Tekil Mesaj gösterimi
Eski 26.01.2009, 05:22   #3
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Amatör Oltacılık Hakkında Herşey

k. Yemleme

Tatlı su balıkları genelde daha çekingen ve dikkatli olduklarından, yemleme denize oranla daha büyük önem taşımaktadır. Özellikle iri balıklar hele hele sazanın irisi yemleme olmadan pek kolay yakalanmaz. Yemleme balıkları kıyıya yaklaştırabilir, bir arada toplar zaman zaman yemlemeye devam edilmesi toplanılan bölgede kalma süresini de uzatır.

Yemlemede ilk akla gelen ve en basit usul ekmek atarak yemlemektir. Ama ekmek kokusu az olan bir yem olduğundan başarılı sonuçlar almak mümkün değildir. Diğer bir yolda suya küspe atarak yemlemektir. Ufak kalıplar halinde suya atılacak mısır veya ayçiçek küspesi ekmekten daha başarılı olur. Yine haşlanmış tahıllar, mısır ve diğer bitkilerin kullanılması da uygun olabilir. Ancak bunları balık yiyerek doyabilir ve oltaya vurmayabilir, çok fazla miktarda atılmamalıdır.

Yemleme sonuçta alıştırma ve balığın dikkatini çekme amaçlıdır da, bu nedenle çeşitli yörelerde suya kum, bulgur, yemiş, haşlanmış tahıl ve mısır atarak da yemleme yapılmaktadır. Bu şekilde yapılacak yemleme balığı bir an için toplasa da uzun süre istenen yerde tutamaz.






En iyisi ve doğrusu bu amaçla hazırlanmış ve kokulandırılmış unları kullanmaktır. Avrupa ülkelerinde hazır olarak satılan bu unları yurdumuzda temin etmek şimdilik pek mümkün değildir. Bu unları oluşturan komponentler koku verenler (vanilya) , suyu bulandırarak dikkat çekenler, dipte çökelti oluşturanlar (tahıl unları), bağlayıcı etki yapanlar (irmik), tadlandırıcılar (şeker) ve yemler (mısır) olarak gruplandırılabilir.Bu amaçla küspeler, öğütülmüş tahıllar (arpa, buğday,mısır, akdarı unları), toz şeker, pudra şekeri, irmik, hindistan cevizi, vanilya, süt tozu gibi malzemeler kullanılarak hazırlanan un avlanılacak su kıyısına kuru olarak götürülmelidir. Miktarları evde yapacağınız denemelerle siz kendiniz tayin edebilirsiniz. Azar azar su katılarak sulandırılan undan elde edilen hamur lastikleşmemeli, bu hamurdan yapılacak toplar suya atıldığında çarpma anında dağılmamalı su içinde dibe çökerek ağır ağır eriyerek dağılmalıdır. Bu ölçüye göre miktarları ayarlayabilirsiniz. Koku verici malzemeler farklı kokularda olmamalı ve çok fazla katılmamalıdır. Avlanılacak su kenarına kuru olarak götürülen un o su ile azar azar sulandırılarak yukarıda anlatılan kıvama getirilir. Bu arada içine haşlanmış mısır, solucan veya larvalarda az miktarda katılabilir. Temin edilebilirse özel olarak hazırlanıp satılan koku veren sıvı veya tozlarda tavsiye edilen miktarlarda katılabilir.

Avlanılacak su kenarındaki ıslak toprak veya çamur da az miktarda bu hamura katılırsa dipte tortu oluşturma kolaylaşır. Bu şekilde elde edilen hamurdan yapılacak, avuç içini dolduracak büyüklükteki toplardan 10 kadarı avlanılacak bölgeye atılır. Topların mümkün olduğunca birbirine yakın atılması hem kokunun daha yoğun yayılması, hemde balıkların daha dar bir alanda toplanması açısından doğru olan yöntemdir. Genelde balıkların kokuyu alıp toplanması 20 ila 30 dakikayı bulur. Öncelikle küçük balıklar toplanacak ve bunlar yakalanmaya başlayacaktır. İri balıkların gelmeye başladığı küçük balıkların vuruşunun kesilmesi ile anlaşılır. Bu arada bir süre vuruş olmaz, ta ki iri balıklar korkularını yenip yemlemenin cazibesi ile yemlenmeye başlayana kadar. Bundan sonra iri balıklar yakalanmaya başlayacaktır. Bu arada her yarım saate bir veya iki top atılarak balıkların çevreden ayrılmaması sağlanır. Bazı durumlarda yemlemenin sandalla yapılması gerekebilir. Özellikle 4 kilonun üzerindeki sazanlar için tercih edilen bu yolda yemlenen bölgeler şamandıralarla işaretlenir, bu noktalar kıyıdan oldukça uzaktır, gerekirse olta da av yerine sandaldan bırakılır ama ucu kıyıdadır. Avlanma yerine yemleme amaçlı olarak mısır, boili gibi uzun süre dağılmadan kalabilen yemlerin atılması daha uygun olacaktır; kıyılardan uzak mesafedeki bölgelerde uzun süre beklemek gerekebilir yemleme hamurundan yapılmış toplar kısa sürede dağılacaklarından uygun olmayabilir. Birkaç günlük av partilerinde bu yol uygulanırsa ikinci günden itibaren gayet iri sazanların yakalanması mümkündür. Yemleme toplarının uzak mesafeye atılabilmesi için bazen yanda görülen tipte geniş ağız açıklıklı sapanlar kullanılır.





Boili hamuru ve boilinin kendisi de yemleme amaçlı olarak kullanılabilir. Bu konu sazan sayfasında oldukça geniş olarak açıklamıştır.

Başta da belirttiğim gibi yemleme tatlı sularda denize oranla daha büyük önem taşır ve mutlaka yapılmalıdır. Tatlı sularda yemleme yapılmadan iri balık yakalamak pek mümkün değildir, olsada çok büyük şanstır sürekliliği olmaz.



Ne demiştik ” Nasıl yemlersen öyle yakalarsın “.

BURDA BİR KONUYA DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUM; İSTER DENİZDE İSTER TATLI SULARDA YEMLEME YAPARKEN ÇEVRE KİRLİLİĞİ YARATMAMAYA ÇOK AMA ÇOK DİKKAT EDİN.


ÇAPARİ

Çapariler





ÇAPARİNİN GENEL GÖRÜNÜŞÜ



Çapari Yapımı



Simli ipli Çapari

Çapari denince ilk akla gelen beden üzerine dizilmiş tüy ile yapay olarak yemlenmiş iğneler taşıyan çok sayda köstekten oluşan takım gelir. Yandaki resimde çaparinin genel görünüşü vardır. Bir de tüy ile değilde herhangi bir doğal yemle yemlenen ve çok iğneli oldukları için yemli çapari adı verilen takımlar vardır. Bu takımlar kullanım olarak üç köstekli takımlara benzerken yapı itibari ile tüy hariç çapari gibidirler. Kullanımları tabii ki çapariden farklıdır. Çapariler devamlı hareket ettirilip yapay yemlere hareketlilik kazandırılırken; yemli çapariler, tüm yemli takımlarda olduğu gibi indirilir ve balığın vurması beklenir. Çapari adı ile anılan takımlar genelde hafif ve ağır takımlar olarak düzenlenir. Hafif takımlar deyince tabii istavrit, kolyoz, uskumru gibi balıkları yakalamak için düzenlenen takımlar anlaşılmalıdır. Ağır takımlardan da torik, palamut gibi iri balıklar için hazırlanan çapariler kast edilmektedir. Burada çapariler genel olarak anlatılırken ilgili balığa ait sayfada ayrıca üstünde durulacaktır.

Çapariler çok köstekli olduklarından köstek boyları genelde kısa tutulur; hafif takımlarda bu 10-12 santimi geçmez, ağır takımlarda ise durum tamamen farklıdır köstek böyları 35-40 santime kadar uzatılabilir. Çaparideki köstek sayısı hafif takımlarda kullanım yerine göre 5 den 20 ye kadar olabilir. Köstek sayısının artması kullanımı zorlaştırdığından amatörler kendi yetenek ve becerilerine göre istedikleri miktarda köstek kullanabilirler.

Genel uygulamada hafif takımlarda sandalda 10 veya 15 köstek olur daha fazla istenirse ya bir yardımcı sandalda bulunmalı veya ilave bir donanım yapılmalıdır. Bu donanım için sandal içinde rahatça ayağa kalkılıp çalışabilecek kadar büyük olmalı ve ikisi baş tarafta karşılıklı, ikisi de ortalarda karşılıklı olarak sandalın postaları arasına sıkıştırılarak dikilmiş 4 adet dikme olmalıdır. Çapari çekilirken ilk gelen köstekte balık varsa çabukça alınıp köstek dikmelerden birine tutturulur, çapari çekilmeye devam eder ikinci dikmeye takılacak kadar çekilince, ele gelen köstek ikinci dikmeye tutturulur ve bu şekilde devam edilir. Böylece çapari bedeni 4 dikme üzerine asılmış olur. Palamut çaparisi gibi ağır takımlarda ise köstek sayısı 40-50 den az olmaz. Genelde 50 köstek kullanılır.


Gelelim çaparinin yapılışına. Burada adı geçen düğümlerin tamamını düğümler sayfasında görebilirsiniz. Gerek hafif gerekse ağır takımlar için çapariler burada anlatıldığı gibi düzenlenebilir. Ağır takımlarda düğümlerin sağlamlığına çok daha fazla dikkat etmek gerekir. İlk olarak çapari yapımında kullanılacak köstekler, çaparinin amacına uygun olarak eşit boyda kesilir. Boyların eşitliği hem çaparinin sağlıklı çalışması hem de kullanma kolaylığı bakımından önemlidir. Her kösteğin her iki ucuna birer köstek başı düğümü (uç cevizi) yapılır. Kösteğin düğümlü uçlarından biri iğne gözünden 1-1,5 santim kadar dirseğe doğru kalacak şekilde sapa yatırılır. Köstek iğnenin damağı tarafında olmalıdır. Kırmızı ibrişim ile ilk olarak kösteğe iğne üzerinde tutacak bir kazık bağı yapılır. Bundan sonra 5 - 6 defa yarım kazık bağı sıkıca vurulur. Bağların düzgünce, birlerinin üstüne düşmeden veya çok açık olamadan sıkı sıkıya dizilmesine dikkat etmek gerekir. Yarım kazık bağlarını vuruken kösteğin de iğne sapının yanlarına veya altına kaçmaması gerekir. Son olarak ibrişimin iki ucundan çekilerek bağların iyice sıkışması temin edilir. Bu durumda köstek iğne üstüne bağlanmış başta ve sonda fazla ibrişimler sarkık vaziyettedir (üstte resim 1).

Sıra geldi tüyü bağlamaya. Çaparinin amacına göre altta tanımlanan şekilde seçilen tüy, iğne sapına yatırılır. Tüy iğne gözünü ve iğne dirseğini yarımşar santim kadar geçecek ve ucu iğne damağına doğru dik duracak şekilde konmalıdır. Daha sonra ibrişimin sarkan ucu ile tüyü iğneye bağlayacak bir dizi yarım kazık bağı vurulur. Bu kazık bağları kösteği de ayrıca bağlayacaktır ve ilk atılan bağlar gibi sıkı sıkıya olmalıdır (üstte resim 2). Bağlama işi bittikten sonra köstek geriye doğru kuvvetlice çekilir tüm düğümlerin iğne gözüne doğru kayarak iyice sıkışması sağlanır. Boştaki uçlar tekrar çekilip sıkıldıktan sonra kesilebilir (üstte resim 3). Son olarak tüyün gözü aşıp saptan uzun kalan kısımları kesilir (üstte resim4). Burada kalacak fazlalıklar kösteği bükerek gam yaptırabilir.

Şimdi istenirse şeffaf tırnak cilası veya şeffaf süper yapıştırıcı ile düğümler hafifçe ıslatılır. Bu, kuruyunca düğümlerin sıkı sıkı durmalarına kaymamalarını ve açılmamalarını sağlayacaktır. İbrişim ipek olduğundan suda esneyip gevşemez o nedenle eskiden beri kullanılır. Oysaki şimdi çıkan naylon sentetik iplikler ibrişim kadar dayanıklı ve güvenilirdir. Son yıllarda çıkan ve gittikçe yayılan bir uygulamada da hafif takımlarda özellikle istavrit çaparisinde tüy yerine simli iplik kullanılmaktadır. Simli iplik genelde tek kat olarak üstte görüldüğü gibi bağlanmaktadır. Her ne kadar bu duruş tüyün iğnenin damağına kadar uzanan klasik duruşuna benzemese de özellikle istavritte problemsiz çalışır. Bazen gelin teli ilavesi ile daha dikkat çeker şekiller yapılmaktadır. Ne kullanılırsa kullanılsın, hangi balığa düzenlenirse düzenlensin, çapari yukarıdaki gibi bağlanır; ne tüy ne de simli iplikler iğneye iğne bağı ile bağlanmaz. Aslında iğneye tüy bağlamak alabalık avında kullanılan yapay sinek bağlamanın (fly) bir değişik türüdür. Ben zaman zaman fly bağlamada kullanılan takımlarla çapari yapıyorum; daha kolay oluyor.

Son zamanlarda çok daha kolay bir yol buldum; gidip iyi bir mağazadan “10 tane istavrit çaparisi, 5 kolyoz çaparisi verir misiniz?” diyerek işi çözüyorum. Ama illa da “ben yapacağım” derseniz ve daha önce de yapmadı iseniz yukarıyı bir daha okuyun. Bu şekilde istenilen miktarda hazırlanan köstekler bedene köstek düğümü ile dizilir. Köstek aralarının eşit olması önemlidir; bir üstteki kösteğin iğnesi alttaki kösteğin düğüm noktasına kadar uzanır veya iki köstek arası köstek boyundan 1-2 santim daha uzundur (hafif takımlarda), palamut çaparisi gibi köstekleri çok ve uzun olan ağır takımlarda da köstek araları köstek boyuna eşit veya 2-5 santim daha uzundur, balık büyüdükçe köstek araları da daha fazla açılır; bunlara dikkat edilmez ise çaparinin toplanması oldukça zor olur. Çapariler hangi balık için düzenlendi ise o isimle anılırlar, “uskumru çaparisi”, “istavrit çaparisi”, “kolyoz çaparisi”, “levrek çaparisi”, “palamut çaparisi” gibi.


Çaparide kullanılan tüyler genelde su kuşlarından alınır. Martılar, kaz ve ördeklerin kanatlarının ve kuyruklarının telek tüyleri genelde en çok kullanılan tüylerdendir. Yine bu kuşların kanat altındaki yumuşak tüyleri de boyları uygun ise özellikle palamut çaparisi gibi takımlarda kullanılır.





Uçucu su kuşları dışında hindinin kanat telek tüyleri ve kuyruk telekleri sıkça kullanılır. Hindilerden oldukça farklı renkte tüy elde etme olanağı vardır bu nedenle sıkça kullanılırlar. Aynı şekilde horozların parlak boyun tüyleri de çok iyi çapari tüyü olur. Horoz ve hindi su kuşlarından olmadığından tüyleri çaparide kullanıldığında çapari pek uzun ömürlü olmaz; tüyler çabukça bozulur. Yine de değişik renk ve desenler elde edileceği için bu tüyler sıkça kullanılmaktadır. Ayrıca tüyleri boyayarak değişik renkler elde etmek de mümkündür. Doğal renkteki çeşitli tüyler kolayca bulunurken, ülkemizde özel olarak boyanmış tüyü ticari olarak bulmak henüz pek mümkün değildir, yanda ticari olarak satılan bir kısmı doğal renginde bir kısmı boyalı hindi tüyleri görülmektedir.

Genelde fly ile (yapay sinek) avcılığın yaygın olduğu ülkelerde boyalı tüy bulmak daha kolaydır. Ülkemizde en iyi bilinen boyama yolu kınaya yatırmaktır, yemek boyamada kullanılan boyalarda tüyleri renklendirmekde kullanılsa da çaparicilikte bu o kadar gerekli değildir. Yine de farklı zamanlarda, farklı hava koşullarında aynı balık farklı renkteki tüylere atlarken; farklı balıklar da farklı renklerdeki tüylere ilgi gösterirler. Bu farklılıklar balıkların anlatıldığı bölümlerde ayrıca incelenecektir.


Çaparinin kullanımına gelince. Çaparide tüylü iğnelerin hareket ettirilerek balığın kıskandırılarak vurmasını sağlamak esastır. Kendi halinde hareketsiz duran çapariye balık vurmaz. Bunun yapılması çaparinin kullanılacağı yere göre değişir. Çapariler kıyıdan ve sandaldan olmak üzere iki farklı yerden kullanılır. Kıyıdan kullanımında eğer iskele veya köprü üstünden sarkıtma gibi kullanılıyorsa, takımı indirirken bazı inceliklere dikkat etmek gerekir. Salınan takımda iskandil hızla inerken kösteklerde suyun üstüne doğru dik şekilde hareketsiz olarak iskandille birlikte hızla dibe iner. Bu durumda da balığın vurduğu olur, ama iniş sırasında takımı zaman zaman yavaşlatarak hatta bazı derinliklerde durdurup kol boyu kadar çekip salmak daha etkilidir. İniş sırasında balık vurur ise vuruşun şiddetine göre takım durabilir, bu boşluk amatörü bazen şaşırtır. Eğer bu olur ise o derinlikte kalmalı çapari kol boyu çekilip salınarak diğer iğnelerin de dolması için çalışılır. Bu arada oltadaki balıkların tıkırtısıda çok keyif vericidir.

Kıyıdan ikinci uygulama atıp çekmedir. Genelde makinalı kamışlı takımla yapılır. El oltası kullanılsa da sık sık karışacağından tavsiye edilmez. Makinalı takım yardımıyla kıyıdan mümkün olduğunca uzağa atılan çapari bir müddet serbest olarak iner, daha sonra makina ile sarılarak toplanır. Toplama sırasında da beklemeler yapılarak bir miktar daha dibe inilir ve çeşitli derinlikler taranmış olur.

İstanbul boğazı kıyı balıkçıları bu tür uygulamayı en çok yapanlardır. Tabi kıyıdan avcılıkta genelde hafif çapari takımları kullanılmaktadır.




Sandaldan çapari kullanımı da iki türlüdür. Biri hafif takımlarda sarkıtma usulü indirmedir. Bu aynen kıyıdan yapıldığı gibi uygulanır. Dibe inene kadar çeşitli derinliklerde durarak takım kol boyu bir kaç kez sallanır tekrar inmeye devam edilir. Dibe kadar balık vurmaz ise dipten 0,5-1 metre kadar yukarıda takım kol boyu kadar sallanarak tüylü iğneler hareketlendirilir, vuruş olmaz ise çekilip tekrar indirilir. Eğer inişte sık sık iğneye rastgele çarpma yolu ile yakalanmış balıklar çıkıyor ise sizin çaparide bir eksik var demektir ya renk ya da donatımı uygun değildir. Çapariyi değiştirerek tekrar deneyin. Sandaldan sarkıtma uygulamasında sandal ya demirlenir ya da açıkta alargaya bırakılarak akıntı ile sürüklenmesi sağlanır, bu şekilde geniş bir alan taranmış olur. Yalnız sürüklenme sırasında sürütme gibi sandaldan açarak değil de sarkıtma gibi sandala yakın kullanmak gerekir. Sandaldan uygulanan ikinci yöntem sürütmedir. Yani çapari sandaldan indirilerek ya kürek veya motor yardımı ile yürütülen sandalın peşinden sürütülür. Böylece kösteklerin açılarak balığın ilgisini çekmesi sağlanır. Bu yöntem hem ağır hem de hafif takımlarda uygulanabilir.

Çaparinin toplanmasına gelince; toplamaya bedenin olta tarafından başlanır, ilk köstek ve ondan sonra gelen köstek düğümü üst üste gelecek şekilde bir halka oluşturulur. Üçüncü kösteğin düğümü de sol elin baş ve işaret parmakları arasında tutulan köstek düğümlerinin üstüne getirilirken aynı halkanın oluşmasına dikkat edilmelidir. Köstek araları farklı uzunluklarda olursa, ortaya çıkan halkalarda farklı çaplarda olur ve hem toplama hem açma zorlaşır. Bu şekilde devam ederek tüm köstek düğümleri sol elin baş ve işaret parmakları arasına alınır, bu arada köstekler de oluşan halkaların içinde aşağı doğru sarkık vaziyette kalırlar. Bedenin iskandil tarafı da halkalara uygun çapta sarılır; iskandil kasasından birkaç santim öncesinden kalan uç halkaların içinden geçirilerek halkalar emniyete alınır, dağılmaları önlenir; daha sonra tüm köstekler bir araya toplanarak serbes uçla onların da etrafı sarılır ve kalan son kısım tekrar halkaların üzerine sarılarak toplama işlemi tamamlanır. Bu işlem biraz el ve göz alışkanlığı gerektirir ama sadece çapariler değil tüm köstekli takımlar bu şekilde toplanırlar. Açarken de önce iskandil kasası halkaların üzerinden açılır en son bedenin olta tarafına ulaşılacaktır. Eğer siz olta tarafıdan başlarsanız elinizde karışmış, atmaktan başka çareniz olmayacak bir çapari kalır.

Yurdumuz iç sularında benim bildiğim pek çapari uygulaması yok. Zaman zaman bol balıklı yerlerde kıyıdan atılan çapari ile kızılgöz, tatlısu kefali hatta sazan gibi balıkların yakalandıklarını duydum ama bu genel uygulama değildir. Çapari daha çok denizlerde çalışan bir takımdır.

Artık epey çaparici olduk, haydi balığa.




PARAKETE



Yapılış şekli başka olmakla beraber parakete, 200 - 300 iğneli bir çaparinin denizin dibine yatırılmış hali gibi düşünülebilinir.


4 türlü parakete sayabiliriz.

Kıyı Paraketesi, Sinarit veya Mercan Paraketesi, Kalkan Paraketesi, Kılıç Paraketesi

Kıyı Paraketesi

Beden 0,60, köstekler 0,40 misinadandır. Kösteklerin uzunluğu 25 cm., açıklıkları da 30 cm. dir.

Her türlü yemle yemlenir. Kaya gelincik istavrit istrangiloz iskorpit ve daha başka balıklar yakalanır.

Kıyı paraketesi sabah çok erken denize bırakılır. En geç 2-3 saat sonra çekilmesi lazımdır. Zira yakalanan balıkları yengeçler paralar. Kıyı paraketesi karides ile yemlenerek küçük Karagöz ve Mercanlar yakalanabilir. Ancak aranan balıkların bulunduğu yerlere atmak şartıyla.
Kıyı paraketesi en çok Nisan ve Mayıs aylarında kullanılır.


Kalkan Paraketesi

İğneleri büyüktür. Akyemle yemlenir.Köstekleri 0,60, beden 0,100 misinadan veya ingiliz siciminden yapılır. Köstek boyları en çok 50 cm. , köstek aralıkları ise 60 cm. olmalıdır. Parakete ile kalkan ve pisi yakalanır.

Kalkan paraketesi Kavaklardan başlayarak Şile sahilleri dahil Karadenizin bilhassa Sinop ve Samsun civarında kullanılır. Kilyos tan itibaren Bulgar hududuna kadar olan sularda da parakete atılır. Malesef Boğazın Beykoz ve emsali yerlerinde kalkan yatakları bozulmuştur.


OTURTMA OLTA

Bu oltalarla daha çok Marmara kıyıları ile Adalar denizi sahillerinde balık avlanır.

Lüfer Palamut iğnesi büyüklüğünde veya yerine göre daha büyük çelik siyah iğne çelik bir bedenle fırdöndüye bağlanır. Fırdöndüden sonra sahil durumuna göre uygun bir kıstırmada konabilir. Olta 0,100 misinadan veya İngiliz siciminden olabilir. Oltanın ucu sahilde ağır bir taşa sıkıca bağlanır. Canlı yem takılmış beden mümkün olduğu kadar uzağa atılır. Kıstırmanın dibe oturduğu anlaşılınca oltanın sahile varan kısmına küçük bir taş daha ilave edilir. Balık yakalandıktan sonra küçük taşı denize sürükler. Büyük taşla küçük taşın ağırlığı balığı yorar ve bitap bırakır. Oturtma oltanın yemlenmesi denizin durumuna , yakalanacak balığın cinsine göre değişir. Ekseriya canlı yem kullanılır. Yem olarak kullanılacak balık geç ölen balıklardan olmalıdır. Gelincik balığı tercih edilen yemdir.

Oturtma olta ile Sinarit, Akya, Lahos, Levrek, Mercan ve Karagöz gibi balıklar yakalanır.

Eğer canlı yem, iskandil ile mantar şamandıra arasında bir kösteğe takılırsa beden dipte apiko duracağından av daha verimli olur. Bu şekildeki oltaya bırakma olta da denir.

Bir balık avı meraklısı için şöyle veya böyle olta şekli yoktur. Anlattıklarımız klasikleşmiş şekillerdir. Balık meraklısı odur ki bulunduğu yerin balıklarını inceleyerek ona göre takım icat etmelidir.



KISTIRMA






Oltanın dibe inebilmesi için bedenin üst kısmına ilave edilen kurşun parçalarına kıstırma denir.

Kıstırma daha çok Lüfer ve palamut yemlisinde bedenden sonra fırdöndünün alt veya üstüne takılır. Kıyıdan atılan kaşıkların bir metre yukarısına takılan kıstırmada kaşığın uzağa atılmasını sağlar.

Kıstırmalar yaprak kurşundan veya oval biçimde dökülmüş ortası delik kurşundan olmalıdır. İki ucu delik uzunca iskandilden kıstırma olmaz , oltayı dolaştırır.

Küçük oltalar için mercimek veya nohut büyüklüğünde ve ortaları yarık küçük yuvarlak kurşunlar vardır. Bunlar daha ziyade şamandırayı balanse etmek için kullanılır
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.