Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
İnsanın Hakkı Değil midir? İnsan Gibi Yaşamak!
İnsanın Hakkı Değil midir? İnsan Gibi Yaşamak!
Yaşadığımız çağa ve son yüzyıla bir bakınız lütfen.. Bilimsel ve teknolojik alanlardaki günü birlik terakki, yeni buluşlar, iletişimden ulaşıma, otomotivden, uçak sanayine, küçük büyük ev aletlerinden hayatı kolaylaştıran günlük kullanılan her tür araç ve gereçlere, tüketilen enerjinin çeşitliliğine, ısınmada, barınmada, konutta ve hijyen yaşamın sağlanmasına kadar kat edilen ve insanlığı şaşırtacak derece ileri varan tüm buluşlar icatlar, teoriler, planlar, öngörülerin hepsi insan beyni ile yine insan gibi yaşamak isteyen insanların istifadesine sunuluyor…
Evet, insanlıkta istiyor ki, onuru kırılmadan, şahsiyeti hakir görülmeden, ikinci üçüncü sınıf insan muamelesine maruz kalmadan tüm insanlığın istifadesine sunulanlardan hakkaniyet ile istifade etsin. Ama bu istemler ne yazık ki günümüz dünyasında ve ülkemiz Türkiye’sinde pek mümkün olmuyor! Gelişmeler ve insan talepleri yukarıda ifade edilen gibi olmasına rağmen tüm dünyada Türkiye dâhil, insana insan gibi yaşama şansı tanınmıyor. (Birkaç Avrupa, İskandinav ve uzak doğu ülkeleri hariç)
Günümüz dünyasında ve Türkiye dâhil birçok ülkelerde, insan hak ve hürriyetleri diyen, demokrasi diyen, hak hukuk diyen, bir şekilde seçilerek parlamentolara ve idari makamlara gelenler, makamlara oturmadan önce, bütün mukaddesatları, şerefleri ve namusları üzerine yemin ederek, halkın mutluluğu, refahı, özgürlüğü için çalışacaklarına yemin etmelerine rağmen, uygulama da sadece kendileri ve yandaşları için çalıştıkları görülmektedir. (Demokrasi bazı mahsurlarına rağmen en iyi idare tarzı ama, mahsurlarını ber taraf etmek idare edilenlerin elinde.)
İktidar olarak gelenlerin ilk işi, insan haklarını tırpanlamak, kadına tanınan özel hakları görmezden gelmek, silahlanma yarışında geride kalmamak için dünya olarak trilyon dolar bazında paraları, silahlanmaya ayırmak, barıştan söz ederken savaş çığlıkları atmak, dünyada ve ülkemizde yoksulluğu, açlığı, işsizliği, yaygın hastalıkları, eğitimsizliği görmemek, gelir dağılımında adaleti sağlamamak, üretim tüketim dengesini koruyamamak, kurulu düzende ne varsa çıkarlar uğruna milli malları ve serveti birilerine peşkeş çekmek, çarçur etmek, tırnakladıkları paralara İsviçre bankalarında hesap açmak, Türkiye’de 17-25 Aralık kahramanı olmak, tescilli 100 üzerinde yolsuzluk ile devleti ve milleti zarara uğratmak en başta gelen vazifeleri oluyor…
Örnek görmek isteyenler, Türkiye’de Deniz Feneri vb, 17-25 Aralık olayları, büyük kentlerde rant dağıtımı, ve şu anda görüşülmekte olan inatla, dayatmayla ya çıkacak ya çıkacak denilen iç güvenlik yasa tasarısına bakınız! Bunları perdelemek, yolsuzluk hırsızlık, rüşvet olaylarına karışanları korumak için çıkarılan gece yarısı kanunları ve Türkiye’de bu günlerde görüşülen iç güvenlik yasa tasarısının tek amacı ve gayesi; dünyadaki bu kadar gelişmişlik ve teknolojik ilerlemelere rağmen insanlara yaşatılan ve yaşatılmaya çalışılan rûhî travmalar da inanılmaz derece de artmaktadır. Uygulamalar ile Türkiye’de her geçen gün insanlık onuru yara almakta zedelenmekte¸ insanlığın şerefli onurlu medeniyet ve yaşam yürüyüşü durmakta durdurulmaya çalışılmaktadır.
Bugün Türk milleti; Apt. lardan sokaklara, caddelere, umuma açık mekânlara, mahallelere hatta şehirlere kadar ayrımcılık, ırkçılık, ötekileştirme, şiddet, işkence, terör, iç savaşı andıran fiili durum, gelir adâletsizliği, parti polisi haline gelmiş olanlardan hak arayanlara zulüm, gericilik, eğitim ve sağlık eşitsizliği, emeğe saygısızlık, kadın istismârı, kürtaj, çocuk sayısı, giyim kuşam, açlık ve açlık sınırı altındaki bir gelire mahkum etme, mânevî ve dini inançların törpülendiği, istismar edildiği, siyasete alet edildiği durumların varlığı ile bir cendereden geçmektedir.
İnsana insan gibi bakılmayan bir ülkede, insan hak ve özgürlüklerinden, yaşam hakkından, sosyal hayatın varlığından ve yaşanmasından, sanatdan, medeniyetten kültürden, sinemadan, tiyatrodan, resimden heykelden söz etmek mümkünmüdür? Çare? Ben, siz, onlar, daha ötesi, ötekiler, kan uykusunda uyuyanlar, toplumsal yanılgının, yanılgılardan ders alıp, gerçekleri görmesi demokratik ve toplumsal tavrını ortaya koymasıdır.
26.02.2015 - Mustafa AKTEN
|