Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Forum Gerçek Özel > Benim Bölümüm | Yazarlarımız > Banemin


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 06.06.2010, 00:21   #21
Çevrimdışı
Öykü
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Teşekkürler Banemin çok güzel.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Öykü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.06.2010, 09:33   #22
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Banemin Mesajı göster
Med-Cezir...

Gel-Git...

Hangisi Meddi, hangisi cezir? Sıralamaya göre Med=Gel, Cezir=Git olmalı...

Yalnızlık, sadece yalnızlarla muhatap olmayı sever.

Boşluğa bırakacak kelimeler çoğalır içinde. "Git" zamanlardasındır. Bırakırsın boşluğa içindekileri. uçar giderler hiç bir hedefe uğramadan...

Geride bıraktığın zamanlar gelir aklına. Bıraktıklarının mı yoksa zamanın mı ihanet ettiğini düşünürsün...

Girenler olmuştur hayatına. Hala orada olanların kattıklarını düşünürsün, bir de çalıp gidenleri... Zaman "Git" tedir...
Güzel bir beste ise katanların kattıkları, çalanlar "kötü müzisyenlerdir" der geçersin... Zaman "Gel" e dönüşmüştür...

Çırılçıplaktır bedenin. Sana giydirilmek istenen allı pullu elbiseler uymamıştır sana. Çıplaksındır gözlerinde. "Git" zamanlarda hissedersin kendini...

Ama sonra birden farkedersin seni giydirmeye çalışanların yamalı hayatlarını... Kendi yamalarını göremeyen beyinlerin seni çıplak görmesine sevinir "Gel" zamana dönersin...


Bazen günlerini göstermek istediklerim oldu, karşıma çıkanlar içinde... "Git"...

Sonra, gün göstermek için duvar takvimi olmadığıma sevindim... "Gel"...


Gelebilmek için Gitmeli...


Cezir zamanlarda benim, seviyorum onları.

Çünkü her "Cezir", yeni bir "Med" demek...

"Gel"lerinizin bol olduğu bir pazar diliyorum...

Pazarın yazısı cumarteside kaldı bahanesiyle alıntı yaptım...

Yazı Cezir'miş arka sayfaya şimdi Med'ti ön sayfaya...


Tek bir tuşla (alıntı) gelen bir yazı...


Kolay sahip olunan herşey değersizmidir?

Bir şeye değerini veren ona ulaşamamak yada zor ulaşmakmıdır?



Değer... Başkalarının biçtiği değil senin ödemek istediğin bedeldir...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.06.2010, 13:27   #23
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Güneş gelmedi bu sabah, yada göstermek istemedi yüzünü
Tepemde dokunsam ağlayacak bir gökyüzü...


Şimşeğe çevirdikten sonra gözlerindeki ışığı...
Büyük bir gürültü geldi ardından..
Kara bulutlar aktı
Kasvetli bir gündü başlayan
Yanak yaptı kendine kapalı pencere camlarını
Sonra oklara dönüştü her bir tane
Saplandı... Yok etmek istercesine umutları


Vakit bu vakittir...
Haydi gel!

Önce aradan göster yüzünü
Sensizlik üşütüyor ısıt içimi...
Güneşten almış sıcaklığını bırak içime
Haydi gel!

Temize çek gökyüzünü umutları tüketmeden
Haydi gel...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.06.2010, 13:30   #24
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...



Üsttekiyle uğraşıyordum daha. Yanlışlıkla "cevapla" butonuna bastım...

Geri adım atmayacağım, kalsın...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.06.2010, 14:27   #25
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

"Yenilmedim aslında, belki biraz fazla açıldım, o kadar..."

İhtiyar balıkçı, Karayibler'de 85 gün olta salladıktanve eve eli boş döndükten sonra bir gün iyice açılıp"büyük balık"ı yakalar.

Lâkin kıyıya dönerken, yedeğine aldığı, teknesinden yarım metre daha büyük olan bu kılıç, yol boyu kan kokusuna gelen canavar köpekbalıklarınca didik didikedilir.
Bu korkunç mücadeleden elinde kala kala dev balığın iskeleti kalmıştır.

Kan revan içinde, uykusuz ve bitkin sahile yanaşırken
"Beni adamakıllı yendiler... Hem de ne yeniş." diye geçirir içinden. Sonra silkinir ve yüksek sesle şunu söyler:
"Yenilmedim aslında, belki biraz fazla açıldım, o kadar..."


Hayat yolculuğumuz da öyle değil midir?
Kimi için güzel bir kadındır "büyük balık", kimi içinzengin bir damat...
İyi bir hayat... Hayırlı evlat...Ya da müstakil ev, son model araba, sınırsız servet...
Kimi, "büyük balık"ı hiç göremeden ölür.
Kimi, bir kez tuttu mu, bir daha açılmaz hiç...
Onunla gömülür.

Kimi ise; yaşam denilen, şakaya gelmez deryanın dalgalarında yalpalana yalpalana arar büyük balığı bir ömür boyu...

Açıldıkça bulma şansıyla birlikte artar, yitirme ihtimali...Zor bulanlar, çabuk yitirir bazen...
Acımasızca yağmalanır ve sonuçta elde bir kılçıkla kalakalırlar.

Yenilgi değildir onlarınki aslında...
Olsa olsa biraz fazla açılmışlardır.

Ama insanlık, kısmen de, onların fazla açılması sayesinde ilerler.
***


Ünlü romanın esin kaynağı olan Kübalı balıkçı Gregorio Fuentes 104 yaşında ölmüştü.
"Ensesinde derin kırışıklıklar olan sıska adam,
"Küba'da dünyaya veda etmeden önce, Ankara'da hafızama son bir ağ atıp geçmişti.
Bir şişe rom karşılığı çektirdiği son fotoğraflarına bakarken, "Keşke bu fırtınalı yolculuğun sonunda hepimiz aynı şeyi yüksek sesle söyleyebilsek" dedim kendi kendime:

"Yenilmedim aslında, belki biraz fazla açıldım, o kadar..."


Can DÜNDAR
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.06.2010, 14:43   #26
Çevrimdışı
saya35
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Çözüldü Cevap: Pazar yazıları...

Hangisi daha yakın: Gemideki İsrailli mi? ABD’deki Hocaefendi mi?

Kim ne derse desin: Mavi Marmara’nın Gazze’ye yelken açması, son yılların en büyük sivil itaatsizlik eylemidir.
Kim sahip çıktı; ne slogan atıldı; bunlar detay...
Gemide tanıdıklarım var; vicdanlarına kefilim.
Eylemleriyle herkesi, hatta on yıllardır İsrail’i şımartmış Washington’u bile karşı tavır almaya zorladılar.
Az şey değildir.
* * *
İlk haftanın sonunda eylemin bilançosuna bakıldığında kazanç hanesine yazacak çok şey var:
Birincisi, can pahasına dünyanın dikkatinin Gazze ablukasına çekilmiş olmasıdır.
İkincisi, İsrail vahşetinin naklen sergilenmiş oluşu...
Bir başka kazanç, geminin bir “uluslararası dayanışma kadırgası” haline dönüşmesi oldu.
Gemide Yunanlı aktivist de vardı; İsrail Parlamentosu’ndan milletvekili de; Hıristiyan din adamı da...
Filistin bayrağı taşıyan Türkler kadar, New York’ta elde Türk bayrağıyla gösteri yapan Hasidik Yahudileri de vicdanın dini olmadığını kanıtlar gibiydiler.
Washington’un tedirginliği dün Pensilvanya’da verilen demece de yansımıştı.
Sanıyorum gönüllüler, Gazze eylemini New York’taki Hasidik Yahudi’nin, Hocaefendi’den daha iyi anlamış olmasını biraz hayret, biraz ibretle karşılamışlardır ki bunu da bir kırılma anı olarak kazanç hanesine yazıyorum.
* * *
Eylemin asıl başarısı, “medeniyetler çatışıyor” denilen bir çağda farklı dinden, ayrı milliyetten insanların, vicdan temelinde dayanışmasının mümkün olduğunu göstermesidir.
Bunu gölgelemeye dönük hatalar da olmadı değil:
Bazıları “Vereceğimiz destek Hamas’ı güçlendirir” diyerek Filistin’in haklı davasına uzak durdu.
Bazıları “Filistin’in haklı davasına zarar verir” diye Hamas’ın da insan haklarında çuvalladığını söylemeye çekindi.
Bazıları “İHH’yı övmüş olmayalım” diyerek eylemin başarısını görmezden gelmeye çalıştı.
Bazıları “Eylemin başarısını görmezden gelmeyelim” diyerek Mavi Marmara’nın koruma zaafını söylemekten kaçındı.
Bazıları “Bu vesileyle Yahudi düşmanlığını yayalım” derken eylemi destekleyen Yahudileri gizledi. Türkiye’de yaşayan Musevileri tedirgin etti. Böylece belki de ilk kez uluslararası çapta yankı yaratmış “bir insan hakkı davası”nı dar “bir İslam hakkı davası” boyutunda küçültmeye çalıştılar.
Buna rağmen olmadı.
Eylem, Dışişleri’nin baştan beri söylediği gibi, “Türkiye ile İsrail arasında bir mesele” gibi değil, “İsrail’le dünya, hatta İsrail’le insanlık arasında bir sorun” olarak görüldü.
* * *
Bundan sonrası da önemli:
Hareket, son günlerde olduğu gibi bir “İslami direniş” havasına sokulursa ilk heybetini yitirecektir.
Eylemciler, burada yakaladıkları uluslararası dayanışma ruhuna ve eylemin “dinler üstü” tabiatına bağlı kaldıkça, mesela İsrailli muhaliflerle, Hıristiyan direnişçilerle yakınlaştıkça hem Batı’nın hem Doğu’nun desteğini alacak ve Siyonist hükümeti yalnızlaştıracaklardır.
Bu yönde ilk işaret, İskenderun’da papaz Padovese’nin katledilişini lanetlemek ve cenazesini Mavi Marmara şehitleri kadar içtenlikle sahiplenmek olabilirdi.
Ne yazık ki, orada benzer bir hassasiyet göremedik.


Can Dündar
Milliyet


__________________
İnsanlığın haline baktığın zaman, Nuh'un gemiyi kaçırmamış olmasına üzülmemek elde değil.
Mark Twain

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz saya35'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.06.2010, 18:15   #27
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Uğraşma Can abi... Göremezsinde...

Bu eylemin parsasını yemek isteyecek hazırlayıcıları şimdiden yutkunmaya başladılar bile.

Ellerinde ki kozları yeri geldiğinde kendi çıkarları için nasıl kullandıklarını ve amaca hizmet için, hiçbir insani duygunun umurlarında olmadığını kaç kez daha görmek zorundayız...


Balık hafızası benzetmesi vardır ya!

Benzetme olmaktan çıkacak bu gidişle, birebir sazanlaşacağız...

Bence...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 13.06.2010, 09:12   #28
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

~“ SİVAS ACISI ”~
Ben tanırım
Bu bulut bizim oranın bulutu
Hemşeriyiz ne de olsa
Benim için kalkmış ta Sivas'tan gelmiş
Yurdumun bulutu
Başımın üstünde yeri var

Ben bilirim
Bu rüzgar bizim oranın rüzgarı
Hemşerimiz ne de olsa
Benim için kopup gelmiş yayladan
Yurdumun rüzgarı
Kurutsun diye akan kanlarımı

Ben anlarım
Bu acı bizim ora işi, hançer acısı
Bir ülkedeniz ne de olsa
Aynı dili konuşsak da
Anlamayız birbirimizi
Hançerin nakışı
Tanıdım acısından, Sivas işi

Ben duyarım, duyumsarım
Bizim oranın sızısı bu
Binip kara bir buluta Sivas ilinden
Sivas rüzgarında uçup gelmiş
Helallik dilemeye

Ey yüreğimin onmaz acıları
Ey beynimin dinmez sancıları
Suç ne bende, ne de sende
Ne de olsa yurttaşımsın
Kapalı da olsa bütün vicdan kapıları yüzüme
Bilmelisin, bir yerin var can evimde

AZİZ NESİN
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 13.06.2010, 10:08   #29
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

1865 Yılında jules Verne "Ay' a Yolculuk" adlı kitabını yazmıştı...

1876 Yılında telefon icat edildiğinde ( Ulysses Simpson Grant) Amerika başkanı "Bu ne gereksiz bir alet" diyecekti...


Birindeki ileri görüşe, diğerinde ki sığırlığa (pardon sığlığa olacaktı ama yakıştı herife. Kalsın öyle) bakın...



Peki hangisi ülke yönetti?
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 13.06.2010, 12:02   #30
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

YAŞI 80’inin üzerindeydi.

Aktif bir gazetecilik hayatından sonra emekliye ayrılmıştı.

Sıcak bir Doğu Akdeniz yazındaydık.
Bir plajda oturuyorduk.
Hemen önümüzde, bir Kuzey ülkesinden gelmiş iki kadın turist güneşleniyordu.
İkisi de üstsüzdü.
İkisi de çok güzeldi.
Yaşlı dostumla aramızdaki konuşma işte orada, o iki olağanüstü kadına bakarken geçti.

* * *

Dostum, teşhirin ve seyretmenin cazibesiyle hüzünlü bir itirafa başladı:
“Yaşım 80’i geçti. Her tarafım lime lime. Yıllardır aynaya çıplak bakamaz haldeyim. Kalbim tekliyor. Ayakta zor duruyorum. Saçlarım iyice döküldü...”
Hayata dair trajik bir hasar tespiti yapıyor.
O anlatıyor, kelimeler mitralyöz mermisi gibi narsist dimağıma saplanıyor.
Karşımda bir ayna, kendimi seyretmeye çalışıyorum.
Sonra, o bedenden hiç beklenmeyecek kadar kuvvetli bir “ama” geliyor.
“Ama, bu Allah’ın belası beynim hâlâ kadın istiyor...”
O an beynimin en hassas, en acı veren noktasında dank diye bir şarapnel patlıyor.
Mermi kelimeler, şarapnele dönüşüyor.
Ağır bir halı bombardımanı beynimden bedenime doğru ateş topu halinde yayılıyor.
Karşımda, 80 yaşını geçmiş bir adam konuşuyor.
Adam değil, bir erkek konuşuyor.
Istırap dolu yalvarış kulaklarımda çınlıyor.
“Bu Allah’ın belası beynim hâlâ kadın istiyor.”

* * *

Yaşlı dostumu unutuyorum; kendi derdime düşüyorum.
İçimde o derin şüphe, kontrol edemediğim sessiz çığlık geliyor.
“Allahım, bir gün her erkek bu ıstırabı tadacak mı...”
Yani ölümden önceki en beter şeyi...
Umutsuz, çaresiz, dermansız; tatmini mümkün olmayan, o zamansız, mendebur, arsız arzuyu.
Geçenlerde o sözler yine aklıma geldi.
Doğan Grubu’nun medikal hizmetlerinin başındaki Doktor Gündüz Tezmen’e sordum:
“Bir erkeğin kadın tutkusu, kadın arzusu, kadın ıstırabı kaç yaşında diner?”
Muzip bir ifadeyle yüzüme baktı ve cevapladı:
“Öldüğün zaman...”
Teşekkür ederim Gündüz, beni çok rahatlattın!

* * *

Donup kaldım.
Kafam iyice karıştı.
Bir yanda, o yaşlarda bile hayata asılma tutkusu.
Öte yanda, bir daha hiç barışmamak üzere aynalara küseceğim bir yaşta, hâlâ bir kadını tutkuyla arzulamak.
Enkaza dönmüş bir gövdeyle, en muhteşem ışık uzmanlarının bile kapatamayacağı defolarla, bir kadını arzulamak;
Bir daha asla karşılık alamayacağın; en acısı da asla tatmin edemeyeceğin kadınları istemek;
Karşılık alsan bile, bedeninden asla emin olamayacağın korkuları yaşamak;
Allahım bu nasıl bir şeydir?
Böyle bir alın yazısı mı bekliyor bizi?
“Allah gecinden versin” sözleri güzel bir temenni mi, yoksa karanlık bir ruhun laneti midir?
Yani, Allah ne kadar gecinden versin ki, beynimdeki o en hain merkez bana bu kahredici cezayı veremesin.
Önceki gece sabaha kadar uyuyamadım.
Karanlık bir odada hiç yanmayan kırmızı, mavi ışıkları bekledim.
Ve aklıma Roman Polanski’nin “Ne” filminin hiç unutamadığım o son sahnesi takıldı.
Yaşlı dostum kadar yaşlı bir adam, ölüm döşeğinde.
Son arzusu, bir kadının bacaklarının arasına bakarak ölmek.
Elbette ki yerine getiriyorlar.
Genç, diri, çok güzel bir kadını getiriyorlar.
Dolgun bacaklarını açarak yaşlı adamın tam başının üzerinde, hareketsiz şekilde duruyor.
Yaşlı adam, işte tam oraya, kadının bacaklarının arasına bakarak öteki tarafa geçiyor.
Sapık bir bunağın son fantezisi mi?
Asla...
Eğer erkeklik denen bu bela ancak ölümle katledilebiliyorsa;
Eğer ölüm, beynin en kahpe noktasının bize kurduğu son pusuya meydan okumaksa;
İşte size dünyanın en güzel cinayeti.
Muhteşem bir samuray harakirisi...
Eğer ölüm; ana rahmine dönüşse;
İşte size hayata manasını kazandıracak son yolculuk.

* * *

Ne diyorsunuz?
Allah gecinden mi versin?
Yoksa samuray azmi mi...


ERTUĞRUL ÖZKÖK
13.06.2010



Sayın Ertuğrul Özkök'ün bu yazısnı okuyunca aklıma 70'lik dedenin eski bir dostuna yazdığı satırlar aklıma düştü .Düşerken de bu muzur neşriyat beyin pazar kahkası ile salonu inletti siz değerli FG'liler paylaşmadan es geçemiyeğim affınıza sığınaraktan
Af buyurursanız lolipop şeker veririm buyurmasında sayın yetkililerim siler bir güzel ve benide şutlarsalar da eyvallah büyüksünüz ağalar der geçerim


ESKİ DOSTA SİTEM

Hemen kalkacak gibi fiyakali dursan da
Ebedi bir uykuya dalmissin eski dostum.
Yastiklari koltuga destek edip kalksan da
Artik güçsüz , takatsiz kalmissin eski dostum.

Bir zamanlar basini dik tutardin at gibi
Gökdelen binalarda 30.uncu kat gibi
Durmadan çalisirken rakkasli saat gibi
Simdi üç'ün biri kalmissin eski dostum.

Sagliginda ben senin hep aklina uyardim
-----------------------------------------
------------------------------------------
Üzgünüm, son düdügü çalmişsin eski dostum.

-------------------------------------
Şimdi takat kalmamis ziplayip oynamaya
Haline her bakşta başlarim kahkahaya
Gözünden malum yaşlar gelmiyor eski dostum

-----------------------------------
Kismetsiz günlerinde cinlerle avuttum
Bazen başini okşayarak uyuttum
Tedavülde kalmayan pulmussun eski dostum.

Zevkini sen yasadin işlenen günahlarin
Senin yerine hesap verecek benim yarin
Hiç cacigi olur mu pörsümüş bir hıyarin
Böyle sakin durmaktan gayen ne eski dostum.

Kim demis eski dostlar düşman olmazmiş diye
Dogruysa, senin beni mahcup edişin niye
İşemek olmasaydi yedirirdim kediye
Ben sana şimdi niye hammalim eski dostum............
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
yazıları


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 23:23.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.