Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Sağlığımız ve Hastalıklar > İnsan Sağlığı ve Hastalıklar > Diyabet | Metabolizma


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 09.06.2016, 22:47   #1
Çevrimdışı
Gülümsün
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Popüler Diyetler ve Sağlık Üzerine Etkileri

Popüler Diyetler ve Sağlık Üzerine Etkileri


Ferin Batman, "Her sene özellikle de zayıflama hevesinin arttığı bahar aylarında, zayıflattığı iddia edilen yeni yeni diyetler, ilaçlar, çaylar gibi bilinçsiz uygulamalar, pek çok sağlık sorununa yol açar" diyor.

Her sene özellikle de zayıflama hevesinin arttığı bahar aylarında, zayıflattığı iddia edilen yeni yeni diyetler, ilaçlar, çaylar, iksirler ortaya çıkar ve bir sonraki sene de ortadan kaybolur. Ancak ne yazık ki bilinçsiz uygulamalar, pek çok sağlık sorununa yol açar.
‘Diyet’ denince akla ilk gelen “zayıflama” dır. Öncelikle bu yanlışı düzeltmek gerekir. Diyet; kişinin sağlık durumu, beslenme düzeni, sosyal ve psikolojik hali, fiziksel aktivite düzeyi gibi pek çok faktör göz önüne alınarak planlanan kişiye özel bir beslenme düzenidir. Bilimsel olarak en çok önerilen kombine tedavi; Düşük kalorili diyet, fiziksel aktivite ve davranış tedavisi ile kilo kaybıdır.

Ancak araştırmalar, uzun süreli tedavi planlarının hastanın amacı ve beklentisi olmadığı yönündedir. Gerçekçi olmayan vücut ağırlığı beklentisi, bilimsel verilerle sağlık profesyonelleri tarafından önerilen kilo ve tedavi yerine çok kilo verme ve daha hızlı kilo verme yöntemine dayalı diyetlere heves uyandırmaktadır.

Popüler diyetlerin vaatleri nedeniyle ön plana çıkmaktadır. Her ne kadar isimleri farklı olsada; bilimsel olarak 3 grupta sınıflandırılır.




1. Düşük karbonhidratlı diyetler (< 100g cho) (Ketojenik Diyet)

Zaman içinde, Atkins, Zone, Dukan …vb. değişik isimlerle tekrar tekrar gündeme gelen Ketojenik diyetler; zayıflama amaçlı değil, 1920 ‘li yıllarda çocuklarda epilepsi nöbetlerin sıklığı ve yoğunluğunu azaltmak için geliştirilmiştir. 1-2 haftalık sürelerde; ağırlık kaybı, iştahta azalma sağlasada; verilen kilonun çok büyük bir bölümü; kas ve su dokusundan olmakta, diyet bırakıldığında ise hızla kilo artışı yaşanmaktadır.

Ketojenik Diyet; diyetle alınan karbonhidrat miktarının aşırı kısıtlanması (50 gr/gün’den daha az) ile kanda keton cisimciklerinin artmasına (ketozis) neden olan diyetlerdir. Besin öğeleri yönünden dengesiz olmaları ve önemli sağlık sorunları oluşturabilmeleri nedeniyle şişmanlığın tedavisinde ve uzun süre kullanılmaları önerilmemektedir.

Karbonhidrat miktarının aşırı kısıtlandığı, protein ve yağ miktarının yüksek olduğu bu diyetler ile sağlıklı düşük kalorili diyetler kıyaslandığında; sağlıklı diyetle yağ kaybı daha fazla olurken, ketojenik diyetle su kaybı daha fazla olmuştur. Ketojenik diyetler; vitamin ve mineral açısından gereksinmeyi karşılamazken, protein yükünü artırması, doymuş yağ oranın yüksek olması, posa içeriğinin de düşük olması nedeniyle sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni değildir.

Atkin’s diyeti;

Diyet Dr. Robert ATKİNS tarafından geliştirildi.

1963’TE Dr. Atkins abur cubur türü yiyecekler nedeniyle 100 kg oldu. JAMA’da bazı hastalarda başarılı kilo vermeyi sağlayan bir diyet okudu ve bu diyeti kendi hastalarına uygulamaya başladı. 1965’de bir show programına katıldı ve diyeti ünlü olmaya başladı. Tanışma, kilo verme ve kilo koruma menülerinden oluşur

Dukan diyeti;

Dr. Pierre Dukan tarafından geliştirilen ve tüm dünyada ‘aç kalmadan zayıflama yöntemi’ olarak bilinen zayıflama yöntemidir.

Dukan Diyeti, aslında Atkins diyetinin temeli olan düşük karbonhidrat tüketimine dayanıyor ve Atkins diyetinin modifiye edilmiş hali. Hazırlik, hedef, takviye, koruma ve sabitleme adı . Altındaki aşamalarda liste ve tavsiyeler veriliyor.

Riskleri:

Bu diyetler uzun dönem zayıflama amaçlı uygulandığında yol açtığı sağlık sorunları 6 başlıkta toplanabilir;

1. Sıvı - elektrolit dengesinde bozukluk (kalsiyum ve sodyum atımı artar)

2. Bilinç bozukluğu

3. Hiperürisemi

4. Hiperlipidemi; koroner kalp hastalığı riski artar. Kardiyak aritmiler (ölüm riski artar)

5. Miyokard atrofisi

6. Kalsiyum atımını arttırması nedeniyle osteoporoz riski yükselir.

Düşük CHO içeren diyetleri uygulayan birçok kişi;

-Kötü tat, kabızlık, diyare, baş dönmesi, baş ağrısı, uykusuzluk, bulantı, susama, yorgunluk, güçsüzlük, bitkinlik bildirmiştir.
-Çalışmalar yüksek miktarda et, düşük miktarda sebze ve meyve tüketiminin kemik kaybına neden olduğu yönündendir.
-Düşük CHO içeren diyetler düşük meyve, sebze ve diyet lifi içerdikleri için uzun süre tüketiminde kanser riski oluşturabilir.
-Düşük CHO içeren ketojenik diyetlerin kilo kaybı açısından geleneksel diyetlere göre metabolik avantaja sahip olduğunu gösteren hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.

Peki neden işe yarıyor?

Yüksek protein metabolizmanın daha hızlı çalışmasına neden olur. Glikojen depoları bittiğinde vücut kan şekerini dengelemek için doku yıkımı başlatır ve vücutta protein ve yağları enerji için kullanır. Karbonhidrat sınırlandırılıp protein artırıldığında direk doku kaybı başlar ve hızla kilo kaybedilir. Ancak yağ kaybı çok azdır.
Bu diyeti uygularken nelere dikkat etmeliyiz?

Düşük karbonhidrat ve yüksek proteinli diyetler ( Dukan, Atkins vb); sürdürülebilir diyet değildir. 3 günden daha fazla ard arda uygulanması sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle; hormonal bir sağlık sorunu olanlar, karaciğer, böbrek, kalp hastaları ve diyabetliler bu tarz diyetleri asla uygulamamalıdırlar.



2. Düşük miktarda yağ içeren diyetler

2.1. Çok düşük yağ içeren diyetler


Paleo Diyet, (Taş Devri Diyeti) ;

Besinleri doğala en yakın haliyle tüketmeyi amaçlayan bir beslenme sistemidir diyebiliriz.Türkiye'de daha çok Taş Devri Diyeti olarak biliniyor. Şeker,un ve nişasta ve bu tür gıdaları içeren yiyecekler, hazır paketli gıdalar uzak durulması gereken yiyeceklerdir. Bu diyette sebzeleri mümkün olduğunca pişmemiş olarak ya da pişmesi gerekenler buharda pişirerek tüketiliyor.

Bu diyette dilediğiniz kadar sebze, meyve, yoğurt,kefir, ceviz,fındık ,badem tüketebilirsiniz. Yağsız süt ve yoğurt kullanımının paleo diyetinde pek yeri yok. Ekmeğin her türlüsü yasak,tam tahıllı,çavdarlı vs bile olsa yemiyoruz. Mısır,patates,havuç gibi nişasta içeriği yüksek sebzeler çok az tüketiliyor. Yağ olarak seçenekler ise tereyağ ve zeytinyağı. Çilek, böğürtlen ve vişne gibi meyveler, glisemik indeks ve glisemik yükü düşük meyveler olması nedeniyle en iyi meyve seçenekleridir. Bu beslenme şekli taş devri diyeti olarak da adlandırılabilmektedir. Bunun nedeni , gıdaların olduğu gibi, işlenmeden, mümkün olduğunca taze ve pişirmeden tüketilmesidir. Uzak durulması gereken yiyecekler haricinde porsiyon sınırlaması yoktur. Serbest olan yiyecekler doyuncaya kadar tüketilebilir. Çiğ yiyecekler toplam diyetin en az %60’ını oluşturmalıdır.

Diyetin özellikleri;

-Kolesterolve doymuş yağ kesinlikle sınırlıdır.
-Tüm hayvan ürünleri (yumurta beyazı ve yağsız süt hariç) yasaktır.
-Omega 3 yağ asitleri ve kanola yağı hariç tüm yağlar yasaktır.
-Enerji sınırlı değildir, ancak kişiler önerilen besinlerin diyet alımını sınırlandırmak için yönlendirilir.

Riskleri

Düşük yağlı diyetler kilo kaybedici etkilerinden daha çok artmış insülin duyarlılığı ve kardiyovasküler risk faktörlerini azaltıcı etkilerinden dolayı kullanılmaktadır.

Uzun süreli uygulanması; kişinin eksik protein, kalsiyum ve demir almasına neden olarak; farklı sağlık sorunlarına yol açabilir.



2.2. Orta Derecede Yağ İçeren Diyetler

Akdeniz Diyeti

Ekmek, tahıl, bol meyve, bol sebze, kurubaklagil, kuruyemiş, zeytin ve zeytinyağı tüketimine dayalı beslenme düzeni, Akdeniz diyetinin temelini oluşturuyor.

Diyetin özellikleri;

Akdeniz tipi beslenmenin en önemli özelliği, birçok meyve ve sebzenin rahatça tüketilebildiği ve liften zengin vitamin-mineral kaynağı olan sebze ve meyvelerin hergün düzenli olarak tüketildiği bir diyet olmasıdır.

Ekmek çeşitleri, zeytinyağı, kuru baklagiller, balık ve değişik aromatik baharatlar da, bu mutfağın en büyük ayrıcalıklarından birisidir.

Akdeniz tarzı beslenme; toplam kalorinin yüzde 30’unu yağdan aldığı için orta dereceli yağ diyetleri kategorisine girer. Yağ oranı yüzde 26 ile yüzde 42 arasında değişir.
Akdeniz diyetleri batı diyetlerine oranla genellikle daha yüksek miktarda tekli-doymamış yağ ve omega-3 yağ asitlerini içerirler.

Zeytinyağı, peynir, yoğurt ve şarap günlük olarak tüketilir. Balık, tavuk ve yumurta ise her hafta düzenli olarak tüketilir.

Tereyağı, kırmızı et ve işlenmiş gıdaların tüketimi düşük olduğundan doymuş ve trans yağlara
pek rastlanmaz.

Akdeniz tipi yemek pişirme ve hazırlanmasının karakteristik özelliklerini ise şu şekilde sayabiliriz:

Akdeniz Diyetinin Sağlık Etkileri:

Akdeniz diyeti sağlığı destekleyici etkileriyle bilinmektedir. Bunda en önemli neden zeytinyağı kullanımının fazla olmasıdır.USDA (Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı) Beslenme Rehberi Piramidi temelinde orta yağlı, dengeli besin alımı diyetleri besin ögeleri açısından dengelidir .Ancak uygun besin seçimi yapılmaz ise; kalsiyum, çinko, magnezyum, demir, B12 vitamini ve diyet lifi açısından yetersiz kalabilir.Akdeniz diyetinin olumlu etkileri ile ilgili kanıtlar giderek artmaktadır. Çok geniş çapta araştırma yapılmamış olsada İskandinav toplumunda yapılan bir çalışma da Akdeniz diyetinin yararlı etkileri gösterilmiştir.




3. Düşük glisemik indeksli diyetler

South Beach Diyeti
Dr. Agatston’nun hazırladığı South Beach Diyeti’nin asıl amacı hastalarını kalp hastaığından korumak olsada, kısa bir süre sonra bu diyet kilo verdirici bir diyet olarak populer hale gelmiştir. South beach diyetinin bir diğer adı Miami diyetidir. Düşük glisemik indeksli diyet olarak tanımlanır.

Diyetin asıl amacı;

Kişilere iyi karbonhidratları ve iyi yağları tüketmeyi öğretmektir.

Dr. Agatston’a göre açlık döngüleri karbonhidrattan zengin bazı yiyeceklerin vücut tarafından hızlı sindirilmesi ve kan şekerinde ani yükselişe neden olmasındandır.
South Beach Diyetinde kötü karbonhidrat diye tanımlanan GI‘i yüksek yiyecekler diyetten tamamen çıkarılır.

Kötü yağlar olarak adlandırılan trans yağlar ve doymuş yağları içeren yiyecekler acıkma döngüsünde rolü olmasada LDL kolestrolü artırır ve kalp hastalıklarına neden olurlar. Bu yağları doymamış yağlar ve omega-3 yağ asitleriyle değişerek HDL kolestrole olumlu katkıda bulunulabilir.

Diyette yağlı etler yasaklanır ve bunu etin yağsız kısımları,kuruyemişler ve yağlı balıklarla değiştirir.

Düşük glisemik indeksli diyetin avantajları

-Kilo kaybı; enerji kısıtlaması yapılan herhangi bir yolla sağlanabilir belki; ama amaç kronik hastalık riskini artırmadan uzun vade de kilo kaybını sağlayabilmektir.
-Düşük glisemik indeks planının ise tok kalmayı kolaylaştırdığı ve kan glikozu ile insülin yanıt seviyelerini dengelerken, total enerji alımını azalttığı söylenmektedir.

Karatay Diyeti;

Prof. Dr. M Canan Efendigil KARATAY tarafından hazırlanmış bir diyettir.

Diyetin özellikleri;

Sık sık yemeyin. ( insülin direnci oluşumunu önlemek için. Her gün iki yumurta veya pastırmalı yumurta veya menemen yiyebilirsiniz.Sıkı bir kahvaltı ardından bütün gün acıkmayız ve leptin hormonu kendi vücut yağlarımızı yakar. )

Ekmek yasaktır. ( Ekmek yerine ceviz tüketiniz)

‘Özgür tavuk’ tüketilmelidir. ( Yanında ekmek olmadığı sürece kebap ve baklagil tüketilebilir.)

Akşam saat 8’den sonra yemek yenilmeyecektir.

Riskleri:

Düşük glisemik indeksli diyetlerin özellikleri olumlu gibi görünse de özellikle karatay diyetini ele alacak olursak pek de bu kategoriye girmediğini görürüz. Çünkü bu diyetler düşük glisemik indeks önerisinde bulunmasına rağmen CHO kısıtlaması da yapmaktadır. Bu durumda yağ yüzdeleri artış göstermektedir. Bu açıdan düşünecek olursak bu diyetlerin düşükkarbonhidratlı ketojenik diyetlerle benzer sonuçlar doğuracağını söyleyebiliriz.  




4. Alkali Diyet

Neden işe yarıyor?

Organizmada yaşam; organizma ve hücrelerin içindeki ve çevresindeki pH düzeyine bağlıdır. En iyi besini elde etmek için toprak pH’sı oldukça önemlidir. pH 6-7 arasında olmalıdır. pH 6’nın altına düştüğünde asidik toprak; kalsiyum ve magnezyum azalmış olabilir, pH>7 ise toprak artık kullanılamaz. Tüm bu sonuçlar; insan diyetindeki asit yükünün sağlık üzerine etkisini incelemeye yönlendirmiştir. Günümüzde sodyuma göre potasyumdan daha az, bir beslenme düzeni var. Eskiden potasyum/sodyum oranı 10/1 iken bugün bu oran bazı toplumlarda 1/3 olmuştur. Modern yaşamda diyetler; magnezyum, potasyum ve posadan fakir; doymuş yağ, şeker, sodyumdan zengindir.

Alkali beslenme düzeninde; sebze yoğunluklu beslenmeye bağlı olarak; potasyum ve posa alımı fazla, yağ alımı düşük, protein ise eksiktir. Buna bağlı olarak; zayıflama amaçlı kullanımının popüleritesi artmıştır. Ancak bu konuda yapılan çalışmalar bu sonucu desteklememektedir.

Alkali beslenme yararlı olabileceği durumlar:

Böbrek taşı olan kişilerde kullanılmaktadır. Böbrek hastalığı riskini ve kemik kaybını önleyebilir. Kas sağlığını korur. Ancak bu etkileri net değildir, bu konuda bilimsel çalışmalar eksiktir.

Alkali beslenme olası riskler:

Protein, kalsiyum ve esansiyel yağ asitlerinden yetersiz bir beslenme düzeni olduğu için uzun süre uygulanmasının sağlık için zararları olabilir. Türkiye'de özellikle demir ve B vitamini yetersizliği yaygın bir sağlık sorunudur. Alkali bir beslenme düzeni de bu vitamin ve mineralleri sağlayamaz. Diyabetliler için uygun değildir.

Sürdürülebilir bir beslenme düzeni -yğh değildir. Diyet; Türklerin yemek alışkanlıkları ile bağdaşmamaktadır. Alkali diyetin uzun vadede vücuda etkileri bilinmemektedir.

Yani daha fazla meyve, sebze ve bitkileri yiyerek; şekeri, işlenmiş gıdaları sodyumu azaltmak. Bu öneri zaten dengeli ve sağlıklı beslenme listelerinin tamamında var.

Ayrıca asit listesinde, kızılcık, nar, ceviz, nohut, çay gibi bazı sağlıklı besinler de yer alıyor. Peki bu gıdalar tamamen yasak değilse, ne kadar ihtiyacımız var? Vücut nasıl sadece çay ya da sadece süt içerek asidik ph'ya kayabilir? Bu soruların cevapları bilinmemektedir.


SONUÇ VE ÖNERİLER

Şişmanlığın tedavisinde güncel eğilimler hangi diyetin en iyisi olduğunu sormak yerine, hangi tip hastaya hangi diyetin en iyi olacağının belirlenmesi yönündedir. Kişinin sağlık durumu, fiziksel aktivitesi, sosyal yaşantısı ve istekleri doğrultusunda besin ögesi kompozisyonu değiştirilerek aynı kişide farklı diyetler uygulamak en doğru sonucu verir.Bu sayede diyette motivasyon ve süreklilik sağlanır, diyetin etkinliği artar.

Sonuç olarak popüler olan her diyet sonuca götürmez. Diyetin kişiye özgü olduğu unutulmamalıdır. Diyet yapan kişilerde amaç beslenme ve diyet uzmanlarından yardım alarak sağlığı korumak ve iyileştirmek olmalıdır.




 Kaynak
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Gülümsün'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 09.06.2016, 22:58   #2
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Popüler Diyetler ve Sağlık Üzerine Etkileri

Yukarıda sözü geçen dünyaca ünlü diyetler kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor...

Önce kişi kendi bünyesini tanımalı diye düşünüyorum...

Benim kendime has bir diyetim var... Ramazanda bile bozmadım aynen uyguluyorum... Spor yapamıyorum sadece...

Teşekkürler Gülümsün...

__________________
  Alıntı ile Cevapla
Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
diyetler, etkileri, popüler, sağlık, Üzerine


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:05.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.