Tekil Mesaj gösterimi
Eski 28.06.2022, 21:02   #3
Çevrimdışı
Psişik Tırtıl
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tüm Zamanların En İyi Film Noir (Kara film) ve Neo-Noir Filmleri

Out of the Past (1947)



Yönetmen: Jacques Tourneur
Senaryo: Daniel Mainwaring, James M. Cain, Frank Fenton


Jeff Bailey (Robert Mitchum) küçük bir kasabada benzincilik yapmaktadır. Ancak bir gün, pis işler yapan Whit Sterling (Kirk Douglas) ile karşılaşır ve esrarengiz geçmişinin peşini bırakmadığını anlar. Geçmişte Jeff, Whit tarafından tutulan bir özel dedektiftir. Whit’i yaraldıktan sonra 40 bin dolarını alarak Acapulco’ya kaçan sevgilisi Kathie (Jane Greer) ’yi bulmak için görevlendirilir. Ancak Kathie, öyle etkileyici bir kadındır ki Jeff’e Whit hakkındaki herşeyi unutturur. Whit’in yeni işi tabi ki Jeff için bir tuzak kurmaktır ama Jeff’in aldığı önlemler Whit’i daha beter bir tuzağa düşürür.

&&&


In a Lonely Place (1950)



Yönetmen: Nicholas Ray
Senaryo: Andrew Solt, Edmund H. North, Dorothy B. Hughes



Tehlike işareti, pek çok açıdan bir başyapıt niteliği taşır: kült yönetmen Nicholas Ray’in tek "en iyi" filmi olarak; benzersiz biçimde romantik ve kötü sonla bitmeye mahkum bir kara film olarak; Humphrey Bogart ve Gloria Grahame’in en iyi kişisel oyunculuklarını sergiledikleri bir vitrin olarak; ve Hollywood’un iç yüzünü en iyi ortaya koyan filmlerden biri olarak.

Saldırgan mizaçlı senaryo yazarı Dix Steele (Bogart), bir cinayetten sorumlu tutulur ama yan komşusu Laurel Gray (Grahame), suç işlendiği sırada onun orada bulunmadığına dair tanıklık eder. Bu durum ikisi arasında tutkulu bir ilişkinin başlamasına yol açar; ne var ki Laurel, Dix’in vahşi yanıyla karşılaşınca çok korkar ve cinayeti gerçekten onun işleyip işlemediği noktasında şüpheye düşer. Bogart, yıllar boyunca romantik sert adamları canlandırdıktan sonra, bu filmde kendi beyazperde kişiliğinin daha derinlerine iner ve Sam Spade’e ya da Rick Blaine’e yakışmayacak bir nevrotik keskinlik sergiler. Gerek hak edenlere gerekse etmemiş olanlara tekme tokat saldırdığı öfke nöbeti sekanslarında fazlasıyla korkutucu hale gelir.

Ray’in esrarlı görüntüleri ve neredeyse gerçeküstücü sayılabilecek şiirselliği, filmin karamsar temasına heyecan katar. Dorothy B. Hughes’un başarılı romanı senaryoya ilginç bir biçimde uyarlanmıştır: kitapta Steele gerçekten katil çıkar; ama senaryo, esas önemli olanın onun masum olup olmadığı değil bu masumiyetinin her an bozulabileceği olduğunu gösterdiğinden daha iç karartıcı bir sonla biter.



&&&


The Big Heat (1953)


Yönetmen: Fritz Lang
Senaryo: Sydney Boehm, William P. McGivern



Ünlü Alman yönetmen Fritz Lang’in 1953 yapımı artık bir klasik olan “The Big Heat” filmi, Film Noir ile Mafya temasının iç içe geçişinin güzel örneklerindendir.

&&&

The Maltese Falcon (1941)



Yönetmen: John Huston
Senaryo: John Huston, Dashiell Hammett


Özel dedektif Sam Spade, ortağı Miles Archer ve sekreterinden oluşan dedektiflik bürosunda her gün sıradan ve bilindik işlerin peşinde koşarken müşteri olarak gelen Brigid O'Shaughnessy'nin hayatlarına girmesi ile herşeyin değişeceğinden habersizdir.

Brigid, kardeşinin birlikte kaçtığı belalı sevgilisini bulmaları için iki dedektifi tutunca Archer, adamı bulmak için hemen peşine düşer. Fakat ortağının bu yolculuk sırasında gizemli bir şekilde öldürülmesi sonucu, Brigid'in aslında yalan söylemiş olduğu ortaya çıkar. Bütün bu yalanların uzandığı nokta, Malta Şahini adlı paha biçilmez bir heykele ulaşabilmektir. Sandığından çok daha büyük bir belanın içine batmış olduğunu anlayan Sam için artık sadece kendisini kurtarmak vardır.


&&&


Gilda (1946)




Yönetmen: Charles Vidor
Senaryo: E.A. Ellington, Jo Eisinger, Marion Parsonnet



Arjantin'e yeni gelmiş olan kumarbaz Johnny Farrell, sinsi Ballin Mudson sayesinde ölümden kurtulur. Buenos Aires'te kanundışı bir kumarhanenin sahibi olan Mudson, Farrell'i zaman içinde sağ kolu yapar. Ortak bir vicdansızlık, arkadaşlıklarının da temelidir. Mudson çıktığı bir yolculuktan yanında karısı Gilda ile döndüğünde dostlukları da bozulmaya başlayacaktır; zira Farrell, dayanılmaz bir cazibe kaynağı olan Gilda'yı yıllar önce tanımış ve ondan nefret etmeyi öğrenmiştir.

Farrell ile Gilda arasındaki ilişki, duyguların ağır bir muharebe alanıdır adeta. Mudson ortadan kaybolunca herşey daha da tuhaflaşır.

Gilda, hiç kuşkusuz, güzeller güzeli Rita Hayworth'ın en unutulmaz rolü. Film-noir türünün bu harika başyapıtında, Hayworth, Glenn Ford ile birlikte belleklerden çıkmayacak bir performans sergiliyor.
__________________
ayakkabı kutusuna,
sakladım
tüm göçebeliğimi
  Alıntı ile Cevapla
Psişik Tırtıl'in Mesajına Teşekkür Etti