Tekil Mesaj gösterimi
Eski 15.03.2017, 20:42   #1
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Ölüm Taciri | Basil Zaharoff







İngiltere’nin "Sir" unvanı verdiği; Fransa’nın Legion d’Honneur nişanı taktığı; Oxford ve Sorbonne üniversitelerinde edebiyat kürsüleri açtıran; Balzac Edebiyat Ödülü’nü kuran "ölüm taciri" Basil Zaharoff, ticaret hayatına İstanbul’da genelevde başladı.

27 Kasım 1936.

Paris yakınlarındaki Balincourt Şatosu. Şömineli odanın her yanına savrulmuş binlerce káğıt belge vardı. Belgelerin çoğunluğu Monaco-Monte Carlo’daki kumarhanesinin evrakıydı. Son işi olan kumarhaneyi rekor fiyatla satıp şatosuna sığınmıştı.

Başbakanlarını elinde oynatan 87 yaşındaki bu yaşlı adam, artık dış dünyayla teması kesmişti. Zaten, onca yılın yorgunluğunu bacakları da taşıyamaz hale gelmişti; tekerlekli sandalyeye mahkûmdu.

Odaya saçılmış belgeler arasında, silah ticaretinden petrol pazarlıklarına kadar, kirli ilişkilerini ortaya çıkaracak deliller vardı. Belgeleri şömineye atıp yakmaya başladı. Sahip olduğu bilgiden korkuyordu...

Çünkü:

Birkaç ay önce Londra ve Paris gazetelerinde "Hatıralarını yazıyor" diye haberler çıkmıştı. Bu haberler bir dönem sıkı ilişki içinde olduğu devletleri ürkütmüştü.

Gazete haberlerinden birkaç gün sonra hizmetçisi bazı evrakla sırra kadem basmıştı. İki gün sonra Paris polisi, hizmetçiyi evrakı bir yabancıya satarken yakalamıştı. "Yabancı" önemsiz biriydi! "Hizmetçi" de salıverildi. Mesajı almıştı. Kitap yazması istenmiyordu.






Babasıyla aynı adı taşıyan Basil Zaharoff, Muğla’da dünyaya geldi. Aslen İstanbulluydular. 19. yüzyıl başlarındaki Yunan ayaklanmalarının İstanbul’da başlarına bela açacağını düşünüp Odesa’ya göç etmişlerdi. Burada isimlerini değiştirip Rus adı almışlardı:

"Basileios Zacharias", "Vasil Zaharoff" oluvermişti! "Vasil" zamanla "Basil" olacaktı.

ZaharoffAilesi’nin bu zorunlu göçleri ve aldıkları isimler dolayısıyla Yahudi oldukları konusunda iddialar vardır. Ne kadar doğrudur bilinmez ama baba Basil Zaharoffun mezarı İstanbul-Büyükada’daki Fener Rum Patrikhanesi’ne ait mezarlıktadır.

Odesa’ya zorunlu göçten sonra Zaharofflar, 1840 yılında İstanbul’a geri döndü. Oğulları Basil Zaharoff dünyaya geldiğinde ise yeni ikametgâh adresleri Muğla’ydı. Basil Zaharoff, ailesiyle birlikte 6 yaşına kadar Muğla’da yaşadı. Sonraki adres, yine İstanbul oldu. Fener-Balat’a yerleştiler. Niye bu kadar sık göç ettikleri konusunda sağlıklı bilgi yoktu.

Zaharoff, İstanbul’da bir misyoner İngiliz okuluna verildi. Ailenin tek çocuğuydu. Geçim yükünü küçük yaşta omuzladı. Hem okula gitti, hem çalıştı.

Paul Brancafort, Alain Decauxve Von Christiangibi Zaharoff’un biyografisini kaleme alan yazarlara göre, Tatavla/Kurtuluş’taki Rum genelevlerinde çığırtkanlık yaptı. İngilizce bildiği için özellikle yabancı gemicilerin geneleve gitmesine yardımcı oldu. Bu fuhuş hizmeti karşılığında, adam başı 10 kuruş aldı.

Galata’da kumaş tüccarı dayısı Sevastopulos, yeğeni Zaharoffun genelevde çalışmasından hoşnut değildi. Yanına aldı. Zaharoff zamanla başarılı olup, dayısıyla ortak oldu. Tefecilik yapmaya başladılar. Galata Borsası’nda oynadılar.

Osmanlı maliyesi 1874’te dış borçlarını ödeyemeyip iflas ettiğini açıklayınca Zaharoff, dayısının bir iş için Odesa’ya gitmesini fırsat bildi ve kasadaki paraları alıp Londra’ya kaçtı.

Dayısı yeğeninin peşini bırakmadı; İstanbul ve Londra’da dava açtı. Ticari ortaklığını ispat eden Zaharoff, 100 pound karşılığında beraat etti.


Zaharoff'un 1874'de İngiliz mahkemesine çıkması ile ilgili zamanın,

Ulusal Polis Gazetesi'nden resim.


Bu olay sonrasında Atina’ya yerleşti.

Zaharoff, Atina’da yaşamını değiştirecek (kendi ailesi gibi İstanbul kökenli) zengin bir işadamıyla tanıştı: Stefanos Skuludis.

Gelecekte Yunanistan’ın Başbakanı olacak Skuludis, bu gözüpek soydaşını İngiltere’nin önde gelen silah şirketlerinden "Nordenfeldt Silah Sanayi"nin sahibi İsveçli Torsten Wilhelm Nordenfeldt ile tanıştırdı. Nordenfeldt, sekiz dil bilen iş bitirici-becerikli Zaharoff’tan çok etkilendi. Onu "Doğu İşleri Temsilcisi" yaptı.

Zaharoff’un "ölüm tacirliğine" ilk adımını attığı o dönemde; Avrupa, Balkanlar, Osmanlı, Rusya adeta kaynıyordu. 1877’de Yunanistan’ın Osmanlı’ya saldırmak için, asker sayısını 22 binden 44 bine çıkarması Zaharoff’un şansı oldu!

Sadece legal yollarla satış yapmıyordu; Balkanlar’da Osmanlı’ya karşı ayaklanan milliyetçi gruplara da gizlice silah satıyordu. Bu arada Osmanlı’ya da silah satıyordu! Çok başarılıydı. 1885 yılında Nordenfeldt’e ortak oldu!

Zaharoff’un silah dünyasında hızla yükselmesinin bir nedeni de, 19. yüzyılda savaş anlayışı ve teknolojisindeki büyük değişimlerdi. Savaş gemilerinde buhar enerjisinden yararlanmaya başlanınca güçlü zırhlara ve büyük toplara sahip dretnotlar savaş sahnesine çıktı. Kara savaşları için ise çok daha isabetli ve seri atış yapan silahlar, toplar üretilmeye başlandı.

Top üretiminde bir numara Nordenfeldt idi.

Ancak:

1888’de, dakikada 600 mermi atan dünyanın ilk makineli silahını bulan Amerikalı mühendis Hiram Maxim, Zaharoffun satışlarını düşürdü.


Hiram Maxim otomatik- makineli silahın tetiğinde



Z
aharoff, iş bitiriciliğini burada da gösterdi; mühendis Hiram Maximi Nordenfeldt’e ortak etti. Fakat Nordenfeldt şirketinin sahibi İsveçli Torsten Wilhelm Nordenfeldt artık Zaharoffile başa çıkamıyordu; onun oyunlarından bıkmıştı. 1890’da ortaklığı bozmakla kalmadı, Londra’dan ayrılıp Paris’e yerleşti. Zaharoffyola Hiram Maximile devam etti; daha sonra İngiliz Vickers silah şirketiyle ortaklık kurdu. Ve zamanla bu şirketi de tamamen ele geçirdi.

Dünya 20. yüzyıla ordularını yeniden yapılandırarak girdi. Bu modernleşme çabaları, Zaharoffun zenginliğine zenginlik kattı. Sadece top, mermi, makineli tüfek satmadı; teknoloji geliştikçe o da buna uyum sağladı; artık denizaltı bile pazarlamaya başladı. Dünyada ilk denizatlıya sahip olan ülke hangisiydi dersiniz; Yunanistan.

Yanlış anlaşılmasın, Rum Zaharoffiçin dost-düşman ülke yoktu; Osmanlı’ya da denizaltı sattı, Rusya’ya da!

Zaharoff'un Osmanlı'ya sattığı ilk denizaltı olan ''Abdülhamit'' su yüzeyinde - 1887




Paranın ne dini, ne milleti vardı!

İngilizlerin Afrika’yı sömürgeleştirme operasyonları (Boer Savaşı); Rus-Japon Savaşı; Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı "ölüm taciri" Zaharoffun olağanüstü para kazanmasına fırsat verdi.

I. Dünya Savaşı boyunca Zaharoff, 100 bin makineli tüfek, 2 bin 328 top, 90 bin mayın, 22 bin torpil, 4 savaş gemisi, 3 zırhlı kruvazör, 53 denizaltı, 3 destek gemisi, 62 hafif gemi ve 5 bin 500 uçak sattı! O tüm zamanların en başarılı silah tüccarıydı!

Çanakkale Savaşı’nda İngiliz Donanması’na ait birçok zırhlıyı o satmıştı. Boğazda İngiliz gemilerini batıran topları İzmit Tersanesi’nde üretip Osmanlı’ya satan da yine oydu!

Tüm bu silah satışları sadece ticari başarıyla açıklanamazdı. Satış patlamaları yapan silah tekelleri, politik gücü de ellerine geçirerek devletler üzerinde denetimlerini artırdı.

Zaharoff tarafından kullanılan bir isim. (Rusya'da)

Zamanın en iyi Rus balerini Mathilde Kschessinska- 1900

Şu belin inceliğine bakar mısınız



__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti