Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Akdeniz


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 01.03.2013, 15:22   #201
Çevrimdışı
erkangurkan
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anılarda Antalya | erkangurkan

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Cumhur Tonba Mesajı göster
O bir değil ki..


siz...de...mi ?
sayın Cumhur Tonba !
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz erkangurkan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2013, 14:28   #202
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anılarda Antalya | erkangurkan

Ne kadar çok bahçeye dalmaya meraklı varmış.

Erkan bey herkesi itirafa zorlamışsınız sanki. Ama ben zaten zamanında itiraf etmiştim, beni rahat bırakın lütfen.

Mesaj 48 Tıklayınız
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.03.2013, 16:14   #203
Çevrimdışı
erkangurkan
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anılarda Antalya | erkangurkan

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Banemin Mesajı göster
Ne kadar çok bahçeye dalmaya meraklı varmış.

Erkan bey herkesi itirafa zorlamışsınız sanki. Ama ben zaten zamanında itiraf etmiştim, beni rahat bırakın lütfen.

Mesaj 48 Tıklayınız

sayın banemin,

anılarımda sıra, benim de bir itirafıma geldi çattı,
galiba arkadaşların bu itirafları, beni de hazırlamış oldu,
teşekkür ederim.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz erkangurkan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.03.2013, 19:12   #204
Çevrimdışı
erkangurkan
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anılarda Antalya | erkangurkan


Mandalinler







Meydan VIII

Evimizden sokağa çıkınca çakallık yolundan doğuya doğru, yüz metre kadar yürürsek, sağ tarafımızda yolboyunca devam eden, takriben iki metre yüksekliğinde muntazam inşa edilmiş bir taşduvar çıkardı karşımıza. Bu taşduvarın arkasında, Ali Oğuz'un bahçesi olarak anılan, çok büyük bir çiftlik vardı. Öyle ki, ana kapısı işlemeli demirden iki kanat ve Hacı Dervis sokağında, yani dedemin evinin hemen yanındaydı. Yüzotuz dönüm olduğunu bildiğim bu çiftlik yediarıklar, Ali Çetinkaya caddesinden, dedemin sokağından, bizim bahçemizin altından, çakallık yolu boyunca beşyüz metre kadar giderdi. Bu çiftliğin tamamına yakını narenciye, portakal, mandalin, limon, greyfut, turunç ve şadok, geri kalan bölümüy se, binbir çeşit meyve ağaçlarıyla doluydu. Hasat zamanı yüzlerce işçi çalışırdı. Toplanan meyvalar, sandıklara dizilir, sonra da kamyonlar la büyük şehirlere nakledilirdi. Çakallık sokağından devam ederken, arkadaşlarla herzaman kullandığımız bir yer vardı ki, sokağa bir arkadaşımızı gözcü olarak bırakır, yardımlaşarak atlardık duvardan içeriye. Bu noktayı tercih etmemizin iki nedeni vardı. Birincisi, çiftlik kahyası Kadir amcanın çiftliğin tam ortasında yer alan evine çok uzaktı. İkincisiyse, buradaki mandalinlerin çok daha büyük ve lezzetli olmasıydı. Ceplerimizi, okul çantalarımızı doldurur sonra da kaçardık. Bazen de kahya Kadir amca, elinde bir çifte tüfekle pusuya yatar ve bizi yakalardı. Özellikle de, yüksek duvardan kaçmaya çalışırken yakaladığı çocukları fena hırpalardı. Ben olanları seyreder dayak yiyen arkadaşlarım için üzülürdüm. Çocukların tamamı duvarın diğer tarafına geçtikten sonra, Kadir amca yanıma gelir, başımı okşar, sen niye bu haylazlara uyuyorsun? istediğin zaman gel çiftlik evine, dilediğin kadar ne istiyorsan al derdi. Derdi çünkü, Alioğuz'un bahçesi olarak anılan bu devasal narenciye çiftliğini, ikinci dünya savaşı yıllarında, Alioğuz'a, kardeşiyle anlaşmazlığa düşen dedem Hacı Derviş satmıştı. Hem de sadece sekizbinbeşyüz liraya. Bu paranın yarısını kardeşine vermiş, uzun yıllar da kırgın kalmışlardı. Çiftlik satılınca, yeni sahibi Alioğuz, sınırlarını yüksek duvarlarla çevirdiğinden, dedemin oturduğu ev de duvarların dışında kalmıştı. Günümüzde bu çiftliğin bulunduğu yerde on, oniki katlı sayısız yıldız bloklar ve ilkokulla bir de lise görülüyor.

Çakallık yolunda Alioğuz çiftliğinden sonra, çok sayıda asırlık çınar ağaçlarının biraya toplandığı büyük bir meydan vardı. Çevresinde de yüzlerce andız ağaçları, bu meydanın kenarında şırıl şırıl akan berrak bir akarsu, asırlık çınar ağaçlarının altında da, çevre halkının içmesuyu ihtiyacını karşılayan büyük bir kuyu. Halk dilinde burası, Zincirlikuyu olarak anılırdı. O kadar güzel bir ahenk vardı ki burada, sanki akarsuyun yeri biraz değişse veya bir çınar eksik olsa, tılsım bozulacaktı. Bu olağanüstü manzara insana huzur veriyordu. Ortaokuldayken birara resim öğretmenime anlatmıştım, etkilenmişti. Çok geçmeden, tuvallerimiz le birlikte gelmiştik çalışmak için buraya ve unutamadığım çok güzel bir gün olarak anılarımda yeraldı.

Bu cennet köşesindeki akarsu geniş ama fazla derin değildi. Üzerinde köprü de yoktu, paçalarımızı dizimize kadar sıvadık mı, buz gibi soğuk olan suyun içinden yürüyerek karşı tarafa geçebiliyorduk. Akarsuyun diğer tarafında, sıra sıra dizilmiş yüksek andız ağaçlarının arasında, ancak bir at arabasının geçebileceği dar bir yol uzayıp giderdi. Yer yer sebze bahçelerinin arasından devam eden bu yol büyük dedemin çiftliğinde son bulurdu. Çiftlik çok büyüktü, Yediarıklar olarak tanımladığımız, büyük akarsular bu çiftlikten geçerdi. Akarsuların yakınlarında, büyük okaliptus ağaçları boy gösterirdi. Burada, nar'dan incire, hurma'dan üzüm'e kadar, her türlü meyve ağacını bulabilirdiniz, tarlalardaysa sebze yetiştirilirdi.

Eski Antalya'da büyük dedem, Ümüksüz Mehmet ağa olarak bilinirdi. Tanınan ve saygı duyulan bir insandı. Toprak zenginiydi, yoksullara tarla açar, ev sahibi yapardı. Ben ilkokula başladığımda büyük dedem yüzon yaşını aşmıştı. Hergün sabahları üç km.lik yolu, tek başına yürüyerek, andızlı kahveye kadar gider, arkadaşlarıyla oturur, çay içer, sohbet eder, akşama doğru da, aynı mesafeyi yine yürüyerek eve dönerdi. Çok sağlam bir yapısı vardı,

Çiftlik evinde, annemle ziyaretine gittiğimiz zaman, bir keresinde bize, katıldığı savaşları anlatmıştı. Yıllar içinde kararmış, dışı ağaç oyması, çok büyük bir sandık göstermişti. Bu sandık, savaş anılarıy la doluydu. Üzeri, oyma eski yazılı kılıçlar, kama ve hançerler, topuz, kalkan, tel örgüsü zırh yelek ve daha neler. Osmanlıların son döneminde böyle malzemeler kullanılıyor muydu bilemiyordum ama belki de o sandıkdakiler, katıldığı savaşlardan kalan bazı ganimetler di. Emin değildim, çünkü büyük dedem bu özel sandığı açtığında, ben dört veya beş yaşındaydım.

Oğullarından biri eski Antalya'da ünlü bir doktordu. Birgün yaptığı muayeneden sonra kardeşlerine, benden bile sağlam demişti. Aradan iki yıl kadar geçmişti ki, bu büyük insanın yorgun kalbi aniden duruverdi.






__________________
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz erkangurkan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.03.2013, 19:18   #205
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anılarda Antalya | erkangurkan

Erkan bey, çocukluğunuzda bahçeye dalarken mandalinaların en iyi olduğu tarafı tercih etmenizi, eski usta hırsızlardan biri olarak takdirle karşıladım.

Madem dalıp, yağmalayacağız bari deysin...

Teşekkürler bu güzel bölüm için de...


__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.03.2013, 21:56   #206
Çevrimdışı
erkangurkan
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anılarda Antalya | erkangurkan

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Banemin Mesajı göster
Erkan bey, çocukluğunuzda bahçeye dalarken mandalinaların en iyi olduğu tarafı tercih etmenizi, eski usta hırsızlardan biri olarak takdirle karşıladım.

Madem dalıp, yağmalayacağız bari deysin...

Teşekkürler bu güzel bölüm için de...




sayın banemin,

ben burada,
- susma hakkımı kullansam daha iyi olacak sanırım.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz erkangurkan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.03.2013, 23:06   #207
Çevrimdışı
Insanlikarayan
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anılarda Antalya | erkangurkan

Bunu burada kabül etmiyecegimizi düsünebilirdin sanirsam.

Bir zamanlar Lüleburgaz/Kocasinan Mahallesinde otururken, Arka Bahce diye adlandirdigimiz büyük bir bos alan vardi.

Buraya Köylüler her Pazartesi gelir, Romoklu Traktörlerini birakirlardi.
Arka Bahceyle bizim olarak sahiplendigimiz Bahceyi, Dedemin yaptigi Büyük Uzun bir Duvar ayiriyordu.

Bizim diye adlandirdigimiz Bahcenin ortasinda, Büyük bir Kirec cukuru vardi.
Burada etrafinda yapilan evlerin kireclerini zamaninda hep karmislardi.

Bahce adeta bir Cocuk cennetiydi!, Bizim Cennetimiz.

Büyük bir Dut agaci, Dallarina uzun Salincagi asiyorduk, Elma agaclari, üzerine cikmadigimiz yoktu, Kayasi, Kiraz, Visne, Erik envayi cesit.

Bahceye dikkat edip, yabanci birisinide gecirmedigimiz icin, otlari boyumuza kadar geliyordu.

Yolunu sasirip, bu Bahcede kendisini kaybedenleri, Sapant ve Okla karsiliyorduk.

O yer bizim olmasada, Sahibinden degil, bizden hep sorulurdu.

Yolun öbür tarafinda Bas hayvan yetistiren bir Aile, zaman zaman bizden müsade isteyip, otlari kesmeye geliyordu.

Maalesef, son Türkiyeye gittigimde, bu Cennet kalkmis, her tarafi betonlasmisti.

Evin önünde, beton dökülü, ortasinda bir delik birakilmis, burada sivri bir Cam agaci yukariya cikiyordu.

Buna sarilan 5 kök salkim agaci,takili olan tahtalara sarilmis betonun üzerinde 2.40 Mtreden asagiya sarkiyordu.

Bunun altinda otur, elinle salkimlara uzan, yani.

Tabiki O Mahallede tek Cocuk olmadigimiz icin, baska Cocuklarda girmeye calissalar bile, bunlari Sapant ve Okla kovaliyorduk.

Insallah sizin gencliginizde, bizim gibilerine rastlamamissinizdir.
__________________

-Gurbet Ellerde Aldatılamadı-





Türkiyede
yasamasa bile!.
Ne Mutlu Türk'üm Diyebilene!.
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Insanlikarayan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.03.2013, 20:56   #208
Çevrimdışı
erkangurkan
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anılarda Antalya | erkangurkan

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Insanlikarayan Mesajı göster
Bunu burada kabül etmiyecegimizi düsünebilirdin sanirsam.

Bir zamanlar Lüleburgaz/Kocasinan Mahallesinde otururken, Arka Bahce diye adlandirdigimiz büyük bir bos alan vardi.

Buraya Köylüler her Pazartesi gelir, Romoklu Traktörlerini birakirlardi.
Arka Bahceyle bizim olarak sahiplendigimiz Bahceyi, Dedemin yaptigi Büyük Uzun bir Duvar ayiriyordu.

Bizim diye adlandirdigimiz Bahcenin ortasinda, Büyük bir Kirec cukuru vardi.
Burada etrafinda yapilan evlerin kireclerini zamaninda hep karmislardi.

Bahce adeta bir Cocuk cennetiydi!, Bizim Cennetimiz.

Büyük bir Dut agaci, Dallarina uzun Salincagi asiyorduk, Elma agaclari, üzerine cikmadigimiz yoktu, Kayasi, Kiraz, Visne, Erik envayi cesit.

Bahceye dikkat edip, yabanci birisinide gecirmedigimiz icin, otlari boyumuza kadar geliyordu.

Yolunu sasirip, bu Bahcede kendisini kaybedenleri, Sapant ve Okla karsiliyorduk.

O yer bizim olmasada, Sahibinden degil, bizden hep sorulurdu.

Yolun öbür tarafinda Bas hayvan yetistiren bir Aile, zaman zaman bizden müsade isteyip, otlari kesmeye geliyordu.

Maalesef, son Türkiyeye gittigimde, bu Cennet kalkmis, her tarafi betonlasmisti.

Evin önünde, beton dökülü, ortasinda bir delik birakilmis, burada sivri bir Cam agaci yukariya cikiyordu.

Buna sarilan 5 kök salkim agaci,takili olan tahtalara sarilmis betonun üzerinde 2.40 Mtreden asagiya sarkiyordu.

Bunun altinda otur, elinle salkimlara uzan, yani.

Tabiki O Mahallede tek Cocuk olmadigimiz icin, baska Cocuklarda girmeye calissalar bile, bunlari Sapant ve Okla kovaliyorduk.

Insallah sizin gencliginizde, bizim gibilerine rastlamamissinizdir.



sayın Insanlikarayan,

tüm detaylarıyla bu harika mesajınızı bir solukta okudum,
sizlerin de paylaşabileceğiniz daha nice hoş anılarınız olduğunu
düşünüyorum, umarım devamını okuyabiliriz,

bizim çocukluğumuzda da aşırı haylaz tipler vardı ancak,
hiç kimse, bir elin parmaklarını geçmeyen bu haylazlar la
arkadaşlık yapmazlardı, biz onlara çetele derdik,
ve bu çetelelerin yaptıklarının yanında sizin anlattıklarınız
çok masum davranışlar olarak kalırdı doğrusu.

sergi hazırlıklarım nedeniyle mesajınıza
cevap yazmakta geciktiğim için beni bağışlayacağınızı umarım.
teşekkür ederim.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz erkangurkan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 15.03.2013, 18:39   #209
Çevrimdışı
erkangurkan
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anılarda Antalya | erkangurkan


Bozyılan




****

Göl
Meydan IX

Büyük dedemin çiftliğinden sonra, yolumuza devam edebilmek için Zincirlikuyu'ya geri dönmemiz gerekirdi. Bu cennet köşesinden sonra Çakallık, takriben iki km. kadar, kayalıkların arasında bozuk bir yol olarak devam ederdi ve Sincap, Kirpi, Tavşan, kaya Kablumbağası gibi sevimli hayvanların yanısıra, büyük Kertenkele ve Yılanların da cirit attığı bir bölgeydi burası. Halk arasında bilinen en tehlikeli yılan Engerekti. Ancak boyları iki m. yi bulan Karayılanlar ve dört m.yi aşabilen Bozyılan olarak anılan iki tür daha vardı ki, özellikle de Bozyılan'la karşılaştığım anda ki korkumu hala unutamam. Bir de Çakallar, halk arasında bölge, bu nedenle Çakallık olarak anılırdı.

Sonrası, bu vahşi kayalıklar ve kırmızı toprak yerini aniden, killi aktoprağa bırakır ve karşımıza uçsuz bucaksız bir derya ova çıkardı. Ovanın kuzeyi Şarampol çayına kadar dayanırdı. Neden Şarampol çayı sorusu akla gelebilir. Çünkü, buradaki çay, on km. kadar akar ve Şarampol bölgesindeki akarsuları oluştururdu. Bu aktoprak ova, Yağlı pehlivan ve Deve güreşlerinin yapıldığı büyük meydanla aynı koordinattadır. Topçular kışlasının yanındaki dar yoldan kuzeye doğru gidersek, yedi ayrı büyük akarsu küprüsünü geçer, takriben iki km. sonra aktoprak ovasının sonuna ulaşırdık. İşte bu ucsuz bucaksız aktoprak ova da büyük dedemindi.

Eski Antalya anılarımı anlatırken, bu son bölümler size biraz sıkıcı gelmiş olabilir ancak bunu, Anılarda Antalya'nın fırtına öncesi sessizliği olarak düşünebiliriz.

Şimdi sıkı durun, çünkü birçok Antalya'lının bilmediği, sizlerin de inanmakta zorluk çekeceğiniz bölüme geldi sıra. Topcular kışlasının yanından giren dar yolun, kuzeye doğru iki km. kadar sonrası, çakallık yoluyla birleştiği ve aktoprak ovasının son bulduğu bu noktadan başlayan doğu bölgesi GÖL olarak anılırdı. Çünkü, her yıl sonbahar aylarında şiddetli yağmurlarla Düden taşar, ilkbahar sonlarında havaların ısınmaya başlamasıyla sular çekilir, üzerinde biriken mille çok verimli hale gelen toprak, sonbahardaki yağmurlara kadar sadece bir kez mahsul verirdi. Ama öyle bir mahsül ki, ben hayatım boyunca bir daha böyle birşey göremedim. Elli cm. uzunluğunda patlıcan düşünün, kırk cm.lik sivri biber, salatalık elli cm., kabak yetmişbeş ve yirmi, yirmibeş kiloluk karpuzlar ve hepsi de organik ve de çok ama çok lezzetli. Artı, ne fenni gübre var ne de organik gübre ve ilaçta yok, hastalıkta. Günümüzde hayali bile çok zor, işte, eski Antalya böyle birşeydi.

Günümüzde çevre yolunun kestiği Çakallık yolu, Düden'e kadar gider ve orada son bulurdu. Düden'de son bulan, çakallık yolunun son üçyüz metresi, büyük dedemin arazisinin içinde kalırdı. O yıllarda Antalya halkının bir bölümü, yazın sıcak günlerinde yaylaya çıkar, küçük bir bölümü, konyaltı obalarına, biz de GÖL deki arazimize giderdik. Burada, Düden'e yakın, toprak seviyesinden bir metre kadar yükseklikte, takriben ikiyüz metrekare kadar büyüklükte, bir adamız vardı. Üstünde de büyük bir söğüt ağacı, Göl ün suları,önce bu adacıktan çekilirdi, arazide yetiştirdiğimiz mahsüllerin, hasatına kadar, adacık daki söğüt ağacının altına yaptığımız çardakta yaşardık.

Arazimizin doğusunda Düden vardı ama Düden'e ulaşmak hiçte kolay değildi. Düden'in kenarındaki son yüz metrelik bölüm, yüksek sazlıkların arasında sayısız büyük akarsularla kaplıydı. Kısacası, bizim adamız, mahsül yetiştirmek için son noktaydı. Arazimizin kuzeyinde Şarampol, güneyinde, büyük Bulgurçayı vardı. Bu akarsuların kenarları da söğüt ağaçlarıyla bezenmiş,suyun üstüne sarkan söğüt dallarının seyrine doyum olmazdı. Bu akarsularda o kadar çok ve büyük balık olurdu ki, Göl'de kaldığımız yaz boyunca balık, soframızdan hiç eksik olmazdı.


Günümüzde çevre yolu olarak gördüğümüz yerde, kış aylarında Göl'ün su seviyesi iki metreyi bulurdu. O yıllarda Antalya'da havaalanı yoktu. Günümüzde havaalanı olarak gördüğümüz bölge, genellikle mısır ve susam üretilen büyük bir ova idi. Düden'den ayrılan büyük bir akarsu, kenarındaki söğüt ağaçlarıyla, anacaddenin kuzey yakasında yol boyunca giderdi. Düden'den itibaren bu akarsuyun diğer tarafı halk arasında Karahayıt olarak anılırdı. O yıllarda Düden'i geçmek için kullanılan köprü, dar ve taş bir yapıydı. Günümüzde kullanılan köprülerin güney tarafında restore edilmiş haliyle görebiliyoruz.

O yıllarda yoğun yağışlı geçen bazı kışlar Göl'deki su seviyesini daha da yükseltir ve günümüzdeki Antalya Havaalanı olarak gördüğümüz bütün bölge tamamen sular altında kalırdı. Alanya tarafına gitmesi gereken insanlar, Topcular bölgesine kadar gelirler ve buraya eski Antalya limanından getirilen sandallarla, günümüzdeki tüm Antalya Havaalanı bölgesini saatlerce kürek çekerek geçerlerdi.



__________________
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz erkangurkan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.03.2013, 02:23   #210
Çevrimiçi
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anılarda Antalya | erkangurkan

İlk fotoğraftaki Bozyılanı görünce ürperdim. Yazıyı okurken de ekranın üstüne gidiyordu gözüm hep. Ya aşağıya inerse diye.

Bugünkü Antalya havaalanını geçmek için bir zamanlar sandal kullanılması gerçekten ilginçmiş.

Teşekkürler erkangurkan...


__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
antalya, anılarda, erkangurkan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 20:56.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.