Tekil Mesaj gösterimi
Eski 03.06.2011, 00:07   #8
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yok Olmadan Önce Görülmesi Gereken Son Cennetler

Akşehir ve Eber Gölleri



Orta Anadolu’nun önemli sulak alan sistemlerinden birini oluşturan Akşehir ve Eber gölleri, Akarçay Kapalı Havzası içinde yer alıyor. Bir tatlı su gölü olan Eber, Sultan Dağları’ndan gelen dereler ve Akarçay’la; Akşehir Gölü ise Eber’den çıkan Taşköprü Çayı ve yine Sultan Dağları’ndan akan derelerle besleniyor. Akşehir Gölü, kaynakların girdiği kısımda tatlı su, özellikle orta ve kuzey bölümlerinde ise tuzlu su özelliği gösteriyor. Doğal sit alanı olan göller günümüzde ne yazık ki büyük oranda kurumuş durumda ama yağmurlu aylarda su birikmeleri görülüyor. Akşehir Gölü kıyılarında düzenlenen şenliklerde son üç yıldır kuruma yüzünden temsili Nasrettin Hoca mayayı bir havuza çalıyor.

Akşehir ve Eber göllerinde sazlık alanlar, sulak çayırlar ve sulak alan çevresinde ova bozkırı habitatları görülüyor. Bununla birlikte göllerin etrafında meyve bahçeleri ve tarım alanları bulunuyor


Eber GölüKonyaAfyon
Fotoğraf: Ufuk Sarışen


Akşehir ve Eber gölleri, biyolojik çeşitlilik bakımından özellikle kuş türleri açısından önem taşırken günümüzde bu niteliğini büyük ölçüde yitirdi. Kuş türlerinin birçoğu artık alanda görülmüyor, geçmişte burada üreyen sukuşlarının neredeyse tamamı artık alanı kullanmıyor. Geçmişte 24 farklı kuş türü göllere önemli kuş alanı ve önemli doğa alanı statüsü kazandırmaktaydı. Bunlar arasında pasbaş patka, gece balıkçılı, küçük karabatak, kaşıkçı ve ak pelikan gibi türler bulunuyordu. Özellikle kış mevsiminde çok sayıda sakarca kazı ve ördek türü kışlamak için alanı kullanıyordu. Göller aynı zamanda içsu balıkları açısından da önemliydi, üç farklı endemik balık türü vardı. Bunlardan Alburnuz nasreddini dünya üzerinde sadece bu göllerde yaşamaktaydı. Akşehir ve Eber gölleri 2005-2006 yıllarında neredeyse tümüyle çekildi. İçsu balığı türlerinin nesillerinin tükenip tükenmediği hakkında detaylı çalışmalara ihtiyaç duyuluyor. Yörede sulak alanın hayat verdiği 64 endemik bitki türü de bulunuyor, bunlardan piyan (Thermopsis turcica) dünya üzerinde yalnızca burada yetişiyor.

Balıkçılık ve sazcılık geçmişte yaygınken günümüzde azalmış durumda. Bununla birlikte Afyon’daki Yakasinek beldesi ve Taşköprü köyünde genellikle yaşlılar tarafından hasır ve boyra (kamış hasırı) örücülüğü devam ettiriliyor. Boyra, çoğunlukla evlerin tavanlarında kullanılıyor. Saz kesimi kâğıt fabrikaları için devam ediyor. Kurumayla ortaya çıkan kuru göl tabanları ise tarım alanına dönüştürülmüş durumda.

Akşehir ve Eber gölleri, yağışlı aylarda su tutmakla birlikte yaz mevsiminde çoğunlukla kuruyor. En önemli tehdit Akarçay üzerine inşa edilen DSİ barajları. Sulu tarıma geçişle birlikte artan su ihtiyacı da göller üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Kirlilik özellikle Eber Gölü için ciddi bir tehlike.

Tuz Gölü



Ankara, Aksaray ve Konya il sınırlarında bulunan Tuz Gölü, milyonlarca yıl önce dünyanın büyük bir bölümünü kaplayan Tetis Denizi’nden kopan bir içdenizin kalıntısı. Hollanda’daki Wageningen Üniversitesi’nin bir araştırması, Türkiye’nin tuz ihtiyacının yarıdan fazlasını karşılayan gölün tarım, hayvancılık ve ekoturizm gibi faaliyetlerle ekonomiye yılda 5 milyon ABD doları katkıda bulunduğunu ortaya koyuyor.

Günümüze değin bozulmadan kalmış ova ve tuzcul bozkırlar, gölün güneyinde pınarların yoğunlaştığı alandaki sulak çayırlar, gölü besleyen tatlı su kaynakları boyunca uzanan sazlıklar önemli yaşam alanları barındırıyor. Alan endemizm açısından son derece önemli; tuzcul habitatlar 39 endemik bitki türüne, ayrıca dünyada sadece burada bulunan, “tek nokta endemiği” olarak adlandırılan üç bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Göl aynı zamanda önemli kuş alanı statüsüne sahip ve flamingo, toy, bozkır kartalı gibi türler görülüyor. Türkiye’de en büyük flamingo üreme kolonisini barındıran Tuz Gölü, ince gagalı martı ve mezgeldek gibi kuş türleri için de son üreme alanlarından biri. Burası, Anadolu tarlasıçanının (Microtus anatolicus) da dünyada bilinen tek yaşam alanı.

Tuz GölüKonyaAksarayAnkara
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Tuz Gölü de son yıllarda kuruma tehlikesi ile karşı karşıya. Peçenek, Melendiz, Karasu ve Kırkdelik çayları üzerindeki barajlarla yeraltı sularının kullanımı için açılan kuyular gölün kurumasına neden oluyor. Bunlara ek olarak Konya’nın atık sularını taşıyan kanal da gölü kirletiyor. Oysa çevredeki tarım alanlarında ürün modelinin ekolojik şartlara göre belirlenmesi, vahşi sulama sistemi yerine modern tekniklerin kullanılması, çayların yeniden göle ulaşmasının sağlanması ile göl daha uzun yıllar yaşayabilir. Ankara- Konya yolu üzerindeki Cihanbeyli ve Eskil ilçeleri, günümüzde gölün zenginliklerinin en iyi gözlenebileceği yerler.

Ereğli Ovası



Bolkar Dağları’nın kuzeyinde Konya, Karaman ve Niğde il sınırları içinde yer alıyor. Tabiatı koruma alanı, doğal sit alanı, önemli kuş alanı ve önemli doğa alanı gibi statülere sahip. Ereğli Ovası geçmişte tarım, sazcılık, balıkçılık ve sürü hayvancılığı açısından bir cazibe merkeziydi. Alanın batısında Akgöl ve sazlık alanlar, doğusunda ise ova bozkırları yer alıyordu. Bozkırlar nesli tehlike altındaki sekiz bitki türüne ev sahipliği yapıyordu. Aynı zamanda kuş gözlemcilerinin uğrak noktasıydı ve bu sayede sulak alan ekosistemine ilişkin çok sayıda veri toplanmıştı. Burası aralarında toy, dikkuyruk, flamingo, turna gibi türlerin yer aldığı 32 farklı kuş türü için küresel ölçekte öneme sahip bir yaşam alanıydı. Günümüzde bunlardan yalnızca uzunbacak ve küçük kerkenez yörede yaşamını devam ettiriyor. Ereğli Sazlıkları içsu balıkları açısından da zengin; alanda beş endemik içsu balığı türü yaşıyor, bunlardan Barbatula eregliensis dünyada yalnızca burada bulunuyor. Ancak alanın neredeyse tamamı kuruduğu için neslinin tükendiği sanılıyor.

Ereğli Ovası (Konya)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Geçmişte ekonomik ve ekolojik değerleriyle Türkiye’nin önde gelen doğal alanlarından biri olan Ereğli Ovası, neredeyse tümüyle yok oldu ve restorasyon aşamasına geldi. Ova, Ereğli sazlıklarını ve Akgöl’ü besleyen Kızılçay ve İvriz Çayı üzerine inşa edilen barajlar yüzünden kurudu. Bu nedenle yok olan bitki örtüsü, yöreyi erozyona açık hale getirdi. Rüzgârla kalkan tozlar da çevredeki tarım alanlarını kullanılamaz hale getirmeye başladı. Geçmişte sazcılık ve balıkçılık ile geçinen köylüler başka yerlere göç etti. Alanın eski haline dönebilmesi için derelerin doğal akışının devam etmesi, plansız açılan yeraltı su kuyularının kapatılması ve sulu tarımdan ekolojik yapıya uygun kuru tarıma geçilmesi gerekiyor.

Ereğli Ovası’na Karaman- Niğde karayolundan ya da Konya-Ereğli karayolundan ulaşılıyor. Yağmurlu dönemlerde, özellikle ilkbaharda Akgöl’de biraz su biriktiğinden göçmen sukuşlarını gözlemleme şansı bulunuyor.

Hotamış Sazlığı


Hotamış Sazlığı, Konya ve Karaman il sınırlarında. Hotamış beldesi ve Çumra ilçesi arasında, Konya Kapalı Havzası’nın güneyinde bulunuyor. Güneyinde volkanik Karadağ yer alıyor. Alan geçmişte bölgedeki en büyük sazlık alanlardan biriydi, güneyinde Süleymanhacı adlı küçük tuzlu su gölüne ve Hotamış Gölü’ne sahipti. Hotamış Sazlığı doğal sit alanı, önemli kuş alanı ve önemli doğa alanı. Ama tüm bu özelliklerine rağmen günümüzde tamamıyla kurutulmuş ve restorasyon aşamasına gelmiş durumda.

Hotamış Sazlığı (Konya)
Fotoğraf: Gerwant Magnin


Alan geçmişte geniş sazlıklar, tatlı ve tuzlu su gölleri, sulak alan çevresinde geniş ova ekosistemine sahipti. Şimdi göl tabanında kalan çıplak düzlükler ve sulak alandan drene edilerek oluşturulan tarım alanlarını içeriyor. Sulak alan geçmişte dikkuyruk, yaz ördeği, tepeli pelikan gibi nesli tehlike altındaki pek çok kuş türü için önemli bir üreme alanıydı. Toplam 18 farklı kuş türü Hotamış Sazlığı’na önemli kuş alanı statüsü kazandırıyordu. Ayrıca 1986 yılına kadar ak kuyruklu kızkuşunun Türkiye’deki tek üreme alanıydı.

DSİ tarafından kurutulmadan önce sazcılık civardaki köylerin önemli bir geçim kaynağıydı. Bununla birlikte balıkçılık da yapılıyordu. Günümüzde yalnızca tarım ve hayvancılık devam ediyor. Alandaki kurumanın nedeni, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının DSİ tarafından başka alanlara taşınması.

Günümüzde tamamen kurutulan alan restorasyon aşamasına geldi. DSİ ise hâlâ alanı Mavi Tünel Projesi kapsamında toplama barajı haline dönüştürmeyi planlıyor. Bu projeyle Hotamış Sazlığı doğal yapısını tümüyle yitirecek ve restorasyon ihtimali de ortadan kalkacak. Alanın eski günlerine dönmesi için beslenme kaynakları olan yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının yeniden alana aktarılması gerekiyor.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
20 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.