Avusturya'nın Başkenti Viyana'nın Tarihi ve Görülecek Yerleri

[@Canan]

(Doğa Tarihi Müzesi)

Viyana Doğa Tarihi Müzesi, Avrupa’nın en önemli ve köklü müzelerinden olup tarihi 250 yıl öncesine kadar gitmektedir. 1748 yılında, imparator Franz Stephan tarafından imparatorluğa bağlı koleksiyonlar olarak derlenen çeşitli kayaç, mineral ve fosiller, 1876 yılındaimparatorluktan bağımsız olarak yönetilen müzeye devredilmiştir. Şu anda kullanılan ve görkemli bir binaya sahip olan müzenin açılışı, 1889 yılında imparator Franz Joseph tarafından yapılmıştır.

Diplodocusi İskeleti

Yaklaşık 8700 metrekare üzerine kurulu alanda 30 milyonun üzerinde nesne sergilenmektedir ve bu sayı sürekli artmaktadır (2011 verisi).Toplam 39 adet sergi salonu bulunup, bu salonlarda; mineral, kayaç, meteorit, fosil, evrim, prehistorya, antropoloji, mikro kozmos, yumuşakça, böcekler ve omurgalılar koleksiyonları sergilenmektedir.

Venüs

Müzede birçok önemli koleksiyon bulunmakla beraber en göze çarpanları 25 bin yıllık Venüs heykelciği ve dev Diplodocusi skeletidir. Müzenin görkemli kütüphanesi ise, 18. Yüzyıldan bugüne toplanan yaklaşık 200.000 kitabı barındırır ki, bu kitapların yaklaşık 50.000 tanesi 1900 yılından öncesine aittir.

Müze antropoloji, botanik, jeoloji, mineraloji, zooloji, prehistorya ve paleontoloji alanlarında araştırma projeleri yürütmektedir. Ayrıca müzenin bir DNA laboratuvarı ve bir de elektron mikroskobu vardır. Müzenin 12.000 den fazla doku barındıran büyük bir doku koleksiyonu olup, diğer bilim adamlarının çalışmalarına açıktır.

Müze çocuklar öncelikli olmak üzere her yaştan insana doğa bilimleri eğitimi vermek üzere 30 kişilik bir kadroya sahiptir. Kalıcı sergilerinin yanında yılın neredeyse tamamında geçici sergilere ev sahipliği yaparak birçok bilimsel gelişmeyi halka sunar.

[@Canan]

(Askerî Tarih Müzesi)



Arsenal'a Giriş

Heeresgeschichtliches Museum, Landstrasse'de 1850/1856 yıllarında Theophil von Hansen tarafından planlanıp hayata geçirilmiş ve savaş tarihine ışık tutan önemli bir müze. Yapı, Bizans ve Yeni Gotik stilde yapılmıştır.

Müzenin içinde 16. ve 20. yüzyıl ile ilgili savaş araç ve gereçleri bulunmaktadır. Müzenin diğer bir özelliği, Avrupa'daki en büyük Osmanlı savaş malzemesi kolleksiyonuna sahip olmasıdır.

Başta İkinci Viyana kuşatmasından kalan Osmanlı silah ve askeri mühimmatı olmak üzere, daha sonraki dönemlerde Habsburg hanedanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu arasında gerçekleşen savaşlardan elde edilen 100’ün üzerinde kılıç, hançer, ok ve sancak gibi savaş araç ve gereçlerini de bünyesinde barındırıyor.

Arsenalın müzeden başka bir değişik noktası da, bazı blokların günümüzde ailelerin iskan ettiği dairelerden oluşmuş olmasıdır.

[@Canan]

Müzede, Osmanlı İmparatorluğuna Ait Bölüm

"Mehmet Han'nın Oğlu Mustafa, Her Daim Galip" Yazılı II. Mustafa'ya Ait Mühür.

Osmanlı Askerlerinin Giydiği Bir Kalpak

I. Dünya Savaşında Osmanlı Askerinin Giydiği Üniformalar

İngilizlere Karşı Osmanlı Ordusunun Çanakkale'de Kullandığı Skoda Yapımı Top

Müzede, Osmanlı ve Habsburger Hanedanlıklarının Karşı Karşıya Geldiği Savaşlardan Bir Sahne Duvara Resmedilmiş




Birinci Dünya Savaşına Ait Dört İttifak Ülkesinin Bayraklarının Yer Aldığı Kabartma

Birinci Dünya Savaşına Ait Üzerinde Enver Paşanın Siluet Olan Bir Kabartma (solda), Osmanlı Askeri ve Ay Yıldızı Gösteren Kabartma (sağda) görünüyor

Birinci Dünya Savaşının Başlamasına Neden Olan Bosna'da Bir Saldırı Sonuçu Öldürülen Avusturya - Macaristan Arşidükü Ferdinand'ı Taşıyan Araç

İkinci Viyana Kuşatmasından Kalma Bir Namazlık

[@Canan]

İmparatorluk Wagenburg, Avusturya İmparatorluğu'nun emperyalist hane halkı tarafından kullanılan her türlü arabalarının sergilendiği bir müzedir. Viyana'nın Hietzing semtindeki Schönbrunn Sarayının arazisinde yer almaktadır.

Kunsthistorisches Museum'un bir bölümü olan müze, Kraliyetin ve kamu hizmet araçlarının ve Habsburg Hanedanı'nın giysilerinin bulunduğu önemli koleksiyonlarını barıdırır.

Kraliçe Elizabet'e (Sisi) adanan bu kolesiyonda, Viyana Kraliyetine ait, 600'den fazla araç filosu bulunmaktadır. En görkemli parçalardan biri olan, muhtemelen (1735 - 1740) yılları arasında inşa edilen İmparator Charles VI ait olanıdır.

Ayrıca oldukça görkemli ve etkileyici siyah cenaze arabası, İmparator Franz Joseph'in (1916), İmparatoriçe Elisabeth (1898) ve İmparatoriçe Zita'nın (1989) cenazelerinde kullanılmıştır. Müzede daha başka, çok sayıda daha küçük ve daha basit gala arabaları, çocuk arabaları, spor, eğlence ve seyahat araçları, bolca tasarlanmış kıyafetler de sergilenmektedir. Burada, 1914 yılından kalma tek iyi korunmuş Kraliyet otomobili de görülebilir.

[@Canan]

[@Canan]

(Avusturya Parlamento Binası)

Viyana’nın Ring Caddesi üzerinde bulunan Avusturya Parlamento Binası, şehrin en görkemli yapılarının arasında yer alıyor. Danimarkalı mimar Theophilvon Hansen’in mimarlığını yaptığı bina, 1873-1883 yılları arasında yapılmıştır.

Neo-attic tarzda inşaa edilen bina, 2. Dünya Savaşı’nda büyük zarar görmüştür. Binanın orijinalinden sapmadan yenilenen hali, 1956 yılında açılmıştır. Mimari açıdan Avrupa’nın en güzel parlamento binaları arasında yer alan bina aynı zamanda Viyana’nın da sembollerinden biridir.

(Viyana Belediye Binası)

Viyana Belediye Binası (Wiener Rathaus), aynı zamanda Viyana eyaletinin de yönetildiği yer. Neo-Gotik tasarımı ile 1872-1883 yılları arasında yapılan binanın tepesindeki kulede, Viyana’nın sembollerinden olan Rathausmann bulunmaktadır. Karşısında ise, küçük ve şirin Rathauspark yer almaktadır.

Bahar ve yaz akşamlarında veya özel günlerde, önündeki geniş alanda konserlerden, gösterilere, sirk çadırlarından yeme-içme stantlarına kadar adeta bir panayır yerine dönüşüyor.

Binanın hemen altında yer alan Wiener Rathauskeller, gurmelerin şehirdeki ilk adreslerinden. Oldukça şık olan restoran şarap menüsüyle de oldukça tatmin edici. Wiener Rathauskeller’da enfes Avusturya şaraplarından örnekler tadabilirsiniz.

[@Canan]

(Viyana Devlet Opera Binası)

1869’da Mozart’ın ''Don Giovanni'' adlı eseriyle açılışı yapılan Avrupa’nın olduğu kadar dünyanın da en değerli operası olan Viyana Devlet Opera Binası (Wiener Staatsoper), yılda yaklaşık altmış opera ve bale sunumunun gerçekleştirildiği, Viyana’nın müzik kültürünü gözler önüne seren bir yapı.

İkinci Dünya Savaşı’nda ağır hasar gören ve on yıl içerisinde yeniden inşa edilerek, çağın teknolojik desteğinin de eklendiği bina, 5 Kasım 1955’te Beethoven’ın Fidelio’su ile bir kez daha açılmış. Yalnızca Noel ve Paskalya dönemlerinde birer gün kapalı olan operada, her gün her saat bir sunum bulunuyor.

Yaptığı gösteriler kadar kendinden, içindeki zarafetten ve ince mimari detaylarından da söz ettirecek kadar güzel bir yapı. Ana girişteki merdivenlerin açıldığı görkemli salon, Joseph Gasser tarafından yapılmış ve yedi sanat dalını simgeleyen yedi heykel, Ana Sahne, Gustav Mahler Salonu, İmparatorun Çay Salonu ve Fuaye…

Bin beş yüz metrekarelik sahne alanına sahip olan opera binasında bir gösteri izlemek için günler öncesinden internet üzerinden bilet satın almanız gerekiyor. Gelen ziyaretçileri için ise, her koltuğun arkasında bulunan küçük monitörlerde altyazı seçenekleri bulunuyor.

(Hundertwasser Evi)




Friedensreich Hundertwasser

Hundertwasser Evi ( Hundertwasserhaus), Avusturya 'nın başkenti Viyana ' da bulunan ve tasarımı Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser tarafından yapılmış olan bir apartmandır.

Landstrasse’deki Hundertwasserhaus (Yüzsular Evi) Kegelgasse 34-38 numaradadır. En ilginçlerle bezeli olan bu ev veya sanat evi Viyana Belediyesi’nin 1983-1986 yıllarında yaptığı birçok belediye evinden farklıdır. Diğer evlerden en büyük farkı binanın hiçbir yerinde düz öğe kullanılmamış olması ve resimlerinde de görüldüğü gibi dış yüzeyinin rengarenk olmasıdır.

Mimar Joseph Krawina tarafından planlanmış ve asıl işin sanat yönünü yapan Friedensreich Hundertwasser tarafından hayata geçirilmiştir. 250 adet ağaç ile terasları yeşillendirilmiş bina, her yönü ile ilginç bir yapıdır.

Binada toplam 52 adet daire ve 4 adet dükkân vardır, ayrıca binanin üstünde bulunan teraslar büyük bir bahçeyi andırır. Friedensreich Hundertwasser’in yaptığı bu bina Viyana’da en çok turist çeken binaların başında gelmektedir.

Friedensreich Hundertwasser şöyle demiştir: "Ressam özgür olmak istediği evler ve mimariler hayal eder ve bunları da gerçekleştirir."

Friedensreich Hundertwasser’in Viyana'da yaptığı aynı stildeki diğer ilginç yapı ise bir çöp fabrikasının dış yüzeyidir.

[@Tura]

İnsan kapısına kadar dayanıp,içeri girmeden dönüp gelir mi?
Bak ne güzel görülecek yerler var.

[@ReaL]

Forumlar bazında yine bir şahaser yaratmışsın Canan.

Ellerine sağlık, teşekkürler

***

Bu kadar detaylı olmasa da, Avusturya başlıklı genel olarak açılmış güzel bir konu daha.


Konu için için tıklayınız.

[@Efruz]

Günlerce bu konuyu bekledim Kahvemi aldım, en baştan sonuna kadar hayran ola ola okudum. Avusturya senelerdir merak ettiğim yerlerden biri. Fotoğraflarına bakar bakar iç geçirirdim. Şimdi gezmiş gibi olacağım

Öncelikle Osmanlı askerlerinin ayaklar altına alındığı heykele üzülsem mi boş mu versem bilemedim. Bariz bir küçümseme var ama sonuçta bu da onların tarihe bakış açısı. Tarihteki kuşatmaları okumuştum ama Viyana tarafının 1956 yılına kadar çanın başında asker bekletecek kadar etkilendiğini bilmiyordum açıkçası.

Keşke tarih derslerinde ikili ilişkileri daha geniş işleyebilseymişiz. İki tarafın birbirinden bu kadar etkilendiğini bilmiyordum. Çok üstünkörü bir eğitim almışız onu fark ettim.

Ve İmparatoriçe Elisabeth... Doctor Who dizisinin bir bölümünde Sisi geçiyordu aslında ama burda okuyana kadar o sarayın Schönbrunn Sarayı olduğuna hiç dikkat etmemiştim. Çok güzelmiş ama Belvedere'in yanında biraz sönük kalıyor gibi. Yukarı Belvedere Sarayı’na bayıldım. Hem dış görünüşüne, hem iç tasarımına. Heykeller, her yerin işlemeli olması, en ufak ayrıntının kaçırılmaması vs.

Keşke Efes’ten çıkanları Viyana’ya göndermek yerine biz kendi müzelerimizde sergileyebilseydik. O tarihlerde böyle şeylere önem veriliyor muydu bilemiyorum. Gerçi şimdi olsa yine veririz gibi geliyor

Konunun sonlarına doğru yine tarih öğretmenlerime laf ettim. Askerlerin giydiği kalpak bile müzede sergileniyor. Tabii sadece öğretmenler de değil, kendi cahilliğime de üzüldüm biraz

@Canan kenti resmen adım adım gezdim. Müzeleri ücretsiz dolaştım sayende Çok güzel bir konu olmuş, çok sevdim. Ellerine sağlık uğraşların için ve teşekkürler