıl söylemeli kim olduğumu Bir ad kullanarak! Ey güzel ermiş, Nefret ediyorum adımdan ben de Sana düşmandır diye. Ben yazmış olsaydım, şimdi yırtar atardım onu. Juliet: Daha yüz söz bile içmedi ağzından kulaklarım, Ama bu sesi tanıyorum: Sen Romeo değil misin, Montague’lerden hem de. Romeo: Ne oyum, ne de öbürü güzel ermiş, Hoşlanmıyorsan eğer. Juliet: Nasıl geldin buraya söyle, hem niye? Bahçenin duvarları yüksek, zor aşılması, Kim olduğunu düşün bir de, Mezar olur sana bu yer, bizden görürlerse. Romeo: Aşkın hafif kanatlarıyla aştım bu duvarları, Durduramaz sevgiyi çünkü taştan sınırlar; Hem aşkın isteyip de başaramadığı ne var! Engel olamaz bana bu yüzden akrabalar. Juliet: Bir görürlerse, sana kıyarlar. Romeo: Hayır, daha çok tehlike saklıdır senin gözlerinde Onların yirmi kılıcından! Tatlı bak yeter; Korur beni onların düşmanlığına karşı. Juliet: Dünyada istemem senin burada görülmeni. Romeo: Saklar beni onlardan gecenin pelerini; Beni bulsunlar ne çıkar, yeter ki sen sev beni: Geç ölmektense senin sevginden yoksun Yaşamıma son versin kinleri daha iyi. Juliet: Kim yardım etti sana, burayı bulman için? Romeo: Aşk yardım etti, aramamı fısıldayarak; O bana akıl verdi, ona göz oldum ben de. Denizci değilim, ama uzak denizlerde yıkanan Uçsuz bucaksız kıyılar kadar uzak olsan da sen Sana ulaşmak için açılırdım denizlere. Juliet: Biliyorum, gecenin maskesi var yüzümde, Olmasaydı eğer, duyduğun için demin söylediklerimi Nasıl kızardığını görürdün yanaklarımın. Çok isterdim ah bir güzel uyup göreneklere Demin söylediklerimin tümünü inkar etmeyi! Ama uğurlar olsun görgü kurallarına. Seviyor musun beni? “Evet” diyeceksin, biliyorum, Sözüne güveneceğim ben de; ama yemin edeyim deme, Belki de tutamazsın; Zeus alay edermiş, derler Sözünü tutamayan aşıklarla. Romeo, beni seviyorsan, söyle bana açıkça. Kolayca elde edilmiş sanıyorsan beni eğer, Çatayım kaşlarımı, naz yapıp “hayır” diyeyim sana, Ta ki sen kapanasın ayaklarıma. Yoksa dünyada yapmam öyle bir şey. Doğrusunu istersen güzel Montgue, Çılgınca seviyorum seni; belki de bu yüzden Hoppaca buluyorsundur benim hareketlerimi; Ama inan sevgilim, daha bağlı olacağım sana Daha kurnaz olup da çekingen duranlardan. İtiraf edeyim ki, daha çekingen davranmalıydım, Ama farkına varmadan ben, seni sevdiğimi, Ağzımdan işitmişsin. N’olur bağışla beni, Hafifliğe yorma sakın Karanlık gecenin açığa vurduğu çaresizliğimi. Romeo: Sevgilim, şu meyve ağaçlarının tepelerini gümüşleyen Kutsal ay üzerine yemin ederim ki… Juliet: Yemin etme kararsız ay üstüne sakın; Yörüngesinde her gece yön değiştiren ay gibi, Değişken olur sonra senin de aşkın. Romeo: Ne üstüne yemin edeyim? Juliet: Hiç yemin etme; ama ille de edeceksen, O tanrı bilip tapındığım Sevimli varlığın üstüne et yeminini. Romeo: Eğer yüreğimdeki sevgi… Juliet: Dur, yemin etme yine. Senin varlığın bana sevinç veriyorsa da, Sevinç duyamıyorum bu geceki anlaşmadan; Pek acele, birden oldu, düşünüp taşınmadan; Daha “çaktı” diyemeden çakıp ta kaybolan Yıldırıma benziyor. Tatlım, iyi geceler! Bu sevgi tomurcuğu, öbür görüşmemizde, Yazın olgunlaştıran soluğuyla dönüşebilir güzel bir çiçeğe. İyi geceler! İyi geceler! Yüreğimdeki dinginlik ve huzur Dolsun senin gönlüne de! Romeo: Ah, sana doymadan mı bırakacaksın beni böyle? Juliet: Nasıl bir doygunluk bekliyorsun ki bu gece? Romeo: Aşkının katışıksız yeminini benimkine karşılık. Juliet: Onu sana verdim bile, sen daha istemeden, Olsa da keşke bir kez daha versem. Romeo: Geri mi alacaksın yine? Peki, neden sevgilim? Juliet: İçtenlikle geri vermek için sana. Elimde olan bir şeyi istiyorum hem, Cömertliğim uçsuz bucaksız denizler gibi, Denizler gibi derin sana olan sevgim. Sana ne kadar verirsem, o kadar çoğalıyor bende kalan, Sonsuz çünkü ikisi de. Seslendiler içerden, hoşçakal, canım sevgilim! Geliyorum dadıcığım! Unutma beni, tatlı Montague! Biraz bekle, şimdi gelirim. Romeo: Ey kutsanmış mutlu gece! Korkuyorum gecedir diye, Bütün bu inanılmayacak tatlı şeylerin bir düş olmasından Juliet: İki kelimecik daha, sevgili Romeo, Sonra da gerçekten iyi geceler sana! Saygıdeğerse aşkının eğilimi, Amacın evlenmekse, bildir göndereceğim adamla, Nerede, saat kaçta yapmak istiyorsan töreni; O zaman tüm varlığımı sana adar, Ardın sıra gelirim ta ölünceye kadar. Ama kötüyse niyetin sana yalvarırım… Vazgeç bundan, başbaşa bırak beni kederimle. Yarın birini yollarım. Romeo: Ancak seninle yaşar ruhum. Juliet: Binlerce kez iyi geceler sana! Romeo: Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa. Öğrenciler nasıl ayrılırlarsa ders kitaplarından Öyle koşar seven sevdiğine giderken; Okula nasıl canı sıkkın giderse öğrenciler, Öyle ayrılır seven sevdiğinden. L’ultimo bacio dato a Giulietta da Romeo by Francesco Hayez. Oil on canvas, 1823. Not: 40 kadar da değişik versiyonu çekilmiş. Leonardo DiCaprio'nun baş rolünü oynadığını filmi izledim, açıkçası amatör tiyatrocuların sahne aldığı tiyatro gösterisi kadar zevk alamadım.
__________________
"Ama gerçek, aziz dostum, can sıkıcıdır." |
5 Üyemiz Mislina'in Mesajına Teşekkür Etti. |
28.06.2014, 18:59 | #4 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Juliet (Tirad)
Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa.
Öğrenciler nasıl ayrılırlarsa ders kitaplarından Öyle koşar seven sevdiğine giderken; Okula nasıl canı sıkkın giderse öğrenciler, Öyle ayrılır seven sevdiğinden. İşte bu... |
2 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti. |
14.04.2016, 11:08 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Juliet (Tirad)
__________________
Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü) |
Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti |
23.07.2016, 14:53 | #6 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Juliet (Tirad)
Juliet;
Paylaşım için teşekkürler....
__________________
.................................... |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
juliet |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |