06.03.2011, 02:49 | #11 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
10 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti. |
06.03.2011, 18:15 | #12 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)
Köşk, 19. yüzyıl başlarında Trabzon’a hakim Soğuksu Sırtlarında Konstantin Kabayanidis tarafından yazlık olarak yaptırılmıştır. Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan binada büyük ve gösterişli Avrupa simgeleri kullanılmıştır. Bununla birlikte Köşkün dış cephesinde taş işçiliği kullanılmış olup, bahçesi çam ağaçlarıyla çevrilidir. İç cephede tuğla kullanılmış merdivenler ahşap ve korkulukludur. Katlarda karo kullanılmış ve tavanlar ampir tarzda alçı süslemelidir. Su ve ısı tesisatı ise zamanın ileri teknolojisiyle döşenmiştir. Atatürk Köşkü, bodrum katıyla birlikte 4 katlı tesçilli bir yapıdır. Giriş katında oturma odası, dinlenme odası, yemek odası ve misafir odası bulunmaktadır. Kattaki mekanlara geçit veren giriş katı salonunda Atatürk’ ün 15 Eylül 1924 tarihi akşamı Belediyece verilen yemekte yaptığı konuşmalarının metni asılıdır. Salonun ortasında bilardo masası bulunur. Tavana asılı porselen gövdeli avize Nemlizade Konağı’ ndan temin edilmiştir. Salonun kuzey girişindeki dinlenme odasında büyük önder mal varlığının büyük bir bölümünü millete armağan etme kararını imzalamıştır. Birinci katta çalışma odası, büyük yatak odası, bekleme odası ve toplantı odası vardır. Bu odalara geçit veren salon duvarlarında Atatürk’ün değişik yurt gezilerine ait fotoğrafları ve bizzat kendi kurşun kalem işaretlerinin bulunduğu Türkiye haritası bulunmaktadır. İkinci katta ise salon ve salona açılan iki oda bulunmaktadır.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti. |
06.03.2011, 21:21 | #13 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)
Geç Bizans Kiliselerinin en güzel örneklerinden biri olan yapı, kapalı kollu haç planlı olup, yüksek kasnaklı bbir kubbeye sahiptir. Kuzey, batı ve güneyinde revaklı üç kirişi bulunmaktadır. Yapı ana kubbenin üzerine değişik tonozlarla örtülmüş ve çatıya farklı yükseltiler verilerek kiremitle örtülmüştür.
Binanın en görkemli cephesi güneyidir. Burada Adem'le Havva'nın yaratılışı kabartma olarak bir friz halinde anlatılmıştır. Kubbede ana tasvir İsa, onun tanrısal yönünü aksettiren Hristos Pantokrator (Herşeye kâdir İsa) tarzıdır. Bunun altında bir kitabe kuşağı, daha altta ise melekler frizi bulunur. Pencere aralarında oniki havari tasvir edilmiştir. Pandantiflerde değişik kompozisyonlar yer almaktadır. İsa'nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneler betimlenmiştir. Fatih Sultan Mehmed'in 1461 yılında Trabzon'u fethiyle camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. 1868 yılında Bursa'lı Rıza Efendi'nin teşvikleriyle yeni baştan onarılmıştır.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
10 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti. |
06.03.2011, 22:36 | #14 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)
Yapı iki katlı tipik bir köy evi olup dış duvarları kesme taştan, iç bölmeler ahşaptan yapılmıştır. Alt kat depo olarak kullanılmaktadır. Müze olarak düzenlenen zemin katın doğu-batı istikametinde iki kapısı vardır.
Çalışma odası olarak düzenlenen mekanda; Cevdet SUNAY’ın kitapları, fotoğrafları, şilt, berat ve diğer belgelerle birlikte çalışma masası ve koltuklar yer almaktadır. Yatak odası, kendi kullandığı karyola, komidin ve diğer özel eşyalarla, misafir odası da yine kendisine ait özgün eşyalarla düzenlenmiştir. Cevdet Sunay Evi-Müzesi; gerek burada sergilenen birbirinden kıymetli özel eşyaların gerekse Sultan Murat Yaylası Yolu üzerinde bulunan Ataköy’ün doğal güzelliklerinin yakından görülmesi ve hissedilmesi açısından görülmeye değer bir yerdir. Cevdet Sunay Evi-Müzesi Pazar günü hariç haftanın diğer günlerinde ziyarete açıktır.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
10 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti. |
06.03.2011, 23:22 | #15 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)
Kostaki Teophylaktos 1917 yılında iflas edince, bu yapıyla birlikte bütün mal varlığına haciz konulmuş ve konak Nemlioğlu ailesi tarafından satın alınmıştır.
Konağın bodrum katı; Arkeolojik Eserler Seksiyonu, zemin katı; Konak Teşhiri, birinci katı; Etnoğrafik Eserler Seksiyonu ve asma katı; İdari Bölüm olarak düzenlenmiştir.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
10 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti. |
07.03.2011, 21:16 | #16 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)
(Şamil Ekinci Müzesi) Maraş Caddesi Halkevi Sokak’taki Sadri Şener Sosyal Tesisleri Binası’nın 2.katında yer almaktadır. Trabzon’un özgün tarihi eserlerinden biri olan binadaki müze barındırdığı kupalarla Türk futbol tarihinde önemli bir yere sahip olmasının yanında Cumhuriyet Dönemi Trabzonspor tarihinin de belleği konumundadır. Geniş bir salonda sergilenen eserler içinde kendi kategorisinde tek ve özgün kupalar yer almaktadır. Girişte soldan itibaren kronolojik bir sırayla yerleştirilmiş olan kupa, şilt ve beratların her biri kendine özgü anıları yaşatmaktadır. Müzenin es eski belgesi İdmanocağı Kulübü’nün kurulmasına dair 1921 tarihli Osmanlıca berattır. 1927 tarihinde Mustafa Kemal tarafından İdmanocağı Kulübü’ne verilmiş olan büst ve bayraktan sonra Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı tarafından 1924 yılında aynı kulübe verilen mıntıka birinciliğine dair kupa yer almaktadır. Bu bölümde, 1967 tarihinde birleşerek Trabzonspor Kulübü’nün kuruluşunu sağlayan İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor kulüplerinin başta futbol olmak üzere, yüzme, güreş, kürek, gülle atma ve atıcılık dallarında aldıkları madalya, şilt ve beratlar sergilenmektedir. Müzede en ilginç kupa ise 1958 yılında Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası’nda Trabzon İdmanocağı’nın kazandığı yarım kupadır. Futbol Federasyonu tarafından 1958 yılında düzenlenen Türkiye Şampiyonası Finalleri’nde Ankara Havagücü takımı ile Trabzon İdmanocağı takımlarının puanlarının ve averajlarının aynı olması ve her iki takımın da ayrı bir maç yapmayı kabul etmemelerine üzerine Futbol Federasyonu iki takımı da şampiyon ilan etti ve kupa ortadan ikiye bölünerek her iki takıma da yarımşar olarak verildi. Şimdi kupanın yarısı Trabzonspor Müzesi’nde, diğer yarısı ise Ankara Havagücü Müzesi’ndedir.
Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdıran Trabzonspor, başta futbol olmak üzere sualtı sporları, atıcılık ve judo gibi spor dallarında aldığı kupa Müze’nin geniş salonuna sığmayacak kadar çoktur. Türkiye’deki tüm müzeler gibi tatil günleri de açık olan Trabzonspor Müzesi ziyaretçiler tarafından ücretsiz gezilebilmektedir.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
10 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti. |
13.03.2011, 01:06 | #17 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
10 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti. |
13.03.2011, 01:21 | #18 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
7 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti. |
13.03.2011, 01:39 | #19 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
9 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti. |
14.03.2011, 23:52 | #20 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Türklerin Anadolu’da Fethettiği Son Başkent | Trabzon (Trapezus)
Trabzon’un 3 km güneydoğusunda Boztepe’nin Değirmendere vadisine bakan yakasında kurulmuştur. 1424 yılında inşa edilmiştir. Yapılar topluluğu dikdörtgen alan içerisinde, ortada tek apsisli kilise, kuzey batıda çan kulesi, güney doğuda ise küçük bir şapel ve manastır hücrelerinden oluşmaktadır. Manastır yapıları birçok defa onarım görmüştür. En eski kısım kilisenin beşken apsis bölümüdür. Kilise içerisindeki freskler 18. yüzyıla tarihlenmektedir. Boztepe’nin yamacında şehre hakim bir mevkide kurulmuştur. İki teras üzerine inşa edilen manastır kompleksi yüksek bir koruma duvarı ile çevrilmiştir. Manastır III. Alexios zamanında (1349-1390) kurulmuş birkaç defa onarılmış som şeklini 19. yüzyılda almıştır. İlk olarak güneyde içinde kutsal su bulunan kaya kilisesi ve onun girişindeki şapel ve birkaç hücreden ibarettir. Kaya kilisesinin içerisinde kitabeler ve Alexios III karısı Theodora ve annesi Eirene’ nın portreleri yer almaktadır.
Vadinin tabanından dirsek şeklindeki kaya üzerine oturtulan bu yapı, kale gibi, vadiye hakim bir tepede kurulmuştur.. Maçka yolu üzerinde ve bağımsız bir amir gücüne sahip olan, üçüncü manastırdır. MS. 752 yılında kurulduğu söylenen bu manastır 1203 senesinde yağma edilip, terk edildi. Ama 1393 yılında tekrar kurulup 15. yüzyılın başında yine eski önemini kazandı. Bu asrın binalarının çoğu 1904 yılında çıkan büyük bir yangınla harap olduktan sonra manastır, bir daha inşa edilmiştir.
Trabzon'un Maçka İlçesinin Altındere Köyü sınırları içinde Altındere vadisine hakim Karadağ'ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerinde kurulmuş olan Sumela Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” ile anılır. Vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür.
Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesini takiben Osmanlı Padişahları pek çok manastırda olduğu gibi Sumela'nın da haklarını korumuşlar, bazı imtiyazlar vermişlerdir.
Dar ve uzun bir merdivenle manastırın ana girişine ulaşılmaktadır. Giriş kapısının yanında muhafız odaları bulunmaktadır. Buradan bir merdivenle iç avluya inilmektedir. Solda, manastırın esasını teşkil eden ve kilise haline getirilen mağaranın önünde çeşitli manastır binaları bulunmaktadır. Sağ tarafta kütüphane yer almaktadır. Yine sağda yamacın ön yüzünü kaplayan büyük balkonlu bölüm keşiş odaları ve misafir odaları olarak kullanılmıştır ve 1860 yılına tarihlenmektedir. Manastırın ana ünitesini meydana getiren kaya kilisesinin ve ona bitişik şapelin iç ve dış duvarları fresklerle donatılmıştır. Kaya kilisesinin içinde avluya bakan duvarda III. Alexios dönemine ait fresklerin varlığı tespit edilmiştir. Şapeldeki freskler ise 18. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir ve üç ayrı devirde yapılan üç tabaka görülmektedir. En tabakanın freskleri daha üstün niteliktedir. Bu manastıra Maçka’yı 14 km geçtikten sonra iki yolla gidilmektedir. Birinci yol; Kiremitli kahvelerinden yaklaşık 500 m . sonra sağa ayrılan, yeni yapılmış stabilizedir. Diğeri ise; Kiremitli köyünden vadiye inip, vadiden 2,5-3 saatlik yaya gidilmesi gereken yoldur. Fakat bu yol zahmetli ve daha uzun olduğu için tercih edilmez. Birinci yol daha iyi ve emindir. Manastıra giden yol dik olmasına karşın, çam ormanlarının içinden geçip, güzel çiçek kokularını teneffüs ederek bakir manzarayı görünce, bu zahmete gerçekten değdiğini anlarız. Yolun sonunda manastır binası karşıdan bütün ihtişamıyla gözükür. Çoğu araştırmacı yapının tarihini kesin olarak vermemekle birlikte; bazıları ilk inşa tarihini MS. 270 , bazıları MS. 317 olarak belirtir. Manastır, Yahya Peygamber’e adanmıştır. Fakat ilk kuruluşu ile bugüne kadar çeşitli değişiklikler geçirdiği kesindir. (527-565) yılları arasında Justinyen tarafından tamir ettirilmiştir. 644 yılının Şubat ayında hücreler tamamen tamir edilip, kütüphanesi zenginleştirilmiştir. 702 yılı ile onu izleyen yıllar içinde esaslı şekilde yenilenmiştir. Vazelon Manastırı, 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Maçka’nın ekonomik, sosyal ve kültürel hayatında etkinliğini sürdürmüştür. 14. yüzyılda sahip olduğu arazi ve geliri 1890 yılına kadar yirmi köyde devam etmiştir.. Vazelon Manastırı vaktiyle bölgede bulunan manastırların en yetkilisi ve zengini durumundaymış. Bir rivayete göre; Vazelon geliri ile bir Sumela Manastırı daha yapılabilirmiş. Manastır 19. yüzyılda etraflıca onarılmıştır. Binayı batı kısmındaki merdivenle girilmektedir. Merdiven basamakları kırık olduğundan, yukarı çıkarken dikkatli olmak gerekir. Bugün zemin kat kısmı sağır kapı ve pencereler ile kapalıdır. Fakat birince kata bahsedilen merdivenle çıkıldığında, küçük bir antre ile karşılaşırız. Bu kısmın sağında ve solunda iki dar koridor vardır. Bu koridorlara sağdan ve soldan üçer olmak üzere toplam altı oda açılmaktadır. Odaların tavan kısımları ahşap olduğundan günümüze gelememiştir. Girişteki ek kısmın 19. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Çok pencereli çok pencereli bir karaktere sahip, sert taşlardan ibarettir.
Eski manastır bölümüne çıkıldığında, bazı bina kalıntılarına rastlanır. Soldaki büyük kısmın yemek salonu, ona bitişik olanın ise manastır görevlilerine ait olduğu sanılmaktadır. Sağdaki binalar ise; su kanallarından anlaşıldığına göre mutfak ve yemekhane idi. Bunların yukarısında üzeri tonozla örtülü büyük bir su sarnıcı bulunmaktadır. Bunun yanıbaşında ise üç nefli bir Bizans kilisesi bulunmaktaydı. Kilisenin apsis kısmında nişler halen mevcut olup, girişi kuzeydendir. Batısında bulunan iki kapının açıldığı mağara hücresi, manastırın ilk kiliseciği için uygun yerdir. Kilisenin kuzey dış duvarındaki freskler, son hüküm (mahşer günü) , İsa’nın bin yıllık denilen kürsüsünün hazırlanışını, cennet-cehennemi tasvir ederler. Manastır ve bölümlerinin üzerleri ahşap olduğundan bugün çürümüş ve yıkılmıştır. Bina 1923 yılında terkedilmiştir.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
9 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti. |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
caykara, holaysa, trapezus |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |