Tekil Mesaj gösterimi
Eski 26.12.2011, 00:42   #9
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye’de İslam, Hıristiyanlık ve Museviliğin 70 Kutsal Abidesi

Taksiyarhis Kilisesi

Balıkesir
Fotoğraf: Erdem Yavaşca


Ayvalık’ın Alibey (Cunda) Adası’nda çok sayıda kilise ve manastır bulunuyor. Kiliselerin en büyüğü 1873 yılında 1300 metrekarelik alanda inşa edilen Taksiyarhis Kilisesi. İşlemeli taşlarıyla dikkat çeken Aşağı Çeşme sırasındadır. Kilisenin bulunduğu mahalle, Hıristiyanlar ile Müslümanların birlikte yaşadığı kentin ilk mahallesi olarak biliniyor.

Kilise içteki mermer işçiliği, dini konuları içeren tavan süslemeleri, İsa’nın doğumundan ölümüne kadar anlatıldığı resimleri, balık derisi üzerine yapılmış azize portreleri ile kentin halen bozulmamış en dikkate değer yapısı.
Balıkesir
Fotoğraf: Erdem Yavaşca


Taksiyarhis Kilisesi’nin büyük çanı Bergama Müzesi’nde sergileniyor.

Şunu da belirtmeden geçmeyelim ki Cunda’nın mucizeleriyle ünlü bir de tarihi manastırı var: Aslında bir burun olduğu halde “Tımarhane Adası” diye ünlenen mevkideki Ayia Paroskevi Manastırı. Buraya “Tımarhane Adası” denmesinin bir nedeni de bu manastırın psikolojik rahatsızlıklara iyi geldiği inancı.


Ulu Cami

Bursa


Atatürk Bulvarı’nda. Orhan Bey tarafından 1326’da alındıktan sonra başkent yapılan Bursa’daki tarihi cami ve mescitlerin sayısı yüzlerle ifade edilebilir.

Mimarisi, ahşap işçiliği ve duvarlarını süsleyen hat örnekleriyle Ulu Cami’nin Bursa’daki eserler arasında özel bir yeri var.

Ulu Cami, Sultan Yıldırım Bayezit tarafından 1396– 1400 yıllarında yaptırıldı. Dikdörtgen planlı ve üç büyük giriş kapısı olan çok kubbeli camilerin en büyük ve en anıtsal örneği olarak biliniyor.

Caminin on iki kare ayağa ve kesme taştan yapılmış kalın beden duvarlarına oturan yirmi kubbesi var. Cami 56x68 metrelik alana yayılıyor. Camiyi beş bölüme ayıran dörderden üç sıralı 12 tane dört köşeli kalın sütun, beşerden dört sıra halindeki sekizgen kasnaklara oturan 10.60 metre çapındaki 20 kubbeyi taşıyor. İkinci sıranın ortasındaki kubbe açık olup camekânla örtülü. Bu kubbenin altında, on altı musluklu, on altı köşeli havuzu ve üç çanaklı fıskiyesiyle 19. yüzyıl eseri şadırvan görülür. Caminin iki minaresi kuzey cephesinin köşelerinde, mermer kaideler üzerinde yükseliyor. Minareler tuğlalarla örülmüş. Kuzeydoğudaki minare I. Mehmet zamanındaki onarımda eklendi.

1855’teki depremde iki minaresi ve yedi kubbesi yıkıldı. Abdülmecit döneminde onarıldı.

Oyma desenlerle işlenmiş ahşap kapıları ve duvarlarını süsleyen hat sanatının seçkin örnekleriyle Bursa Ulu Camii ününü hak ediyor.

“Mevlid” yazarı Süleyman Çelebi bu camide imamlık yaptı.

Yeşil Cami

Bursa
Fotoğraf: Fatih Özenbaş

Yeşil Caddesi’nde, Yeşil Türbe karşısında.

Yeşil Cami, 1419-1424 yılları arasında I. Mehmet (Çelebi) tarafından yaptırıldı. Cami adını süslemede kullanılan fi ruze ve yeşil çinilerden alıyor. Çini süslemeler caminin en önemli özelliği aynı zamanda.

Yeşil semtine adını veren caminin mimarı Hacı İvaz Paşa’dır.

Yeşil Cami tamamen kesme taş ve mermer kullanılarak inşa edildi. Mermer taçkapısı zengin bezemeler ve yazılarla kaplı. İki kubbe ile örtülü ana mekânın ilk bölümündeki havuzun fıskiyesi de yekpare mermer. Ortadaki kubbenin çapı 11.80, yüksekliği 24.80 metre, kıbledeki kubbenin çapı ise 10.40, yüksekliği 22.80 metre.

Yeşil Cami’nin giriş cephesinde son cemaat yeri olmamakla birlikte, beden duvarındaki üzengi taşlarından, beş gözlü bir son cemaat yerinin yapılmadan bırakıldığı anlaşılıyor. Bu cephenin iki ucundan yükselen minareler ise 19. yüzyıldan kalma.

Caminin mermer kaplı cephelerindeki pencere söveleri, kemer tablaları, cemaat yerine bakan üst kattaki maksureleri, cümle kapısının çevresi kabartma yazılarla, rumilerle ve kıvrıkdallarla zengin bir bezemeye sahip. Caminin üç duvarının yanı sıra üç mahfi linin duvarları da çinilerle kaplı. Eni altı, yüksekliği 10.5 metreyi bulan mihrap da döneminin çini sanatının görkemli örnekleriyle bezeli.

Caminin inşaatı sürerken Edirne’de 1421’de attan düşerek 34 yaşında ölen Sultan Çelebi Mehmet, Yeşil Cami’nin karşısında, yapımı ölümünden 40 gün önce biten kendi yaptırdığı Yeşil Türbe’de toprağa verildi. Türbe caminin güneyindeki terasın üzerinde. Yeşil çinileriyle Bursa’nın her yerinden görülen türbe şehrin sembolü sayılıyor. Türbenin 1855’teki depremde yıkılan kubbesi, Bursa Valisi Ahmet Vefi k Paşa tarafından 1863’te yaptırıldı. Son onarım ise 1946-48 yılları arasında yapıldı. Türbede I. Mehmet’in ailesinden sekiz kişinin daha sandukası var. Asıl mezarlar alt kattaki cenazelik bölümünde.

Cami, batısındaki medrese (Türk İslam Eserleri Müzesi), güneydoğusundaki imaretle birlikte yapı topluluğu Yeşil Külliye olarak anılıyor.



Yazır Camii
Denizli
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Acıpayam ilçesine 15 kilometre mesafedeki Yazır köyünde.

Yazıtından 1801 yılında Ömer Ağa tarafından yaptırıldığı anlaşılıyor. Kareye yakın dikdörtgen planlı yapının çatısı kiremitle örtülü. Ana mekânı iki dizi ahşap sütun üç bölüme ayırıyor. Caminin içini iki dizi pencere aydınlatıyor. Caminin minberi ve minaresi yakın zamanda eklendi.

Yapı, mimarisinden çok süslemeleriyle ilgi görüyor. Barok üsluplu caminin içini boydan boya süsleyen panolarda üzüm, ağaç ve gül, lale, karanfi l gibi çiçek motifl eri dikkat çekiyor. Gül ve yapraklarla bezeli ahşap tavan çok küçük panolara ayrılmış durumda.


Ulu Cami

Diyarbakır
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Surların ortasında, Harput Kapısı yakınında, Mesudiye ve Zinciriye medreselerinin arasında.

Kaynaklarda Diyarbakır 639 yılında Müslüman Araplar tarafından işgal edildiğinde, şehrin en büyük kilisesinin kısmen camiye çevrildiği geçer. Bu, Ulu Cami’dir ve bu hesaba göre de aynı zamanda Diyarbakır’ın en eski camisidir. Bazı kaynaklara göre ise Anadolu’daki en eski cami unvanını da taşıyor.

Diyarbakır
Fotoğraf: Fatih Pınar


Daha sonraki dönemlerde de çevresindeki yapılarla birlikte onarım gördüğü biliniyor. Nitekim Diyarbakır Ulu Camii’nde, çeşitli dönemlerde yapılan değişikliklere ilişkin birçok kitabe bulunuyor.

Plan itibarıyla Şam’daki Emeviye (Ümeyye) Camii’nin Anadolu’daki bir yansıması olarak görülen yapı, Müslümanlar tarafından “5. Haremi Şerif” olarak kabul görür. Haremi Şerif; başlangıçta Mekke’de Kâbe’ye ve Medine’de Hz. Muhammed’in gömülü bulunduğu yere verilen unvandı. Bu sıfat daha çok peygamberlerin kabrini nitelemekle birlikte, Kudüs’teki Mescidi Haram ve Mescidi Aksa için de kullanıldı. Diyarbakır Ulu Camii’nin beşinci sırada bu sıfatla anılmasının nedeni, Diyarbakır’ın 7. yüzyılda Araplar tarafından alınması olsa gerek. Daha sonra tekrar Bizans hâkimiyetine giren şehir, 958 yılında Selçuklularca fethedildi. Arada Timur ve Safevi istilalarını gören Diyarbakır 1515 yılında I. Selim (Yavuz) tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.
  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.