Her Güne Bir Şiir | Günün Şiiri
Sensizliğime ve Yalnızlığıma Serzeniş Gözlerimi kapattım yokluğumda var olan kendimin üstüne. Çığlığımda taşıdım ellerime sığmayan bensizliği, kızıl sancıların içdökümünde. Rüzgar saçlı bir yalnızlıkta yandım. Nehirler geçti içimden, içim nehirlerden geçti; talan edilirken Züleyha´sına aşk düşen bağışlanmış mısralar. Ve şimdi kalbimde adı konulmamış bir süveydanın ölüm günahları. Ve tufanları avuçlayan ömrümde Nuh´un ayak izleri. Adıma küstüm... İsimsizliğimin ölgün kentlerinde vurulup duruyorum, sana hep altı susuş kala. Hadi konuşsana! Susma gözlerime öyle derin derin. Kimsesizliğimin kimliğine suret olmayacak mısın yoksa? Aynalarda göremediğim hükümsüz yüzümü, yüzüne kabul etmeyecek misin? Bak el pençe divan durdum aşkın önünde, beni biraz daha susarak acıtacak mısın sesimi? Biliyorsun, rengi mahpus aşkımın mahşere and içen gözleridir . Ey boğazıma kadar battığım yağmur, hadi al beni! Gözbebeklerinde yıldızlar eriten gece, hadi boğ beni! ´´YAĞMUR GECEDEN AL BENİ´´. Ey Aşk! Güzellik bile sana meftun değil mi? Düşlerimden başka bir hüzünde yaktım mı en meczup tebessümleri? Bilsen, çöle kesmiş tenha bir gökyüzü indi geceme. İçine kan bulaşan tekinsiz uykulara uyudum. Kurak bir intihar düştü şairliğin yazgısına, yığıldım kaldım ´´bana inmeye korkan SEN uçurumlarında´´. Sevdiğim! Acıya düşen içine, içine düşen acıya, tufanıma, rüzgarlığıma yenik geldim. Tutma ellerimi düşeceksin yoksa. Duru bir gülüş anında saklısın sen, an gibi. Altı harflik susuşun kıyamet ağrısı dilimde. ´Aşk bitti, yüzümü buldum´ diyenlerin içten pazarlıklı yalnızlıklarına inat, içimin suretisin. Ellerin yasadışı sevdalarda ıslanan heyula sensizliğim. Gözlerin gül yaprağında kanayışım. Çek gözlerini alnımdan. Yazgıma dokunuyorsun! Benden saklanabileceğim bir İstanbul var mı gözlerinde? Susmaya dair tekmil suskuları ´´ konuş/sana ´´ dediğinde bozar mı gülüşü yırtılmış kelimeler? Ey Aşk! Kara kalemlerin aşkına! Ten hummalı saçlarında boğulmalarım yetmediyse bil ki; kahrolası bu denizler az gelir ağlayışlarıma. Sen hüzün divanında acının aşkı, aşkın acısı. İşte eşiğindeyim! Aşkın mahrem cinnetlerine sunma beni sevdiğim. Azalırım. Ey Aşk! Kalk ayağa ve ağla tutuşuncaya dek! Çünkü anlamını gizleyemiyorum aşktan. Alıntı |
Cevap: Günün Şiiri
Bir Yudum Aşk Bir Dünya Ayrılık Uzak hayallerde farkında olmadan birbiri için çarpan iki kalp, İki insan, bir gün tesadüfen çarpışan, Başlayan Bir Aşk, O günden sonra pervasızca açmaya başlayan kırmızı güller, Güneşin etkileyici parlaklığı, İki insanın mutluluğu, Ve bir karar, aşka dair… Sonra zamansız gelen üçüncü şahıslar, Ortaya dökülen anlatılmamışlar, Yanlış anlaşılmalar, Kafaların karışıklığı, Güllerin solmuşluğu, Yıkılmışlığı bir adamın, Bir kadının yorulmuşluğu, Büyüyen Kavgalar ve Ayrılan İnsanlar… Ama kurulan hayaller inadına, Yeniden yeşertilmeye çalışılan ümitler, Özlenen bir bakış, Hasreti çekilen bir tutuş, bir dokunuş, Fakat artık eskisi gibi olmayan bir çok şey… Yavaş yavaş ayrılmaya başlayan fikirler, Sudan sebepten çıkan kavgalar, Bitmek bilmeyen sonbaharlar, Yüzlere kapanan ve bir daha açılmayan kapılar, Sonra tahammülsüzlük, Sonra kırgınlık, Sonra yalnızlık, En nihayetinde; Bir Yudum Aşk Ve Bir Dünya Ayrılık ! ! ! Muhammet Necip Aksoy |
Cevap: Günün Şiiri
Bazen susmak iyidir ...
|
Cevap: Günün Şiiri
|
Cevap: Günün Şiiri
Dikensiz gül gibi görsede gönül, Ümidi acıyla bilemektir aşk. Kapanınca birgün bütün kapılar, Vuslatı ahrette dilemektir aşk. Kıvrımlı, upuzun öyle bir yol ki, Asırlar, içinde noktadır sanki. Belki Züleyha’dır, Yusuf’tur belki, Belki de beyhude bir emektir aşk. Aça dursun bir gül hasret çölünde, Bülbülün nabzıdır atar gülünde, Göçmen kuş misali yarın gönlünde, Birkaç günlüğüne tünemektir aşk. Kurşun geçmez, kılıç kesmez hasreti, Yaşamayan anlatamaz gurbeti, Bazen bir ömürdür aşkın diyeti, Eceli yürekte belemektir aşk. Âşığın her zaman böyledir hali, Mecnun’u var eden Leylâ hayali, Bîsütün önünde Ferhat misali, Dağları kalburla elemektir aşk. Yunus Kara |
Cevap: Günün Şiiri
http://farm2.static.flickr.com/1020/...a45dd0eb_o.jpg http://www.forumgercek.com/images/ayraclar/yildiz2.gif Bekleyen Sen, kaçak bir ürkek ceylansın dağda, Ben, peşine düşmüş bir canavarım! İstersen dünyayı çağır imdada; Sen varsın dünyada, bir de ben varım! http://www.forumgercek.com/images/ayraclar/yildiz2.gif Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu belirsiz kollar, Enseni yakacak ateş nefesim. http://www.forumgercek.com/images/ayraclar/yildiz2.gif Kimsesiz odanda kış geceleri, İçin ürperdiği demler beni an! De ki: Odur sarsan pencereleri, De ki: Rüzgar değil, odur haykıran! http://www.forumgercek.com/images/ayraclar/yildiz2.gif Göğsümden havaya kattığım zehir, Solduracak bir gül gibi ömrünü. Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir. Bana kalacaksın yine son günü. http://www.forumgercek.com/images/ayraclar/yildiz2.gif Ölürsün... Kapanır yollar geriye; Ben mezarla sırdaş olur, beklerim. Varılmaz hayale işaret diye Toprağında bir taş olur, beklerim... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Günün Şiiri
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim diyorum, geleceğim sana Ne olur kesin bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Beklesen de olur, beklemesen de Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde Hangi ses yürekten çağırırsa beni sana Geleceğim diyorum, takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden Gemileri yaksalar da geleceğim sana On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız Ey benim alfabemdeki kadîm Elif Ne güzellik, ne de tat var baharsız Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ihlamurlar çiçek açtığı zaman Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan Kimseye uğramam ben sana uğramadan Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana Takvim sorup hudut çizdirme bana Ben sana çiçeklerle geleceğim -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Bahattin Karakoç |
Cevap: Günün Şiiri
Agop ...Ve bir çöl daha ekleyiver susuzluğuna.... susuyorum..! nihai piyesini sahnelerken mevsimler aşktan aşağı sarkan çocukluğuma mı bu kahramansız gidiş Agop! oysa ki tükenmez düşlerim vardı benim neye yazıldıysam silindim... varlığımı unutuyorum Agop! beni yokluğuna kanıtla!!! şehrin camlarına çarpan serseri bir ıslığın adressizliğin de bocalıyorum bazen... tutuşan şiirlerin üşüttüğü sokak içimde adımlıyor koca bir kenti... sen hiç şemsiyesiz yağmursuz kaldın mı Agop? hatırlamalısın bu adresi... burası; yitirilmiş yarınlar caddesi... kimseler oturur burada kuşlara simit atar balıkçılar ve pencere önü tükenişlerinde yıllanır uzakta ki yalnızlıklar... beklenmiyorsun Agop! anladım ki bende ki aşkın alevi senin yüreğine kar... zincirleme bir kaza gibi ard arda gelen yıkımlara direnmekti kanayan avuçlarım... biliyor musun Agop? dün şiirlerimi yırtarken yakaladım ellerimi hep kırgın bir şeylere... hep kaçar gibi herşeyden... bir memurun alnında ki çizgi gibi utangaç ve çekingen... Şimdi sadece git n'olur... çünkü o şarkı sözlerida ki kadın kadar umarsız *korkma bu akşam gelip çalmam kapını* diyebileceğim yalnızca sana... ama gitsen de sevebilmeyi hatırla... demiştim ya; 'hiçbirzaman affedemeyeceğimden korkuyorum seni...' Agop! aslımı unuttuğum o aşk birgün hatırlar mı gözlerimi bilmem... mevsimlerin avlusuna terkedilirken bir yürek ve şiirler yazılırken unutulmalı diyen sana inat! şimdi kalmalı mı? önemsiz... bir şairin iç cebine saklandım... seviştiğim çizgileri silinirken o sustu.... ben yazdım!!! Kaybolan uçurtma sorularım var!! ne zaman almaya gelsem servisi geciktirilmiş bir yemek gibi soğuk ve tatsız oluyorlar Bazen elinde bir şeyler taşır gibi yürür bir boşluğa salınmış gibi duraksardın yanımdaymış gibi kalkar uzağıma oturturdun kendini... uzun süren sohbetlerde alıp başını gidebilen kelimelerin vardı senin kendimi konuşuyor sanırken aslında seni dinlediğimi konuşman bittikten sonra anlayabilirdim bazen öyle derin iç çekerdin ki tuttuğun nefeste boğulacağımı sanırdım ya da konuşma aralarında verdiğin nefesleri tutup kendi nefesimi verirdim onların yerine ola ki soluğun tükenir! mesela bir çukura takıldığımda elimden tutacağına tutup şiirlerle avuturdun beni... 'içimde ki boşluğa düş! ben tutarım seni...' ya da birlikte paylaşılmış bir manzarada işaret parmağımı denize dikip; 'bak! işte senin gözlerin böyle' derken bana eski dillerde suyun ne demek olduğunu durup dakikalarca anlatman gibi... Ve hiç unutmuyorum rüzgara karşı nasıl kibrit yakıldığını... hiç unutmuyorum...unutmuyorum...unutmuyorum... Seni bilmem ama! benim kötülerini güzelleriyle değiştirdiğim anılarım var sana dair hepsini bir bir askılayıp itinayla dolabıma kaldırıyorum hepsi naftalin kokuyorlar... Öyle bir yalnızlıktayım ki satsan ederi yok! gitsen gideri yok! beni sorma düşlerini gezdirmekten bıkmış bir halim var şimdilerde saat başı uyanan bir çocuk düşlerime bağdaş kurmuş durmadan ağlıyor üstelik nasıl uyutacağımı da bilmiyorum... sana sorsam; 'git kendin bak' cevabının ürkütücülüğü belki de beni sorulacak bütün sorulardan yıldıran ne zaman yüzün yana çevrilse kendimi içilmemiş bir bardak çay gibi hissediyorum soğuk ve demli... bir şairin dediği gibi; ''başka anlamlar arama gerek yok! katlandığım kadar seviyorum seni gerçek bu..'' evet bu! İnsanlar katlandığı ve kaldırabildiği kadar sevebiliyor işte bu yüzden; kendi yüreğinden büyük sevdaları taşımış çocuklardan kaybolan uçurtmaların hesabı sorulamaz! Kahraman Tazeoğlu |
Cevap: Günün Şiiri
Yüreğine sağlık.
|
Cevap: Günün Şiiri
Okuyan gözlerine sağlık ...
|
Cevap: Günün Şiiri
http://img4web.com/i/YVGMF.jpg Atatürk'ü Düşünürken http://img837.imageshack.us/img837/6830/s76g.png Ne şairane mevsimdi eskiden sonbahar Bahçeleri talan eden bir deli rüzgardı Kırılan dal düşen yaprak şaşkın uçan kuşlar Eskiden sonbaharın bir güzelliği vardı http://img837.imageshack.us/img837/6830/s76g.png Gel gör ki Atatürk'ün ölümünden bu yana Sonbahar dahi bir tuhaf bir başka geliyor Vatan gerçeklerini hatırlatıp insana Türk yüreklerimizi burka burka geliyor http://img837.imageshack.us/img837/6830/s76g.png Cahit Sıtkı Tarancı |
Cevap: Günün Şiiri
GECEYE GECEDEN GELENE... Bir şairin düşüme yansıyan sözleriyle başlıyorum ağır ağır tükenmeye... '''Hayatımın Karşı Kıyısıydı 'O'.. elâydı belâydı yaraydı Ne çok şeydi...'' ... ... Bir şiir yas/lamalı dedim şimdi geceye Bir aşk sığdırmalıydı imgeler miktarı... Hayal ötesi bir yolculuk firarlarım. Akıl sızısı bir yol/suzluk adımlarım. Geceyi bir kalem konuşturur da Dilimi neden hep bir elim susturur? Geceyle inceden muhabbet kandırmacasındayım. Katedeceğim yol olsa olsa bir kalem bir kağıt arası… Yanında bir bardak çayla Sadece aşk ve ayrılık kavgası… Anlaşamıyoruz… Bitmez tükenmez bu kalemin karası? Nerededir acaba şu kavuşmaların ustası? Ölgün topraklarda akıyor hayat… Ne zaman bir 'aşk' eksem hep ayrılık biçiyorum. Bir tutan gözyaşı eksem bir otobüs devriliyor uçurumlardan aşağı.. Sessizce ömrüme.. Boğuşuyorum boğazımda ki iple... Hayallerim alaşağı ediliyor... 'bir umut' Bir umut olmalı şurda biryerlerde.. Aranıyorum! tutunamadığım ve bir daha tutmaya şansımın olmadığı yar'in ellerinde.. Yok!/luk... Kendime dönüyorum.. Kendi elimden tutuyorum.. Yorgunum... Anka kuşunun kanadını gördüm az önce penceremde. Öyle solgundu kendi masalından cayacak kadar vurgun… ‘Gel’ dedim. ‘benim masalıma soyun.’ Sustu… ‘Git!’ dedim o zaman! Masalına dön! Bitsin burada bu oyun! Gitti. Kendimleyim… Kendi masalımı karalıyorum sigara dumanı dolmuş ciğerlerime. Gözlerim önüm arkam ben. Sağım sol/um kalem kağıt sen! Dopdoluyum! Voltasızlığımda voltalıyorum. Düş yorgunuyum… Uyku akıyor caddelerden öyle ıslak ıslak çakıl taşları sürükleniyor kaldırımlarda. Nereye gittiğini bilmez mi bu yağmur her seferinde? Canım yanıyor! Artık ağrılarıma yağmur duası da kar etmiyor… Kapıyorum penceremi. Geceye açıyorum içimi. Duy ey gecenin sessizliği! Ben şimdi geldim mi? Yoksa hiç gitmedim mi? Üç harften asıyorlar bedenimi! Ölüme cesaretlidir yüreği aşk’a gelenler. Oysa en ürkek dokunuşlardır aşk’a değip geçenler. Peki kim bu ellerimi delip gidenler? Hangi korkunun bedeli bu yük? Hangi cesaretin bedeli bu düş? Yankılanıyor sesim candamarlarımda.. Kimseler duymaz mı sessizliğinin sesini? Kimse görmez mi nefessiz tükenişleri? Önüm arkam sağım solum soru işaretleri… Uzanıyorum ufuksuz bir boşluğa Uçurtmalarımı saldım. Herkese kafa tutacak kadar güçlüyüm sanki. Sevgili’nin bir bakışında yıkılacak gibi olsamda Güçlüyüm işte! Sormayın! 'Sanma!'yın da! Uzak bir yerdeyim... Şehirden ve zamandan asırlarca uzakta belki… Sahil kenarında oturuyorum hayallerimle. Yalınayak Kumları iliklerime kadar hissetmek için Savunmasız kalmayı seçtim. Bir ‘ah’…duyuluyor uzakta ki balıkçıların kalın sesinden. Kalkıyorum hayallerimden bakınıyorum. Ağlarına körpe yürekler takılmış yine.. ‘Yakalandılar yaralandırlar bir kere. Salsak ne olur salmasak ne?’ diye aralarında anlaşmazlığa düşmüş kimileri. Bazıları nefretle bazıları da acıyla bakıyor yerde can çekişen bir kalbe… Amathaunta’nın elinden bir kadeh düşüyor o an yere. ‘Ah şu aşk! Ah bu deniz! Ah o yürek! Kaç seferde aklın başına gelecek? Bırakın denize! Nasılsa o dönüp dolaşıp yine buraya gelecek.’ Salınıyor yaralanmış her kalp hiç yakalanmamış gibi. Ve ne acıdır ki salından da öyle zannediyor kendini... Kendime de pay çıkartıyorum nitekim.. Nasıl olsa o ağlardan kurtulup buraya gelmiş birisiydim. Gece düşüyor sabahın üzerine tepetaklak. Bir ‘yar’ sesinde perdeleniyor ışıklar. Hayallerimi itinayla bir kenara bırakıyorum. Üstüm kapalı! Nasıl olsa yar hiçbirine bakıp uyanmayacak… Nasıl olsa yar benim hiçbir sabahım da doğmayacak… Üşüten bir gün doğumu.. Yar kokusundan bir ceket örüyorum kendime. Şehrin herhangi bir yerinde zamanın bir yerinde Omzuma sarınamadığım ceketine nakışlar işliyorum. Oysa ne kadarda yakındım o sıcaklığa o gün.. Neden kendi elimle kendimi kovmuştum? Bilmiyorum... Acının kılıfını dikmeye başlıyorum yine geceye hazırlık gibi.. Oysa sabah yeni geldi şehre. Henüz gelmemiş gecelerin hazırlığı bu içimde ki.. Gelmeyenlerden geleceklere hazırlık benimkisi.. Hüznüme küçük kalıyor bütün kılıflar... Uyduramıyorum üzerime tam oturan bir aşk kendime... Dilimde hiçliğe dökülen bir 'ah' Gözlerim de yakılmış köprülere yakılan bir 'eyvah!' Geceye geceden gelene Eyvallah! Alıntı |
Cevap: Günün Şiiri
Bildiğim Her Şeyi Unuttum Seninle İçi boş, susturulmuş, unutulmuş ve artık kullanılmamaktan eskiyerek çürümeye yüz tutmuş bir kalple yaşıyordum. Gece yarılarında eski düşlerin elini tutuyordum en fazla. Eskiden kalma, tahtaları tek tek dökülen virane bir ev gibiydim veya deniz kenarında yanarak yok edilen bir okul binası… Benden bir daha ne sevgi dolu bir aşk beklenebilirdi, ne kimliği belirsiz yeni bir kalbe dönüşebilirdim. Kırgınlıklarım deniz, kızgınlıklarım fırtına, iç içe geçmiş hepsi; hani diyordu ya Aşık Veysel, aynı öyle yürüyordum gündüz gece. Nereye gideceğimi bilmeden ama herkesin benzer bir sona doğru yürüdüğü o amaçsız yolculukta yürüyordum. Kalbim ise otomatik pilotta! Sonra nasıl olduysa; hani Şeytan mı dürttü, melekler mi zorladı, her ne olduysa, güneş doğdu. Sen çıktın karşıma bir akşam vakti. Her şey yerini değiştirmeye başladı. Bildiğim her şeyin yanlış, okuduğum her şeyin eksik, fizik kurallarının geçersiz, kimyanın ise yetersiz kaldığı bambaşka bir gezegene geçmiş gibiydim. Sonra anladım ki; aşkın dünyasında var sayılanların anlamı yok! Her aşkın kendi gerçekliği var ve aşkın formülünü her seferinde o iki kişi buluyor. O yüzden bildiklerimi unuttum! Şimdi seni yeniden sevmeyi öğreniyorum, şimdi yeniden birini sevmeyi öğreniyorum. Yeniden, sevebiliyor muyum diye bakıyorum, gördüklerime gülümsüyorum. Seni sevmeye çalışmak, emeklemek gibi! Bir sonrası yürümek olan ama gidilen yolu bir şekilde bitirmeye yarayan tuhaf, biraz can acıtıcı ama amacına uygun bir eylem…. Bildiğim her şeyi unuttum seninle ve yeniden birine güvenmeyi deniyorum. Aslında hala bir yerlerde güzel bakan bir çift gözün var olduğunu ve her kalbin başkalarına kiralanmak için ortada dolaşmadığını görüyorum. Senin kalbinden, aklından, sözlerinden ne zaman şüpheye düşsem, sen hiç bilmeden sağlamasını yapıyorsun; utanıyorum! Sana da anlatamıyorum üstümde ölü toprağı gibi atılıp kalmış geçmiş aşkların ağırlığını ama sen her seferinde, sana güven duymamı sağlıyorsun. İşte böylece unutuyorum bütün bildiklerimi, emin olduklarımı, önyargılarımı tek tek siliyorum. Seni severek kendimi yeniden keşfediyorum, üstünü çizdiğim kalbimle barışıyorum ve gülümsüyorum gündüze, geceye çünkü seninle hayat biraz daha dayanılır oluyor. Sonra? Sonrasını düşünmüyorum çünkü bir gün gidersen ne yapacağımı bilemiyorum. Tek isteğim seni nefesim bitene kadar sevmek, ben de öyle yapıyorum…. Candan Ünal |
Cevap: Günün Şiiri
Erkin Koray - Öyle Bir Geçer Zaman ki Öyle bir geçer zaman ki dediğim aynı ile vaki Öyle bir geçer zaman ki dediğim aynı ile vaki Birden dursun istersin seneler olunca mazi Öyle bir geçer zaman ki ****** Günlere bakarsın katı katı üzerine çekersin perde Yoldan geçenler varda her akşam gelenler nerde Kara yazı yazıldı sanma insanın da kaderi böyle Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla baki Öyle bir geçer zaman ki ****** Bir cevap buldun mu sorulara yiğitlikte var yine serde Nasıl gaddar seneler geçiyor durduğu yerde Sana kara yazıldı sanma insanın da kaderi böyle Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla baki Öyle bir geçer zaman ki ****** O nedir seni kızdıran memnun edeceği yerde Bak bir garip diyorki nerede o yarim nerde Anılara kapılıp kanma dünyanın da düzeni böyle Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla baki Öyle bir geçer zaman ki ****** |
Cevap: Günün Şiiri
Ayrılık Sevdaya Dahil Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın En görkemli saatinde yıldız alacasının Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan Onu çok arıyorum onu çok arıyorum. ********** Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları Bir yerlere yıldırım düşüyorum Ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş. ********** Tedirgin gülümser Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte Yansımalar tutmuş bütün sahili ********** Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil Çünkü ayrılanlar hala sevgili Yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık Hava ağır toprak ağır yaprak ağır Su tozları yağıyor üstümüze ********** Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı Karanlık çöktü denize Yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin. ********** Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak. ********** Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız ********** Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek AŞKIMIZ Attila ilhan |
Cevap: Günün Şiiri
Gitgide alışıyorum sana.... Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz... Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin... Yanımda olduğun zamanlar; sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor, alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun... Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan... Alışkanlıklar daima korkutur beni... Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim... Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır... Fakat şimdi sana alışıyorum... Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor. Yalnız içimde garip bir korku var. Sana alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum... Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini daha değerlisini verememekten korkuyorum... Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla yapayalnız bırakmaktan korkuyorum... Oysaki her zaman ve günün her saatinde yanında olmalıyım senin... Bana alışmış olmaktan pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı... Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni... Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz. Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim... "Bana alış" demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün... Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin, o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla, sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden! İlk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum... Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi. Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım. Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum. Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum. Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor... Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım. Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar baştanbaşa seni görecekler içimde... Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun? Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz. İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan. Her yerde iki olduğumuz için bir bütün haline geliyoruz durmadan... Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni... Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden... Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor... Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri... Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum... Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık... Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz.... Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum... Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun. Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir gün bulutların üstünde... Uzun süren bir baygınlık sonrasının o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim... Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman seninle vardığım yüksekliğe erişemez... Açılmış bütün kuyuların derinliği içimde seni bulduğum yer kadar derin değil... Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi. Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz. Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde. Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu. Alev almayan bir yerimiz kalmadı. Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor. Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık. Nehirle, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum. Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek. Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız... Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde bizden güçlüsü olmayacak! En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle... Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır. Geçmişteki tüm alışkanlıkların bana alışmanı önleyemez artık... Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Cevap: Günün Şiiri
Sitemdir !!! Sen, hiç yazılmadın ayrılığın satırlarına. Hiç durmadı...doğan günün şafağına karşı yüreğin... Sen, hiç aldanmadın esen rüzgara. Gerçeğin adı... Sen, hiç yalan olmadın... Şimdi bakıyorsun resimlere, Tıpkı bakar gibi güneşine ikindinin... Neler aldı ***ürdü senden, saçlarındaki o dalgalar... Bir bilsen... Artık uzak sana sesimdeki diz çöken yankı Duysan bile inanma sakın, Ve şimdi ardıman, Unuttuğun yerde kalıp, dönüşün umudunu, Bir dilek tut kainata inanıyorsan Adını nergis koy, korkma erguvan koy. İstersen içinde sakla, aldat kendini Aldan...ve tükendikçe, O büyük yalan... İstersen sussun dudakların, Ağrıyan bir tövbenin gölgesine. Bil ki, bundan böyle Değiştiremezsin artık hiç bir yazılanı... Değiştiremezsin artık...hiç bir yalanı... Bilmezsin, Kaderimi ayakta tutandır sana yorgunluğum. Bak yine, Omuzlarıma vurdu batan güneşin sanıcısı. Yüreğimde adı konulmamış volkanlar... Uyku bile gözüme, yağmura bürünüp yağar... Sabah, duman kokusuyla uyanırım hatıraların. Keskin “adın” gibi, Ve ölüm tadında doğar öksürüklerim. İşte böyle... Bir dilek tut kolaysa şimdi. Adını “sen” koy istersen. İstersen...adını ben koyayım... Değişmez nasıl olsa sitemin tadı. Zaten ne de, Feleğe bir yakarıştır, acıyıp gülmen... Ve öfkelendikçe tükenen, imrenen kendine... Ama ben, azaldım zaman çaldıkça senden. Bilmedin ki, ömür bittiğinde ayrılıkta çeker gider. Dileyemezsin sabahı, Bilmedinki, en büyük düşmanidir kara toprak sevdanin. Bilmedinki, unutan sen değildin aslında... Unutan...yazıldığım satırlardı... Sen...hiç yazılmadın zaten... Çünkü biliyordun tüm yalanları... Çünkü sen, Hiç yalan olmadın... Alıntı |
Cevap: Günün Şiiri
Ellerimin arasından kayıp gidiyor hayat… Kendimi avutmak için bulduğum her şey bir süre sonra anlamsız geliyor… Bir şeyler biterken yanı başında neyle avunabilir ki insan… Kendimce oyunlar buluyor, sıkılıyorum bir süre sonra, kitaplar hiçbir şey anlatmıyor ya da kendimi dinlemek canımı sıkmaktan başka bir şeye yaramıyor… Sense bir yerlerde kendine duvarlar örüyorsun.. Biliyorum ki ne kadar ararsam arayayım yanına gelebileceğim bir kapı bulamayacağım..Kendine duvarlar örüyor ve bizi dışarıda bırakıyorsun… Olsun diyorum, ördüğün duvarları maviye boyuyorum, çiçekler ekiyorum dibine, büyümüyorlar… Mavilerim soluyor, sen susuyorsun… Ben ölüyorum… Kendime yalanlar uyduruyorum kendim bile inanmıyorum.. Oyunlar buluyorum sıkılıyorum… Durmaksızın bir şeyler bitiyor içimde… Sana sorduğum soruların hiçbir cevabı yok aslında duymayı beklediğim… Sadece sesini özlediğimden… Ellerimin arasından kayıp gidiyorum… Kendim bile tutamıyorum kendimi… Ama olsun ben sana elimi uzatıyorum… Kurtar diye değil… Sadece dokunmayı özlediğimden sana… Senden başka bir nedenim yok… Senden başka bir istediğim yok… Senden başka hiçbir şeyim yok… Seni Seviyorum… Duy diye değil… Sadece kendime hatırlatmak için söylüyorum… Suya yazı yazmak gibi seni sevmek Yorgunum üşüyorum Yanındayım ama yanlız ne çare Suskunum huzursuzum Gözlerinde uçurumlar korkuyorum yüzleşmeye Bakışların kaçar gider gücüm yok yetişmeye Düğüm düğüm oldu içim ne olur birşey söyle Sen sustukça içimde isyanlar, çığlıklar… alıntı |
Cevap: Günün Şiiri
GözLerimde Uykusuzluğun Doğum Sancıları Yalnızlığın kırılmaz zincirleri sarıyor ayaklarımı.. Kızıl alevler ortasında girdaplarda yüregim.. Takvimlere gömülmüş yıllarım, aşklarım, küçük yolculuklarım.. Susmayan rüzgarların uğultusunda şimdilerde.. Cevapsız kalan sorularım... Yaprak fırtınalarına tutulmuş ruhumun hapsolduğu bu karanlıklar adasında.. Zamanın acımasızlığının vermiş olduğu çizgiler var suratımda.. Nefretimin sarfettiği anlamsız kelimeler arasına sıkışan sevgi sözcüklerim ve.. Bugün avuçlarında saklarken yarını.. Gözlerimde uykususuzluğun doğum sancıları.. Zamansız krizlerimin yağmurlarıyla ıslanırken yanaklarım.. Kalemimle,yine korkulara boğulmuş sözlerimin istilasında seni yazıyorum.. Başaramıyorum... Neyi başarabildim ki senden sonra.. Neyi tadabildim kaybetmekten başka... Kapılar kapandı.. Gittiğinin sonrası sabahım olmadı.. Gözyaşlarım hiç durmadı... Gecenin karanlığına sensin diye sarılıyorum şimdi.. Sensiz sahte mutlulukların gölgesi altında yanıyor,yaşlanıyorum.. Avuçlarımda birkaç kelime.. Sensiz cümleler arasında seni kurmaya çalışıyorum.. Seni kaybetmenin son duruşmalarında.. Sensiz aşka müebbetim istenirken.. Kollarımda anılarım, sensizliğe götürülüyorum.. Düşlerimin intihar anları gözlerimden düşerken.. Bulut gibi, melek gibi Allah'a ağlıyorum.. ..Artık sahipsiz mektuplar yazmaktan alıkoyamıyorum kendimi.. Kabullenemiyorum gittiğini.. Bilmeni istediğim ve senin için sakladığım o kadar şey var ki.. Hüzün dakikalarında,yüzyıllara maruz kalan bu kalbin daha fazla gücü yok artık.. Dizleri kırık hayallerimin intihar anlarında.. Sana susayan dudaklarımda.. Gözlerinin telaffuzu yok... ...(kaybettim seni bir gece vaktii)... Alıntı |
Cevap: Günün Şiiri
Bu sabah bir türkü doğdu gözlerime, Adı sen, Yağmurla geldi sözleri gönlümün yanaklarına çisil çisil, Yazdım yazdım, kalemim bitinceye kadar yazdım, Mısralardaki kelimelerin anlamı yeniden doğmakmış, O kadar alıştırdın ki varlığına, Seni göremediğim günler de bir türkü oldun dudaklarıma Bir gün mü uzak, yoksa sen mi? İkisi de imkansız kadar imkansız, Aslında biliyorum, Sende olmayacaksın, o günde asla gelmeyecek, Nefesin kadar yakın olsam da, Bir girdabın dönencesi kadar uzaksın, Ne yapılır adı sen? Ne yapılır bilmem ama bir gerçek var ki, Yağmur yağmasa da gözlerim ıslak, Rüzgar esmese de gönlümde fırtınalar, Güneş doğmasa da güneşim oldun Hem gönlüm yorgun, hem de dilimde tükendi kelimeler, Bir çare arasam da biliyorum ki çare sensin adı sen, İşte imkansızın zindanlarında ki çare, Sen ne kadar imkansızsan çarede bir o kadar imkansız, Çözemedim yeşillim kara telli girdap düğümlerini, Alamadım uçurum bakışlım delikanlı yüreğini, Sevemedim seni benim sevdiğim kadar beni sevebilecek birini, Biliyorum sonu hüzün olacak bu sevdamın, Çünkü adı sen, soyadı imkansız, Bunun anlamı da şu; Demek ki sevdam hem adsız hemde soyadsız, Bu sonda yüreğimin kabul edemeyeceği kadar imkansız… Alıntı |
Cevap: Günün Şiiri
http://img.blogcu.com/uploads/HuZunM...maneskiyor.jpg O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer. Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de, kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci dereceden failidir" denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse... Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!! Can Yücel |
Cevap: Günün Şiiri
ŞEHİDİMİN YAVRUSU Gel yavrum koklayayım,gülümün yüzü solmasın Teröre kurban giden,babandan sen hatırasın Sen şehit evladısın,grur duy,göğsün kabarsın Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ilken olsun Şehidimin yavrusu, ananı sen iyi dinle Ülkene yararlı ol, gurur duyayım seninle Baban hep yaşayacak,kalplerde sevgi ile Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ilken olsun Bizi üzüp ağlatıp, yuvamızı dağıtanlar Vatanıma göz dikip, Türk’lere kurşun sıkanlar Bir gün pişman olarak, cezasını bulacaklar Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ilken olsun Ülkene sahip çıkıp, sonsuza dek koruyarak Bayrağımız elinde, marşımızı okuyarak Vatanını sev oğlum,toprağına sarılarak Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ilken olsun Bu vatan hepimizin, bölünerek parçalanmaz Türk ulusu cesurdur, hiç kimseler korkutamaz Babana kıyan eller, amacına ulaşamaz Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ilken olsun Alıntı |
Cevap: Günün Şiiri
Konuşamıyorum Sazlıklardan havalanan bir ördek gibi sesin Ürkek şaşkın kararsız duyuyorum Ve sen bir gökkusağı kadar güzelsin Rengarenk ve az sonra gidecek görüyorum Ve ben yağmurlar altında bir yolcu Islak yorgun tutkulu yürüyorum Sensiz ben yolumu bulamam Haykırmak istiyorum Konuşamıyorum konuşamıyorum konuşamıyorum Konuşursam gözyaşlarım beni boğacak Biliyorum duyuyorum görüyorum konuşamıyorum Bu ayrılık akşamında sen sustuğuma bakma Konuşmaya gücüm yok beni anla Söyleyemediklerimi bak gözlerimden anla Herzaman yanımda kal hiç bırakma Sensiz ben yolumu bulamam Haykırmak istiyorum Konuşamıyorum konuşamıyorum konuşamıyorum Konuşursam gözyaşlarım beni boğacak Biliyorum duyuyorum görüyorum konuşamıyorum İlhan İrem |
Cevap: Günün Şiiri
İnci Dakikaları Sen bana yeni yılsın her dakika Her dakika bir yaşıma daha giriyorum Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni Saatim kadar saadetimin gözbebeği zamansın Ben bin parçaya bölündüm her parçasında Her parçasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın Çalkantısız Üniversitenin yalnızlığın ve ağlamanın Erkek ağlar mı diyeceksin Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında Daha gözlerimin gerçek yaşları belirmeden Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya Çürük ve havada asılı tahtalar üstünde Hafif kedi ayaklarıyla yürür gerçekten yürür ya Sen benim ağlamamı erkekliğime Uyanan ölmeyen yenilenen Azgın kışlar içinde keskin baharlar bulan Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say Ben otomobilleri böylesine yankısız sağır komam Öyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım Bu yunan şehrinin düzenini öper ve yalvarırım Şehrin ölümünü yanlış anlama Gözleri kör oldu doğrudur ama o kadar Ve şehrin gözlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın çanlar Senin odan gün ışığı en güzel müzik bana Farklılıklar odası Giden tren buharları içinde örümcek ağı Sen güzel örümcek ağı yaşamakla yaşamamak Doğduğumuz şüpheyle öldüğümüz şüphe arasına gerilmiş Garip bulut farklı müzik güzel örümcek ağı Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskançlık yaramdandır Benim garipliğime bakma benim kıskançlığıma bakma benim İncilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur Benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur Oldukları yerde bile 1959 yılbaşı gecesi Sezai Karakoç |
Cevap: Günün Şiiri
Vuslat Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar, Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar, Görmezler ufuklarda, şafak söktügü anı... Gördükleri rü'ya ezeli bahçedir aşka; Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgarı başka. Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez... Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi... Zenginler o cennette fakirlerle müsavi; Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler, Sonsuz gibi, bir fıskiye ahengini dinler. Bir ruh, o derin bahçede bir defa yaşarsa Boynunda O'nun kolları, koynunda O varsa, Dalmışsa O'nun saçlarının rayihasiyle, Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle. Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık Bir mucize halinde o gözlerdendir artık. Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur. İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan... Bir sır gibidir azçok ilah olduğumuzdan. Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler. Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler? Aşk, onları sevkettiği günlerde, kaderden Rüzgar gibi bir şevk alır, oldukları yerden. Geldikleri yol, ömrün ışıktan yoludur o! Alemde bir akşam ne semavi koşudur o! Dört atlı o gerdüne, gelirken dolu dizgin, Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin, Simaları her lahza parıldar bu zaferle; Gök, her tarafından, donanır meş'alerle! Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar, Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar Dünyayı unutmuş bulunurken o sularda, -Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da- Bir an uyanırlarsa leziz uykulardan, Baştanbaşa, her yer kesilir kapkara, zindan... Bir faciadır böyle bir alemde uyanmak... Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak... Ey tali! Ölümden ne beterdir bu karanlık! Ey aşk! O gönüller sana mal oldular artık! Ey vuslat! O aşıkları efsuna ram et! Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et! Yahya Kemal Beyatlı |
Cevap: Günün Şiiri
BEN DEĞİLDİM Bir aksam-üstü pencerenden bakıyordun Ağır ağır, yollara inen karanlığa. Bana benzeyen biri geçti evinin önünden. Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya.. O geçen ben değildim. Bir gece, yatağında uyuyordun.. Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya. Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan, Ve karanlıklar içindeydi odan... Seni gören ben değildim. Ben çok uzaktaydım o zaman, Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebebsiz ağlamaya. Artık beni düşünmeye başladığından Bıraktın kendini aşk içinde yaşamaya.. Bunu bilen ben değildim. Bir kitap okuyordun dalgın.. İçinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı. Genç bir adamı öldürdüler romanda. Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın.. O ölen ben değildim.. Özdemir Asaf |
Cevap: Günün Şiiri
|
Cevap: Günün Şiiri
Bu Sevgidir Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir. Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir. Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir. Yalnız ben biliyorsam bu aşktır. Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır. Özdemir Asaf |
Cevap: Günün Şiiri
Yumdum Gözlerimi Yumdum gözlerimi Karanlıkta sen varsın Karanlıkta sırtüstü yatıyorsun Karanlıkta bir altın üçgendir alnın ve bileklerin Yumulu göz kapaklarımın içindesin sevdiceğim Yumulu göz kapaklarımın içinde şarkılar Şimdi orda herşey seninle başlıyor Şimdi orda hiçbir şey yok senden önceme ait Ve sana ait olmayan... Nazım Hikmet Ran |
Cevap: Günün Şiiri
http://i.hizliresim.com/5kdra5.gif Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini http://i.hizliresim.com/5kdra5.gif Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette Bendeydi özlemlerin en korkuncu Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu http://i.hizliresim.com/5kdra5.gif Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim Biri vardı ağlayan gecelerce Biri vardı sana tutkun; o bendim http://i.hizliresim.com/5kdra5.gif Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük En solmayan güller açtı içimde Ömrümü değerli kılan bir şeydin Sen benim bozbulanık gençliğimde Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya Bir çizgiye vardım seninle beraber Ve bir gün orada yitirdim seni Ben seni sevdim mi? Sevdim, ya sen beni Ü.Yaşar Oğuzcan |
Cevap: Günün Şiiri
Bazı şeyler, kötü sonlara rağmen yaşanacak kadar güzeldir. Yüzyıllardır oynanmasına rağmen, hiçbir seyirci sahneye fırlayıp, Romeo'nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır. Sonunda geminin batacağı bilindiği halde, Titanic filmi defalarca izlenmiştir. ''Bitecektir'' korkusuyla aşktan kaçanlar, eğer dünyaya gelmeden önce kendilerine danışılsaydı, sonunda öleceklerini bildikleri için, hiç doğmamayı seçerlerdi. Böyle yaşanmaz... Romeo ölmeli! Titanic batmalı! Ve aşk; herşeye rağmen yaşanmalı. |
Cevap: Günün Şiiri
Çekilmez Bir Adam Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi Azgın bir hayvan döver gibi O gün çalışıyorum Sonra birde bakıyorsun ki Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet Yine her seferki gibi haksızım Sebep yok olması da imkansız Bu yaptığım iş ayıp rezalet Fakat elimde değil Seni kıskanıyorum. (Beni Affet!) Nazim Hikmet |
Cevap: Günün Şiiri
Yine ben topladım kalbimin kırıklarını Yere düşenler sadece cam kırıkları değildi anne! Kalbimin kırıkları da vardı aralarında.. Süpürseydin,yok etseydin ya onları da! Ama yap(a)madın.. Yine ben topladım yerden kalbimin kırıklarını Sırf ayaklarına batmasın diye.. Susmamın sebebi gurur değil Söyleyeceklerim var elbet.. Sırf seni üzmemek için,kalbini kırmamak için konuşmadım.. Karşılık vermedim ilk defa sana anne! Bu kadar dolu değildim önceleri Kırmıyordum kalbini küçükken.. Ama artık büyüyorum ben anne! Sus! deyince susan küçük kızın değilim artık.. Gitmek istiyorum artık.. Her şeyi , kendimi göze alıp ; bu şehri bırakıp gitmek.. Şunu unutma anne; Şuan gidecek olsam kalacağım bir çok yerim, Beni burda tutmak için ise hiç bir nedenim yok.. Alıntı |
Cevap: Günün Şiiri
Tıkanıp KaLdığında Hayat.., Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde, Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarınıDağlara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; Yeni insanlarla ‘tanışmalı, yeni keşifler yapacak…. Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, Gerçekleştirmeyi denemeli! http://i.hizliresim.com/5kdra5.gif Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir, Kendisinin bir sal olup da, O dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı. Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, Her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, Değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri; Küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak önce inip Servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini; Gördüğünü hissedebilmeli! Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce, Değerli olabilmeli hayat! İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için! http://i.hizliresim.com/5kdra5.gif Başkasının yerine koyabilmeli kendini; Ağlayan birine “gül”, inleyen birine “sus” dememeli! Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli! Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı; Sevgisiz, soysuz kalarak! Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden, Derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine… Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını… http://i.hizliresim.com/5kdra5.gif Karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna; fırtınada boranda; Öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın! Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği; Bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli! Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu Olmayı beklememeli! Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı; Bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için; kaçırmamalı! http://i.hizliresim.com/5kdra5.gif Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için, hiç Çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan, Neşesizdir kahkahaların; Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların… Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı! Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için… http://i.hizliresim.com/5kdra5.gif Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil, Söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli! Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere… Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için! Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak! Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak! Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi; Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin; http://i.hizliresim.com/5kdra5.gif Zaman bulabilsin; Bir teşekkür, bir elveda için… Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten; Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan! Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi… Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı… alıntı |
Cevap: Günün Şiiri
Zehirli bir ihanet aktı yanaklardan Atılan bir imzayla onaylandı unutulduğum Gelinlik bir kız gibiydi düşlerim oysa, kaçırıldı Kimlerin yatağında nergis kokusuysa, orada kalsın Çocuk kalan yanım! . Sen sakın üzülme ..Seni yeniden güldürebilmek için arınacağım bu lekeli acılardan.. Alıntı |
Cevap: Günün Şiiri
Aşk... Gitmek ve kalmak arasında sıkıştırıyor, Hep bulmamak için aratıyordu. Sefersiz gemilerden bilet alıyor, şehrin titreyen iskelelerinde bekliyor, Uykusuz banklarına yaslanıyordu. Hiç ummadığımız anda geliyor, umduğumuz anda gitmiyordu. Zira umduğumuz an, hiç olmuyordu. Ve öğretiyordu Aşk: Keşkesiz kaldıkça yaşanıyordu. |
Cevap: Günün Şiiri
Geçti vakit Yolun sonu birden göründü Çoluk çocuk meşgale Gündem hep boş idi boş kaldı Ne yana baktımsa karanlık Geçip giden karanlık Ne yapsam nafile Unuttumsa da seni Unutma bizi Allah'ım Af dilerim Şah damarımdan yakın olan Allah Tövbeleri kabul eden Allah Rahman ve rahîm olan Allah Kötülükleri iyiliklere çeviren Allah Göklerin ve yerin nuru Allah Nur üstüne nur olan Allah Dilediğini nura ileten Allah Şefaat dilerim Göklerin ve yerin tasarruf sahibisin Sorgu gününün hakimisin Gücümün yetmeyeceğini vermeyensin Her şeyi mümkün kılansın Unutanları unutturansın Bizzat hakikatin anlamısın Rahmeti her şeyi kuşatansın Rahmet dilerim Görülmeyeni gören Allah'ım Esirgeyen bağışlayan Allah'ım Esenlik, güvenlik veren Gözetip koruyan Allah'ım Var edip şekil veren Münezzehsin Allah'ım En güzel isimler senin Allah'ım Selamet dilerim Kainatın işaret ettiğisin Kainatla işaret edensin Rahmet etmeyi üstüne yazansın Rahmeti her şeyi kuşatansın Unuttumsa da seni Unutma bizi Allah'ım A f d i l e r i m |
Cevap: Günün Şiiri
MUSTAFA KEMAL’LER TÜKENMEZ http://www.isgeschiedenis.nl/wp-cont...at%C3%BCrk.jpg Tükenir elbet Gökte yıldızlar denizde kum tükenir Bu vatan bu topraklar cömert Kutsal bir ateşim ki ben sönmez İnanın Mustafa Kemal’ler tükenmez .. Ben de etten kemiktendim elbet Ben de bir gün göçecektim elbet İki Mustafa Kemal var iyi bilin Ben işte o ikincisi sonsuzlukta Ruh gibi bir şey görünmez İnanın Mustafa Kemal’ler tükenmez .. Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda Bilimin yapıcılığın aydınlığında Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben Evrensel yepyeni buluşlarda Geriliği kovmuşum ben dönmez İnanın Mustafa Kemal’ler tükenmez .. Başın mı dertte beni hatırla Duy beni en sıkıldığın an Baştan sona her şeyiyle bu vatan Sakın ağlamasın kasımlarda Fatihler, Kanuniler ölmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez .. Halim YAĞCIOĞLU http://www.neguzelsozler.com |
Cevap: Günün Şiiri
ATATÜRK ATATÜRK vatanın yılmaz rehberi, ATATÜRK Türklüğün ölmez önderi. ATATÜRK milletin en son lideri, ATATÜRK dünyada gurur kaynağım. ATATÜRK ‘Ne mutlu türküm’ diyendir, ATATÜRK düşmana dersin verendir. ATATÜRK ilimdir, Atatürk fendir, ATATÜRK tekniktir, irfan kaynağım. ATATÜRK mazlumun hakkın aradı, ATATÜRK zalime kılıç salladı, ATATÜRK düşmanın kolun bağladı, ATATÜRK bayraktır, hürdür kaynağım. ATATÜRK devrimci, yenilik yolu, ATATÜRK insandı o hakkın kulu, ATATÜRK açtırdı türkçe okulu, ATATÜRK gösterdi ilim kaynağım. ATATÜRK dünyaya doğmuş bir arslan, ATATÜRK bir dağdır, sen ona yaslan. ATATÜRK düşmana azgın bir kaplan, ATATÜRK İNCE’ye ilham kaynağım. Sabit İNCE |
Cevap: Günün Şiiri
Dönemem terk ettiğim hiç bir yere Dolaşıp duruyorum sokaklarda Dilimde o son duam Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki Sonsuzluk gibi çıkıyordu Bu söz içimden Umutsuz bir yakarış gibi Hiç bitmeyecek bir hasret gibi Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki Cezmi Ersöz... |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 16:11. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.