Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Bir Yudum İnsan > Sosyal Bilimler

Sosyal Bilimler Sosyoloji, felsefe, hukuk


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 12.02.2009, 19:39   #1
oneyouu
Ziyaretçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart İnsan Hakları Kavramı | Korunması | Tarihi ve Gelişimi

İnsan Hakları Kavramı | Korunması | Tarihi ve Gelişimi

Her bireyin doğuştan kazanılmış temel hakları olduğu düşünüldüğünde ülkesel farklılıkların bireyin belirli haklardan yararlanamama sonucu doğurmaması, her bireyin uluslararası standartlarda belirli haklardan yararlanması gerekmektedir. Çeşitli sözleşmelerle güvence altına alınan hakların etkin denetiminin temini için ise birçok denetim mekanizmaları geliştirilmiştir. Bu belgelerden en önemlisi İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesidir. Bu sözleşmenin oluşturduğu denetim organları önünde ülkemiz ile ilgili ihlal iddiaları ve bu organlarca tespit edilen ihlaller bu hakların uygulanmasında ülkemizde bazı eksikliklerin olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu alandaki son Avrupa belgesi ise gelecekte Avrupa Birliği Anayasası olacak Avrupa Temel Haklar Şartı'dır.

İnsan hakları ve özgürlükler, pozitif hukuk sınırlarını taşan özelliklere sahiptir. İnsan hakları, hukukça çerçevelenmiş veya güvencelenmiş beşerî ayrıcalıklardır. İnsan haklarını vermek, hukuku özgürlüğün hizmetine sokmaktır. İnsan hakları ve özgürlükler büyük ölçüde örtüşürler.[1] [1] İnsan hakları, insanın yüce bir varlık olmasından kaynaklanan, onun kutsal ve dokunulmaz bir varlık olarak bizatihi varlığına bağlı bulunan değerler bütünüdür.[2] [2] İnsan hakları, yasalar gözünde bireyin önceliğinin ve üstünlüğünün savunulması ilkesinin sonucudur İnsan haklarının kavram olarak gelişmesinde Rousseau, Montesquieu, Locke gibi düşünürlerin önemli etkisi olmuştur. Rousseau, bireysel özgürlüklerle toplumsal yaşamın gereksinimlerini uzlaştırmaya çalışmış, görüşleri Fransız İnsan Hakları Bildirgesine kaynak olmuştur. Locke da, hükümetlerin keyfi yönetime kayma olasılığına karşı bireylerin garanti altına alınmasını savunarak siyasî liberalizmin temellerini atmıştır.[3] [3]

İnsanın kişiliğine bağlı ve sosyal bir varlık olması dolayısıyla sahip olduğu soyut ve değişmez nitelikteki yetkiler demeti olarak da tanımlanan[4] [4] insan hakları ve bu haklar arasında bulunan sanık hakları uluslararası planda çok eski tarihten bu yana korunmuş bulunmaktadır. Batıda insan haklarının korunması ve sanıklara ceza kovuşturması sırasında bazı hak ve güvencelerin tanınması ile ilgili ilk hükümlerin sınırlı da olsa 1215 tarihli Magna Carta Libertatum’da (Büyük Hürriyet Fermanı) yer aldığı kabul edilmektedir. Bu düzenlemelere göre[5] [5] kraliyet hakimlerinin bakması gereken davalara hiçbir şekilde memurlar bakamayacak[6] [6] ; özgür kişilerin mal ve can güvenliklerine bağlı bulundukları mahkemelerin yasalara uygun bir kararı olmaksızın dokunulamayacak yani mahkeme kararı dışında tutuklama, hapis, sürgün, mal müsaderesi yapılamayacak, cezalar suçun ağırlığı ile orantılı olacakt8] [8] .

Amerikan Haklar Bildirileri’nin ilanından kısa bir süre sonra Fransız İhtilali ile birlikte ilan edilen 1789 İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi, Amerikan Haklar Bildirileri’ne nazaran büyük bir yenilik ve değişiklikler getirmemesine rağmen bu bildiri üslubunun daha berrak, çekici olması, genel olarak kullanılan formüllerin daha evrensel nitelik taşıması ve bildirinin o dönemde İngilizce’ye göre daha yaygın bir dil olan Fransızca olarak kaleme alınmış olmasından dolayı Amerikan Haklar Bildirileri’ne göre daha çok ünlenmiş, daha büyük etki yaratmış ve daha etkin bir şekilde yayılmıştır. Birleşmiş Milletler Antlaşması insan haklarını ve temel hürriyetlerini sadece anmakla yetiniyor, ancak bunları teker teker belirlemiyor ve açıklamıyordu. Bu eksiklik Birleşmiş Milletler bünyesindeki İnsan Hakları Komisyonu’nca hazırlanan, 10 Aralık 1948 günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca kabul ve ilan edilen, insanlık tarihinin sayılı belgelerinden olan, insanlığın gelişme süreci içinde bir dönüm noktasını simgeleyen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ile giderilmiştir[9] [9] . İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, dolayısıyla bu belge ile düzenlenen haklar hukuki yönden bağlayıcı değildir. Bu bildiriyi ve bildiride sayılan hakları tanıyan devletlere herhangi bir yükümlülük getirmez. Bildirinin bu özelliği onu benzer hükümleri ihtiva eden İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesi’nden farklı kılan en büyük özelliğidir.

İNSAN HAKLARI AVRUPA SÖZLEŞMESİNİN İÇ HUKUK DÜZENİ İÇERİSİNDEKİ YERİ

10 Mart 1954 gün ve 6366 sayılı onay yasası ile iç hukukumuzun bir parçası haline getirilen İHAS’nin iç hukukumuzdaki yeri ve iç hukukumuza etkileri Türkiye’nin 21 Nisan 1987 tarihinde bireysel başvuru hakkının, 27 Eylül 1989 tarihinde İnsan Hakları Divanı’nın zorunlu yargı yetkisinin tanınması ile daha bir önemli olmuştur. Zira bu gelişmeleri takiben ard arda yapılan başvurular neticesinde gelen ihlal tespitleri ile birlikte ortaya çıkan aykırılık durumlarında İHAS’nin ne şekilde uygulanacağı meselesi ile karşı karşıya kalmaktayız. Uluslararası sözleşmelerin iç hukukta kurallar kademelenmesi içerisindeki yeri ile ilgili genelde kabul görmüş iki görüş mevcuttur. Bazı ülke anayasaları uluslararası anlaşmaları iç hukukta kanun ile eşit, bazıları kanun üstü bir konuma yerleştirmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası 90 ncı maddesinde “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz” demekle uluslararası sözleşme hükümlerine kurallar kademelenmesinde yasa ile eşit bir statü sağlamaktadır. Hatta, 1982 Anayasamız usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş bulunan uluslararası sözleşmelerin anayasaya aykırı oldukları iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağını hükme bağlamakla, usulüne göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşmelere kanunlar karşısında bir derece daha üstünlük tanımıştır.

***

1[1] ]KABOĞLU, İ.Ö.: Özgürlükler Hukuku, 5.Bs., İstanbul, 1999, s.12

[2[2] ]KOCAOĞLU: Anayasa Hukuku, Ankara, 1998

[3[3] ]CEYHAN, A.: Avrupa Topluluğu Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1991, s.318

[4[4] ]AKAD,M.: Genel Kamu Hukuku, 2. B., İstanbul, Filiz Kitabevi, 1997, s. 141;

[5[5] ]Bu haklar daha sonra 1628 tarihli Petition of Rights, 1679 tarihli Habeas Corpus Act, 1689 tarihli Bill of Rights ve 1701 tarihli Act of Settlement ile teyit edilmiş ve sınırları gittikçe genişlemiştir. Bknz. Kapani, op. cit., s. 41-42; Kısaca İngiliz Hak ve Özgürlükler Bildirileri olarak tanımlanan bu belgeler ile ilgili daha geniş bilgi için bknz. AKAD, s. 143-150.

[6[6] ]DONAY,S.: İnsan Hakları Açısından Sanığın Hakları ve Türk Hukuku, İstanbul, 1982, s. 1.

[7[7] ]AKAD, s. 146.

[8[8] ]KAPANİ, Münci, Kamu Hürriyetleri, Ankara, 1997, s. 45.

[9[9] ]KAPANİ, s. 62.

Hak.Yzb.Rıdvan DAĞ
  Alıntı ile Cevapla
'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
gelişimi, hakları, insan, kavramı, korunması, tarihi, İnsan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 20:35.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.