Tekil Mesaj gösterimi
Eski 05.01.2013, 02:16   #1
Çevrimdışı
Efruz
Dost Nâzım

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart İsviçre | Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimiz İçin

Konunun bir kısmı çeviri, bir kısmı da rehberden yazdıklarım. Dikkat etmeye çalıştım ama gözümden kaçan harf hataları, devrik cümleleri mazur görün lütfen (:










Önemli kültürel ve doğal kaynaklara sahip olmasının yanı sıra, pek çok zıtlığı bir arada barındıran İsviçre, 21. Yüzyılın başında büyük gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçiyor. Birkaç yıl öncesiyle kıyaslandığında eksiklikleri olmasına karşın, yine de yeni düşüncelere fırsat tanıyan ülke geçmişini ve geleceğini uzlaştırma çabasında.







İsviçre’ de, dorukları daima karla kaplı Alpler’i karaçam ormanları örter, azgın akıntılar buz gibi suları ayna gibi berrak göllere taşır. Bazen yemyeşil vadilerde besili ineklerin boyunlarındaki çanların sesleri yankılanır. Birçok yerde karşınıza, manzaraya masalsı bir hava katan görkemli şatolar çıkar. Yazları bütün balkonlar ve pencereler sardunyalarla süslüdür.






Hiçbir harita neredeyse üçte ikisi dağlık arazi olan İsviçre’nin coğrafyasını tam olarak yansıtamaz. Bazı zirveler 4500 m’den daha yüksektir. Matterhorn efsanesi ile görkemli Eiger, Mönch ve Jungfrau zirvelerinin oluşturduğu dağ sırasının büyüsüne kapılmamak mümkün değildir. Doğuya doğru, Graubünden yamaçları üzerinde yer alan Arosa, Davos ve Sankt Moritz kayak merkezleri güzelliğiyle nefes keser. Güneydoğuda uzanan Alpler ile kuzeydoğudaki Jura’nın yer yer kayalık, yer yer otlak bölgeleri arasında kalan verimli ovalar Cenevre ve Konstanz gölleri çevresinde bir alana yayılmıştır.Büyük şehirler ve konfederasyonu oluşturan 7,5 milyonluk nüfusun büyük bir bölümü endüstrileşen, ancak pastoral niteliklerini kaybetmeyen bu dar kuşak içinde yaşar.

Dağlık bölgelerde buzul iklimin, en güneydeki İtalyan esintili Ticino’daysa neredeyse Akdeniz ikliminin yaşandığı İsviçre’deki farklılıklar coğrafi yapı ve iklimle sınırlı kalmaz. Farklı kültürel unsurlar, güçlü komşularla çevrelenmiş bu dilsel kesişme noktasında bir aradadır. Temel üç dil ülkenin resmi dilleri olarak kabul edilmiştir. Nüfusun % 65’i bir Alman lehçesi olan Schwyzerdütsch konuşurken, % 19’u anadillerinin Fransızca, % 10’u da İtalyanca olduğunu iddia eder. Bazı Graubünden vadilerinde konuşulan dördüncü ulusal dil Romanş (%1) ise bu dili konuşanların azmi sayesinde hayatta kalmıştır. Her topluluğun kendisine özgü geleneği, edebiyatı, yemek kültürü ve yaşam tarzı vardır. Ancak bazıları kurumsallaşmış, bazıları daha gizli ama hiçbiri kolay hayata geçmemiş kültürel etkileşimler canlı bir mozaik olan İsviçre’yi bir arada tutar.







Doğrudan Demokrasi

İsviçre’nin yönetim biçimi doğrudan demokrasidir. Konfederasyonu oluşturan 26 kanton ve yarı kanton gibi, 3000’i bulan şehir ve kır komünü de dikkate değer bir otonomiye sahiptir. Yerel ve ulusal düzeyde yeni yasalar önermek ya da eski düzenlemeleri yürürlükten kaldırmak için çoğunluğun inisiyatifine ve referandumlara başvurulur. Bütün bu mekanizmalar siyasi aygıtların işlemesini hantallaştırmakta ve bunun sonucu olarak da karar verme süresi yavaş işlemektedir.

İsviçre, tıpkı temsil sistemine dayanmayan bir parlamento biçimi seçtiği gibi, ordusunu da milislerden oluşturmuştur. 42 yaşın altındaki her erkek askerlik yapmakla yükümlüdür. Kulağa garip gelebilir, ama tarafsız ve barış yanlısı İsviçre her türlü saldırıya gerektiğinde karşılık vermeye hazırlıklıdır. Ülkenin çeşitli yerlerindeki vadilerde tanksavarlar, sığınaklar ve uçak pistleri gizlenmiştir.

İsviçre’de yürütme yetkisi, parlamento tarafından seçilen yedi “erdemli kişi”den oluşan kabinenin elindedir. Bu sistemle, hem kantonlar hem de siyasi partiler arasındaki güç dengesi korunur. Kabine üyesi yedi kişi sırayla konfederasyon başkanlığı görevini üstlenir. Her başkanın görev süresi bir yıl olduğu için ortalama bir yurttaşın o an kimin başkan olduğunu anımsaması biraz zaman alabilir.





Tarafsız Ama İlgisiz Değil

İsviçre, 1863 yılında Henri Dunant’ın Cenevre’de Kızılhaç’ı kurmasıyla uluslararası alanda tanında. Ülke o zamandan beri Lenin’in Soljenitsin’e kadar pek çok önemli mülteciye sığınma hakkı tanımıştır.

İlk kez Cenevre’de toplanan Milletler Cemiyeti, zamanlar Birleşmiş Millletler’in Avrupa’daki merkezi haline geldi. Fakat ne ilginçtir ki, İsviçre tarafsızlığının tehlikeye düşmemesi için 2002’ye kadar Birleşmiş Milletler üyesi olmadı.
  Alıntı ile Cevapla
17 Üyemiz Efruz'in Mesajına Teşekkür Etti.