Tekil Mesaj gösterimi
Eski 12.04.2013, 14:31   #28
Çevrimdışı
aakinaksoy
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Yok Olmadan Önce Görülmesi Gereken Son Cennetler

Güzel ve anlamlı söylemler kimi kişilerin ağızlarına hiç yakışmıyor. Taşıyamıyorlar o güzellikleri. Yabanıl, yapay, iğreti duruyor. Hatta çok da gülünç oluyor.

Başakça Hanımın çok özen vererek, bir belgesel niteliğinde hazırladığı paylaşımında, ben de düşüncelerimi sunmak istemiştim sizlere. Kendisini uygar olarak gören zavallıların, doğayı acımasızca sömürmelerinden, katletmelerinden söz edecektim.

Taa... 1854 yılında, daha çevre bilinçinin tohumları bile bilinmezken, Duwarmish Kızılderililerinin Şefi, büyük düşünür SEATTLE'nin Amerikan Başkanına yazdığı o muhteşem mektubundan söz edecektim. Hem de beyaz adamın ''Kafa derisi yüzücüleri'', ''Vahşi'', ''İlkel'' olarak niteledikleri Kızılderililerinin Şefinin ''Uygar'' Beyaz Başkana içten anlatımla yazdığı o mektubu.
Sonra;
Yine bir kızılderili özdeyişini '' Son ağaç kesildiğinde, son hayvan öldüğünde, sular kirlendiğinde paranın yenecek bir şey olmadığını anlayacaksınız'' işleyecektim.
Ve yine çok bilinen bir söylemle ''Doğa bize dedelerimizden kalan bir miras değil, torunlarımıza bırakacağımız bir emanettir'' diyerek sonlandıracaktım.

Ben televizyon izlemiyorum. Hele haberler asla. Orada birçok yüzleri görüp, seslerini duydukca midem bulanıyor sanki. Doktorum sağlığım için bana yasakladı.Sakıncalı buluyor izlememi. Rastlantı sonucu bilgisayarda gördüm;

8 Nisan tarihinde Sayın Başbakanımız BM Orman Forumunda konuşmuş.
Hemde '' son ağaç kesildiğinde'' temasını işlemiş. O kadar güzel, anlamlı bir konuşma yapmış ki; Sanırsınız Yeşiller Partisinden, olmadı Greenpeace'nin ateşli bir üyesi.

Hoş çok alıştık böyle ikilemlere ama.
Hey Tanrım nelere kadirsin!..

Hepimizin bildiği bir kaç küçük eylemlerinden söz edeyim. Aslında sayfalarca yazmak geliyor içimden. Ancak uzatmayacağım, yalnız başlıklar olarak. İleride İnşallah her birini ayrı ayrı irdeleriz sizlerle.

* Ankara'nın akçiğeri, Atamızın yadiğarı, Atatürk Orman Çiftliği Yerleşkesinin Başkanlık Sarayı yapımı adına talanı. Önce 1. derece SİT alanından 3. derece SİT alanına dönüştürülmesi, 3. derece SİT alanından
çıkarılması, TOKİye devri ve 3000 den fazla emekle yetiştirilmiş ağaçın katledilmesi..

*2B denen rezillik.Sırf sorumsuzca para harcayabilmek için Orman niteliğini yitirmiş alanların orman rejiminden çıkarılması. (Bence hiç bir toprak ilim olarak orman niteliğini yitirmez ve Anayasanın 169. maddesi;
Orman sınırları daraltılamaz hükmü.)

* HES Hidroelektrik santralleri yüzkarası.

* Ali Ağaoğlu Maslak 1453 Projesi ve onun gibi birçok yüz kızartıcı örnek.

* 3. Köprü yapımı ile yok olacak orman dokusu. Belgrad Ormanı, Boğaziçi sırtları yağması.

* Sahillerin yağmalanması. Kıyılarda, ormanlarda izin irtifak hakkı verilen,
yada kaçak yapılan oteller, binlerce yazlık site.

* Ormanlık alanlarda işletilen maden ocakları, taş oçakları. (Kazdağı, Küre Dağı, Bergama, Efemçukuru altın madeni, Turgutlu Çaldağ krom madeni gibi onlarca ve binlerce, onbinlerce taş ocağı.)

Ve daha bir yığın iç acıtan gerçekler.


Mecliste bekleyen Çevre Koruma Tasarısı (ne biçim koruma ise) Milli Parkları, Tabiat Koruma Alanlarını, Kıyıları yapılaşmaya açan tasarı.
ÇED ( Çevre Etki Değerlendirmesi) raporu istenmesi koşulu kaldırılıyor.
Kültür ve Tabiatı Koruma Kurulunun özerkliği kaldırılıyor.

Tüm bunlar doğada onarılamayacak yitikler olacak.

Yazımın başında değindiğim gibi; Bazı güzel anlamlı sözler, bazı kişilere hiçmi hiç yakışmıyor.

Böyle dörtdörtlük paylaşımı için Başakça Hanıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz aakinaksoy'in Mesajına Teşekkür Etti.