Tekil Mesaj gösterimi
Eski 06.06.2010, 14:43   #26
Çevrimdışı
saya35
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Çözüldü Cevap: Pazar yazıları...

Hangisi daha yakın: Gemideki İsrailli mi? ABD’deki Hocaefendi mi?

Kim ne derse desin: Mavi Marmara’nın Gazze’ye yelken açması, son yılların en büyük sivil itaatsizlik eylemidir.
Kim sahip çıktı; ne slogan atıldı; bunlar detay...
Gemide tanıdıklarım var; vicdanlarına kefilim.
Eylemleriyle herkesi, hatta on yıllardır İsrail’i şımartmış Washington’u bile karşı tavır almaya zorladılar.
Az şey değildir.
* * *
İlk haftanın sonunda eylemin bilançosuna bakıldığında kazanç hanesine yazacak çok şey var:
Birincisi, can pahasına dünyanın dikkatinin Gazze ablukasına çekilmiş olmasıdır.
İkincisi, İsrail vahşetinin naklen sergilenmiş oluşu...
Bir başka kazanç, geminin bir “uluslararası dayanışma kadırgası” haline dönüşmesi oldu.
Gemide Yunanlı aktivist de vardı; İsrail Parlamentosu’ndan milletvekili de; Hıristiyan din adamı da...
Filistin bayrağı taşıyan Türkler kadar, New York’ta elde Türk bayrağıyla gösteri yapan Hasidik Yahudileri de vicdanın dini olmadığını kanıtlar gibiydiler.
Washington’un tedirginliği dün Pensilvanya’da verilen demece de yansımıştı.
Sanıyorum gönüllüler, Gazze eylemini New York’taki Hasidik Yahudi’nin, Hocaefendi’den daha iyi anlamış olmasını biraz hayret, biraz ibretle karşılamışlardır ki bunu da bir kırılma anı olarak kazanç hanesine yazıyorum.
* * *
Eylemin asıl başarısı, “medeniyetler çatışıyor” denilen bir çağda farklı dinden, ayrı milliyetten insanların, vicdan temelinde dayanışmasının mümkün olduğunu göstermesidir.
Bunu gölgelemeye dönük hatalar da olmadı değil:
Bazıları “Vereceğimiz destek Hamas’ı güçlendirir” diyerek Filistin’in haklı davasına uzak durdu.
Bazıları “Filistin’in haklı davasına zarar verir” diye Hamas’ın da insan haklarında çuvalladığını söylemeye çekindi.
Bazıları “İHH’yı övmüş olmayalım” diyerek eylemin başarısını görmezden gelmeye çalıştı.
Bazıları “Eylemin başarısını görmezden gelmeyelim” diyerek Mavi Marmara’nın koruma zaafını söylemekten kaçındı.
Bazıları “Bu vesileyle Yahudi düşmanlığını yayalım” derken eylemi destekleyen Yahudileri gizledi. Türkiye’de yaşayan Musevileri tedirgin etti. Böylece belki de ilk kez uluslararası çapta yankı yaratmış “bir insan hakkı davası”nı dar “bir İslam hakkı davası” boyutunda küçültmeye çalıştılar.
Buna rağmen olmadı.
Eylem, Dışişleri’nin baştan beri söylediği gibi, “Türkiye ile İsrail arasında bir mesele” gibi değil, “İsrail’le dünya, hatta İsrail’le insanlık arasında bir sorun” olarak görüldü.
* * *
Bundan sonrası da önemli:
Hareket, son günlerde olduğu gibi bir “İslami direniş” havasına sokulursa ilk heybetini yitirecektir.
Eylemciler, burada yakaladıkları uluslararası dayanışma ruhuna ve eylemin “dinler üstü” tabiatına bağlı kaldıkça, mesela İsrailli muhaliflerle, Hıristiyan direnişçilerle yakınlaştıkça hem Batı’nın hem Doğu’nun desteğini alacak ve Siyonist hükümeti yalnızlaştıracaklardır.
Bu yönde ilk işaret, İskenderun’da papaz Padovese’nin katledilişini lanetlemek ve cenazesini Mavi Marmara şehitleri kadar içtenlikle sahiplenmek olabilirdi.
Ne yazık ki, orada benzer bir hassasiyet göremedik.


Can Dündar
Milliyet


__________________
İnsanlığın haline baktığın zaman, Nuh'un gemiyi kaçırmamış olmasına üzülmemek elde değil.
Mark Twain

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz saya35'in Mesajına Teşekkür Etti.